Hedefteki Komutan
Alaaddin Parmaksız Paşa’nın ’Türk Ordusu’nda General Olmak’ adlı baş ucu kitabını okuyan Ceyhun Bozkurt çok etkilenmiş. Yeniçağ’dan tanıdığınız Bozkurt şimdi ’odaTV’de. Türk Ordusu’nda subay olmanın ne anlama geldiğini araştırırken, “Bakalım Bu Komutanı Tanıyacak mısınız?” diye bir analiz hazırlamış. 1958 yılında Çorum’da doğdu. Küçüklüğünden itibaren iki konuda kesin kararlıydı. Birincisi iyi bir asker olacaktı, ikincisi de iyi bir güreşçi. Önce iyi bir güreşçi oldu. Gençlik döneminde il güreş takımına seçildi. 1975 yılının Haziran ayının sonunda özel karşılaşmalar yapmak için Türkiye’ye gelen Amerika genç güreş takımı, Çorum bölgesi güreş takımı ile karşılaşmak için Çorum’a gitti. Burada 12 müsabaka yapıldı. Bu müsabakalardan 5’ini Amerikalılar alırken, 7 müsabakayı Çorumlu güreşçiler kazandı. Bizim 17 yaşındaki genç güreşçimiz de 52 kilodaki rakibini zorlanmadan tuş yaparak yere serdi. Bu, onun Amerikalılarla ilk kapışmasıydı.
Daha sonra hayalindeki Harbiye’ye girdi. Elbette orada da güreşi bırakmadı. Mayıs 1978’de İstanbul’da yapılan Harp Okulları Serbest Güreş Şampiyonası’nda kendi sıkleti olan 62 kiloda şampiyon oldu. Harbiye’yi bitirdikten sonra çeşitli rütbelerde, çeşitli görevlerde bulunan subayımızın Doğu Anadolu ile tanışması, 1980’li yılların başındadır. O tarihte, Ceylanpınar’a atanır. Bir askeri yıllar sonra onun için bir forum sayfasında şunu yazacaktır: “... komutanın askerlerinden biriyim. 1983’de Ceylanpınar’da dürüst bir komutan, onurlu bir asker, vatanını seven canını dahi hiçe sayan bir komutandı.”
Yokluktan dolayı eğitimini tamamlayamamış askerlerle teker teker ilgilenip, eğitimlerini tamamlamalarını sağladı. Alay Komutanı olarak görev yaptığı dönemlerde gittiği yerlerde genellikle kendisi için hazırlanan özel yemeklerden değil, askerlerin arasında karavanadan yemek yedi. ’Beyaz Enerji Operasyonu’nu yürüten Osman Özbek Paşa komutasındaki ekipte yer aldı, bu ülkenin nasıl zarara uğratıldığına vakıf oldu, çok ciddi bilgiler edindi. Aşağıda anlatacağım yaptığı çalışmalardan dolayı, PKK tarafından ölüm listesinin ilk sırasına konuldu. PKK, çok özel yetiştirilmiş 6 kişilik bir timi, onu öldürmek için yurda soktu. Bu istihbaratın gelmesi üzerine bir Ege ilinde görev yaptığı komutanlığa resmi uyarı yazısı yazıldı. Ayrıca İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü olan arkadaşı, bu uyarıyı telefonla yineledi. Aldığı yanıt “Alnımıza yazılı ise başımıza gelecek. Ama bu ülke için birileri ölmek durumunda ise buna da hazırım” oldu.
Yine PKK, güçlü olmadığı için, bu subayımızın görev yaptığı bir başka Ege ilin güçlü bulunan DHKP-C örgütüyle bir anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre, bu subayımızı DHKP-C öldürecekti. Bu da istihbarat raporları ve yazıları ile kayda geçti. Yukarıda yazdığımız tehditlerin nedeni de bu subayımızın 1990’lı yıllarda PKK’nın en güçlü olduğu dönemde yeniden gittiği Güneydoğu’daki faaliyetleriydi. Gittiği yer, sadece gece değil, artık gündüz PKK’nın milis güçlerinin cirit attığı bir ilçeydi. Şunları uyguladı: PKK’nın inisiyatifindeki saldırıları beklememek ve PKK kuşatmasını kırmak için bir dizi çalışma yaptı. Çalışmalarda, öncelikle karakolları, saldırılara kendi başına direnecek hale getirmek amaçlandı. Bu çerçevede karakollarda gerekli çalışmalar yapıldı. Merkez ve karakolların irtibat hendekleri ve mevzileri düzeltildi, mevziler yaz-kış aylarında korumalı hale getirildi ve silah takviyesi yapıldı. Askeri personel ciddi eğitimden geçirildi.
Konuya yarın devam edeceğim.