Herkes ateşini kendi götürür
Bugün Millî Mücadelenin ruh ve fikir kanadı olan TBMM’nin açılış günüdür. Ayrıca Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Atatürk dünya üzerinde çocuklarına bayram hediye eden tek devlet başkanıdır. Başta en değerli varlıklarımız; çocuklarımız olmak üzere hepinizin bu güzel bayramını kutluyorum.
3 gün önce Prof. Oktay Sinanoğlu’nu kaybettik. Allah Rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Sevenlerinin ve aziz milletimizin başı sağ olsun. 28 yaşında profesör olan bu dahî, ilim alemine fevkalade önemli katkılarda bulunmuştur. O’nun ilmi şahsiyeti kadar vatanperver kimliği de önemlidir. Türk kültürüne son derece önem ve ağırlık verirdi. Türkçenin ilim dili olduğunu bir ömür savundu ve ispatladı. Emperyalizmin oyunlarını anlatmaktan yorulmadı. Bugün emperyalist güçler öylesine içimize girmiş bazılarının beyinlerini inanılmaz bir biçimde yıkamış ki milli varlığımıza her türlü iftira yapılırken biz sadece susuyoruz. Ermeni iddialarına cevap teşkil edecek devleti yönetenlerin ağzından gerçeği haykıran ses çıkmıyor. Sadece Ermenilerle beraber gözyaşı dökmeye hazır bir perişanlık edebiyatı dile getiriliyor. Pek çok önemli mevkide oturan kişinin Ermenilerin yaptığı korkunç zulümleri bildiğini, araştırıp öğrendiğini zannetmiyorum. Bayburt, Erzurum, Van, Kars, Tebriz, Bitlis, Erivan’da katledilen, yakılan on binlerce Müslüman Türk’ün hesabını soran yok. 24 Nisan günü ne olduğunun gerçeğini bilen var mı? Polisimiz almış olduğu ihbarları değerlendirerek İstanbul ve Anadolu’daki Ermeni kiliselerine baskın düzenledi. Kiliselerin altının korkunç bir silah ve cephane deposu olduğu görüldü. Ermeni kuruluşlarının teşkilat başkanları tutuklanarak korkunç cinayetlerin önü kesildi. Feryat ve figanları bundandır. Bana göre Tarih Kurumu’muz, üniversitelerin tarih kürsüleri ile birlikte ciddi toplantılar düzenleyerek öncelikle toplumumuzu bilgisizlik ve cehaletten kurtarmalıdır. Ermenistan; anayasasına Türk düşmanlığını, Türkiye’yi nasıl parçalamayı planladıklarının hükümlerini koymuştur. Böylesine bir kin, nefret ve düşmanlık tavrının karşısına gülücüklerle çıkmak takdirinize kalmış bir zavallılık örneğidir. Papa’nın beyanatı Hıristiyan alemi için “kalk” borusu olmuştur. Doğu Perinçek’in AİHM’de kazandığı başarının değeri bilinmemiş ve bu çok önemli mevzi, kenara itilmiştir. Ermeniler, üstümüze geliyor, Güneydoğu bölgemiz her an patlayabilecek barut fıçısı. Bu tablo karşısında temel derdimiz nedir? Hiç şüphesiz milli bekâmızdır. Türkiye’nin varlık ve yokluk davasıdır.
* * *
Seçimlere giderken partiler bildirgelerini yayınlıyor. MHP’ninki yolda. AKP ve CHP’yi okuduk, dinledik. Ne görüyoruz? AKP, devletin asıl sahibi, kurucusu Türkleri yok sayan bir zihniyetle kolları sıvamış; “Aman beni iktidar yapın, Türk adının olmayacağı Anayasa hazırlayayım” diyor. CHP’nin derli-toplu bir ekonomi programıyla halkın karşısına çıkmasından son derece rahatsız olan AKP, kuyruğu yanmış bir saksağan gibi zıplamakla meşgul. “Kaynağı nereden bulacaksınız?” demenin dışında söyleyebildiği hiç bir şey yok. CHP yöneticileri kaynağı bal gibi açıkladılar. Bazı bakanlar “Kaynağı bulun, ben de CHP’ye oy vereyim” diyor. Eh artık oyları hazırlasınlar. CHP iktidar olması halinde “Nereden buldun?” yasasını çıkarıp AKP’lilere uygularsa, Türkiye’nin cari açık başta olmak üzere her türlü ekonomik sıkıntıyı aşacağı görülecektir. Türkiye’de yükselen enflasyon, ağırlaşan dış açık, sosyal patlama çizgisine gelmiş işsizlik, ekonomimizin felaket bildiren siren sesleridir. Bütün bunların hepsinin temelinde hukuk ve adalet açıkları var. Gelir dağılımı adaletsizliği vicdanları yaralıyor. Suriyeli sığınmacılarla yoksullukla mücadelemiz tam bir çıkmaz sokağa girdi. Vahşi kapitalizm sebebiyle her yıl madenlerde 2000 kişiyi kaybediyoruz. On binleri aşan yaralılar ise ne yazık ki gündeme gelmiyor. Sayıştay denetiminin büyük oranda yapılamaz ve Meclis denetimine gelemez olması hukuk devletinin temeline konmuş dinamittir. AKP, kaçak sarayın hangi kaynaklardan finanse edildiğini açıklayamamıştır. Ayrıca, Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) ve AB’nin gerekli gördüğü temel bütün yasal düzenlemelerden nasıl kaçıldığını hep birlikte gördük.
* * *
2007-2008’de 20 milyar dolara yakın doğrudan yabancı sermaye yatırımı alan Türkiye’nin bu sene en fazla 6 milyar dolar kadar bir yatırım çekmesi bekleniyor. Bilindiği gibi Türkiye’de sırf cari açık için 50 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı gerekiyor. AKP’nin çöküşünü gösteren, bir kitap hacminde rakam verebilirim. Ama gelin Karacaoğlan’ın şu dörtlüğüyle sözü torbaya koyalım:
“Karacaoğlan der ki her sözüm haktır
Yiğit olmayanın yalanı çoktur
Cehennem yerinde hiç ateş yoktur
Herkes ateşini kendi götürür.”