"Her doğru, her yerde söylenmez!"
Anadolumuzun ölümsüz ozanlarından Mahsuni'nin "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" dizeleri ile dile getirdiği gibi; kuru soğana muhtaç edilen öğretmenlerimizin yılda bir ile sınırlandırılan günlerini kutluyorum.
FETÖ ile mücadelede kararlılığının hakkını teslim ettiğim Recep Tayyip Erdoğan'ı bu sütunlardan çok eleştirdim. Günde bazen 7-8 saat konuşması, yoğun çalışma temposuna gıpta ettiğimi de belirtmeliyim. Kimileri "bu ne hırs" dese de Erdoğan'ın temposuna muhalefetin yaklaşması mümkün görünmüyor. Bütün yetkileri kendisinde toplayan Erdoğan'ın gidişatından da endişemin altını çizmeliyim. Resmi temaslar, protokol görüşmeleri olmadığında muhtarları toplayıp konuşmayı ihmal etmeyen Erdoğan, öğretmenleri çağırmış saraya... "Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal" derken yine "Atatürk" kelimesini sarf etmekten imtina etmiş.
Dedik ya saatlerce konuşmasını tek tek irdelemek, yorum yapmaya yetişmek zor. O'nun yandaşları gibi metinden cımbız ile cümle seçmeyeceğim. "Namaza yaklaşma"nın önü ve arkasını da yazacağım. Bakın ne diyor:
"Bedelini ödüyorlar. Görevden alınanlar vesaire. Alacağız ama istiyoruz ki at izi it izine karışmasın. ama bu tür şeylerde bunlar olur. A'dan Z'ye acayip saklıyorlar. Şu anda bildiklerimi tabi söylemeyecek durumdayım. Ama günü geldiğinde kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her zaman her yerde söylemek doğru değil. Onun için sabır gerekiyor. Teröre eleman kazandıran milli eğitim mensupları yok mu, var. Bunu açıkça söylüyorum. Bu tarz hainler diğer kurumlarda da var. Ama bunlar öğretmen değildir. Olsa olsa öğretmen kılığında insan müsvetteleridir."
Öğretmen kılığındaki insan müsvettelerini biliyoruz. Kendilerine emanet edilen çocuklara taciz ve tecavüz eden sapıklardan da haberdarız. Ancak bir dönem bu sapıkların nasıl korunduğunu da unutmuş değiliz. Ensar Vakfı'ndaki iğrençliğin kimler eli ile nasıl halının altına süpürülmeye çalışıldığı da hafızalarımıza kazılı.
Dün Odatv'de Nihat Genç, "Cemaat abisinin çocuk tecavüzleri böyle kapatıldı" başlıklı yazısını mutlak ibret için okuyun. O güne kadar cemaat mensubu olan polis memuru Taner Topsakal, Bursa'da FETÖ'nün öğretmeni Özgen İmamoğlu'nu suç üstü yakaladığı için başına gelenlerden Recep Tayyip Erdoğan'ın haberi var mı? TBMM Araştırma Komisyonu'nda anlattım. Ünlü Ergenekon Davası'nın gizli tanığı Yüksel Dilsiz'in önce abilerin tecavüzüne uğrayıp, abi olunca da diğer çocuklara tecavüzünden kaç kişinin haberi var! Kendi öz yeğeni dahil onlarca çocuğu taciz eden, 12 yaşından küçük 19 çocuğa tecavüz eden Özgen İmamoğlu şimdi Kırgızistan'da FETÖ okullarında öğretmen. Ya O'nu enseleyen polis Tamer Topsakal? 10 yıldır işsiz. Beraat ettiği halde mesleğine dönemiyor. Kuru soğana muhtaç. Eşi hizmetçilik yapıyor!
***
Erdoğan çıkmış: "Şu an bildiklerimi söyleyecek durumda değilim" diyor. Devletin bütün yetkilerini uhdesinde toplayan Erdoğan Cumhurbaşkanı... Öyle İse Cumhurdan neyi saklıyor? "Her doğru her yerde her zaman söylenmez" diyen Erdoğan, bildiği doğruları söylediği, yazdığı için kumpasa uğrayanların neler çektiğinden haberdar mı? "At izi it izine karışmasın" diyor ama it izleri yüzünden özgürlüğünü, işini kaybedenlerin sorumluluğu kimde? Erdoğan'a önerim şu; Toplumun tüm kesimlerine hitap ediyorsunuz! Binlerce danışmanınız var. Talimat verin de bildikleri doğruları size açık açık anlatacakları davet etsinler. Hep konuşuyorsunuz. Bir de kumpasa uğramış, yazdıkları, konuştukları için bedel ödeyenleri dinleyin!..