Hem de canlı yayında!
AKP’li vekillerin ayakları yerden iyice kesilmiş olmalı. Evet, kızmasınlar, bu hal aşağı yukarı bütün vekillerde değişik oranlarda vardır. İktidar vekillerinde, hele üst üste defalarca seçilmiş vekillerde nasırlaşmış bir hal alıyor, bu “farklılık” halleri.
Şimdi ne haldedirler bilmiyorum, bir zamanlar asker de öyleydi.
Bana, milliyetçi, kritik görevlerde bulunmuş bir komutan, biz o rütbelerin altında iken sivillerin hiçbir şeye akıllarının ermediğe inanırdık, demişti. Ben de, “Şimdi ne düşünüyorsunuz?” diye sormuş, o da açık yüreklilikle, “O günlerde pek de fazla bir şey bilmiyormuşuz!” cevabını vermişti. Gerçek de budur. Ne kadar kültürlü olursa olsun, ne kadar kitap okursa okusun, değil mi ki askeri lojmanlar, orduevleri, eğitim alanları ve silah namluları arasında tükenen bir ömür, o ömrün aklı ister istemez ayak bastığı yer ve akıl aldığı NATO kadar olacaktır.
Sivil de askerin haleti ruhiyesini
anlayamaz.
Vekillere dönecek olursak...
Meslek hayatımızda iyi kötü yüzlerce vekille tanıştık. Aşağı yukarı hiç birinin “eleştiriye tahammül edemediğine” şahit olduk. Doğrudur, ne söylerse söylesin, kimse eleştirilmekten hoşlanmaz. Bizler de hoşlanmayız amma bu vekillerde tavan yapmış bir egodur. Vekiller böyle ise o vekillere vekil olma imkânını tanıyan liderlerin hallerini varın artık siz hesap edin. Hele bir de bakan yahut başbakan isen. Sayın Erdoğan’ı görüyorsunuz, herkese laf yetiştiriyor. En ufak bir eleştiriye tahammül edemiyor. Dün söylediğinin tam tersini bugün göğsünü gere gere söyleyebiliyor ve bunun adına “ileri demokrasi” diyebiliyor. Hatta aynı konuşma içersinde birbirleri ile zıt fikirleri savunuyor, izleyen
vekiller de her iki hali avuçları patlatırcasına alkışlayabiliyor...
Bu kadar sözü niye söyledik?
Mecliste yaşananları görüyorsunuz...
AKP’li vekiller muhalefetin sesini kısmak için hemen her yolu deniyor. Niye? Niye olacak, eleştiri ve farklı görüşe tahammül edemiyorlar. Şu ayet mi bu ayet mi diyorlar amma kendi söz, icraat ve davranışlarına ayet gücü yüklemek için dokunulmazlık kazandırmanın bütün yollarını deniyorlar.
Bunu yaparken o kadar agresif oluyorlar ki, insan duyduğuna, gördüğüne inanamıyor...
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’a söylediklerine bakar mısınız lütfen? “Sen sus” diyor, “Senin aklın ermez!” diyor. Sayın Vural’ı beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Amma o da bir milletvekili, eski bir bakan olarak herhalde egosu tavanlardadır. Diğerlerinde niye farklı olsun ki! Kaldı ki o sözler bırakınız eski bir bakana, bir milletvekili ve mecliste grubu bulunan bir partinin grup başkan vekiline, sokakta gezen işsiz güçsüz birine kimsesiz bir ortamda söylensin, cinayet çıkar. Gerçekten tahammül edilmez bir durum bu. Sen tut, kimsesiz sokakta işitenin cinayet çıkaracağı bu sözleri canlı yayında bir milletvekiline, bir grup başkanvekiline söyle..
Elitaş’ın, “Kuyruk acısı” teşbihi de yenilir yutulur değil. Bu tür davranış içersinde olanlar belki kendileri ile gurur duyuyorlardır, bilemeyiz. Amma biz onları seyreder ve dinlerken başımızı önümüze eğiyoruz. Şahsen benim saygı duyduğum ve hoşlandığım üslup, Sayın Mehmet Şandır’ın üslubudur. Millete yakışan ve milletin ihtiyaç duyduğu üslup da budur kanaatini taşıyorum...