Hedef demografik yapıyı bozmak
Biliyorum Özgür-Der, Mazlum-Der, Ensar Vakfı gibi bazı kurum ve kuruluşlar bu başlığa çok kızacaklar ama geçici koruma kapsamında Türkiye'ye kabul edilen 3 milyon 800 bin Suriyeli için; "Eğitim, sağlık,ve mesleki konularda uyum politikaları geliştirmeye çalışıyoruz" sözlerinde bir Türk evladı olarak iyi niyet ve samimiyet görmüyorum.
Türk devleti her şeyden önce kendi vatandaşlarının hakkını ve hukukunu tesis etmekle mükelleftir. Yani kendi vatandaşlarımız sosyal ekonomik ve psikolojik olarak bu durumdan etkilenmişse elbette herkesin söz söyleme hakkı vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti taşıyamayacağı yükün altına girmeye devam ettiği takdirde bunun acısını ve ızdırabını millet olarak çekmeye devam ederiz.
Suriyeliler siyasi mülteci kapsamında değildir. Beşar Esad tarafından hain damgası vurularak Türkiye sınırına yığılan Suriyelilerin Türkiye'ye yerleştirilmesi planlı, programlı, koordineli bir şekilde gerçekleşmiştir. İlk etapta kucak açtığımız, bağrımıza bastığımız Suriyelilerin sayısının hızla artması ve Avrupalıların da söz verdikleri yardımları yapmaması Türkiye'nin iki ayağını bir pabuca sokmuştur.
Elbette yaşlılara, düşkün, kadın,ve çocuklara her türlü yardım yapılmalıdır. Suriye'nin iç istikrarı temin edilene kadar devlet ve millet olarak üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapalım. Ancak ülkemize gelen Suriyelilerin yarısından fazlası gençtir. Bu gençler pekala rejim muhalifleri ordusuna katılarak Esed'e karşı mücadele verebilirdi. Bu gençler sahillerde nargile içmek yerine PKK'li teröristlere karşı Türk askeri ile birlikte operasyonlara katılabilirdi. Ama yapmadılar. Vatanlarını korumak ve savunmak yerine canlarının derdine düştüler.
Oysa Çanakkale savaşına katılan, ilk defa mezun veren bir üniversitenin gençleri Anafartalar'da Conk Bayırı'nda şehadet şerbeti içerken, evlatlarının saçlarına kına yakın anneler vatan sağolsun demişlerdi.
Türkiye'yi Türksüz ve köksüz mozaik cenneti yapacağını zanneden soysuz din istismarcıları yüzünden başımıza gelmeyen musibet kalmadı. Sayın Soylu'ya nacizane tavsiyem Türk milletinin rızası olmadıkça Suriyelilere vatandaşlık verilmesin. Kendi vatandaşlarımız sosyal refah ulaşamamışken Suriyelilerin savunuculuğunu yapmak mevcut anayasamıza göre de zaten suçtur.
Geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeliler ya devletin belirlediği güvenilir bölgelerde istihdam edilmeli veya ülkelerine geri gönderilmelidir. Türkiye'nin demografik yapısını bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Hiç bir siyasi parti Türk'ü elinin tersiyle iterek muhacir dediği insanları kendi vatandaşlarının önüne koymanın adını insanlık koyamaz.
Bayram olunca güle oynaya sınırdan girip çıkan Suriyelileri devletimizin güvenlik birimleri çok iyi takip etmelidir. Eğer bu uyum politikaları devam edecek olursa 5 sene sonra 10 milyon nüfusa kavuşacak Arapların iç huzurumuzu bozmayacağını, barış ve kardeşliğimizi sabote etmeyeceğini kim garanti edebilir.
Bugün Suriyelilerin avukatlığına soyunan kimileri gün gelecek: Tüh be böyle olacağını bilseydik asla destek vermezdik diyecekler ama su köprüyü çoktan bölmüş olacaktır. Türk'e kendi vatanında nefes almayı çok gören bu adamlar yüzünden böyle giderse bir Türk'e ait mezar taşı bile bulamayacaksınız.