HDP’nin son provakasyonu nasıl önlendi?...
IŞİD’in geçtiğimiz Cumartesi günü Mürşitpınar sınır kapısına çok yakın bir mesafede patlattığı iki bomba yüklü araç Türkiye’yi 6-8 Ekim ayaklanması benzeri bir olayın eşiğinden çevirdi.
Baştan söyleyeyim;
Eğer, TSK ve Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük soğukkanlılıklarını koruyamayıp zamanında gerekenleri yapamasaydı HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın provokasyonu tutacaktı.
Kısaca hatırlayalım;
Geçtiğimiz Cumartesi günü Mürşitpınar sınır kapısında gerçekleşen saldırının ardından HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, IŞİD saldırısının Türkiye toprakları üzerinden yapıldığını iddia etti ve
ellerinde görüntü olduğunu iler sürdü. Bu paralelde iddialar ise PKK’ya yakın internet siteleri ve diğer kanallardan yoğun bir şekilde tekrarlandı.
Aslında,Türkiye topraklarından karşı tarafa “bir bisiklet” dahi geçmemişti. Bölgedeki askeri ve Valilik kaynaklarından aldığım bilgiye göre gerçekler şöyleydi;
Saldırı sonrasında sadece silahlı 2 IŞİD militanının Türk topraklarına doğru hareketlendiği tespit edildi. TSK unsurları ise anında devreye girerek IŞİD militanlarını 1 dakika 39 saniye gibi kısa bir sürede püskürterek geri kaçmalarını sağladı. Bu arada TSK, sınırda güvenlik önlemlerini arttırırken IŞİD’ten kaçan 25-30 YPG militanın gümrük bölgesindeki boş ofislere sığındığını tespit etti. Gümrük bölgesinde yetki, emniyet ve Urfa Valiliğinde olduğu için hemen temasa geçildi. Urfa Valisi İzzettin Küçük’ten silahlı YPG militanlarının çıkarılıp geri gönderilmesi için devreye girmesi istendi. TSK, ofisler etrafında önlemlerini arttırırken Vali Küçük bir yandan HDP ve PKK iddialarını yalanlamakla uğraşıyor diğer taraftan da YPG’lileri ofisleri terk edip Kobani’ye gitmeleri için ikna etmeye çalışıyordu. YPG militanları ise IŞİD korkusu yüzünden geri dönmemekte ısrar ediyordu.Saatler gece yarısına doğru ilerlerken sinirler iyice geriliyor Ankara ise sıcak anları saniye saniye takip ediyordu. Cumartesiyi Pazar’a bağlayan gece saat 00.30 sularında YPG’liler IŞİD’in geri çekildiğine Valilik tarafından ikna edilince sığındıkları ofislerden çıkıp Türk topraklarını terk ettiler.
Olayla ilgili bilgi veren bölgedeki üst düzey yetkilinin yorumu ise şöyle;
“TSK çok soğukkanlı davrandı ve ofislere sığınan YPG’lilere müdahale etmedi. Çünkü; askerin müdahalesi silahlı olurdu.Urfa Valisi İzzettin Küçük ise resmi açkılamaları tam zamanında yaptı. Eğer YPG militanları sınırımızdan zamanında çıkarılmasaydı durum çok farklı olurdu. HDP ve PKK kaynaklarından yapılan propaganda ile yine bir ayaklanmanın fitili ateşlenirdi.Sınırda ortam buna çok uygundu.”
Yazılmaması kaydıyla diğer anlatılanlara da baktığımda İmralı’dan gelen son mesajların ne kadar palavra olduğunu bir kez daha gördüm. Devrilen trenin tekrar raya oturduğunu iddia edenler yeniden paniğe kapıldılar fakat dışarıya itiraf edemiyorlar..
Bilesiniz!..
Bitmeyen tehditler!..
İmralı’da yapılan son görüşmenin ardından sizlere “tren rayı” na oturtulan yalanların yeni bir belgesini sunacağım. Bölgede terör örgütüne karşı binlerce şehit veren geçici köy korucularına gönderilen son tehdit mektubundan. Şöyle başlıyor;
“Öncelikle bu mektubumuzu dikkatlice okuyup, iyice düşünmeniz ve ardından doğru bir karar vermenizi istiyoruz.”
Tarihteki Kürt isyanları övülerek devam ediliyor;
“Hiçbir şekilde varlığı dahi kabul edilmeyen Kürt halkının adım adım özgürlüğe yürüyüşüne hep birlikte tanık olmaktayız. Artık sizinde bu gerçekliği görüp konumunuzu ona göre yeniden ele almanız gerekmiyor mu?..
2013 yılın başında önderliğimizin başlatmış olduğu süreç ile birlikte düşmanımızın dize gelip müzakereler başlama aşamasında olduğunu siz de iyi bilmekte ve takip etmektesiniz. Tarih boyunca Kürt halkının içerisinden çıkıp, bu halkın değerlerine karşı saldırı durumunda olan hainler var ola gelmiştir. Ve siz de biliyorsunuz ki şu anki duruşunuz ihanet çizgidir.”
Burada, Selahattin Demirtaş’ın yukarıdaki söylemlerini bir daha hatırlayın;
“Kobani de saldırı altında olan sizin halkınızdan değil midir.? Ve Kobani’ye IŞİD ile birlikte saldıranın TC devleti olduğunu herkes bilmiyor mu? Peki, siz neden sizin halkınızı katledenin yanında yer alıyorsunuz? Bize ‘düşman bizi zorla korucu yaptı,düşmandan korkuyoruz’ demeyin, ..
Size şu soruları tekrardan sormak istiyoruz:Daha ne zamana kadar düşmana boyun eğip onursuz bir yaşamı kabul edeceksiniz? Alnınıza sürülmüş olan bu kara lekeyi temizlemenin zamanı gelmedi mi?..
Gerçekten geleceğinizi bu topraklarda sürdürmek istemiyor musunuz? Eğer istiyorsanız kararınızı vermeniz gerekiyor. Çünkü artık tek bir gün dahi sizin bu konumda, bir korucu olarak halkımızın yaratılmış değerlerine karşı elinizde silah bulundurarak yaşamanıza izin vermeyiz. Bunu iyice anlamanız gerekiyor.
Bu temelde elinizde bulunan silahları düşmana teslim edeceğinize ve onurlu bir yaşam için adım atacağınıza inanıyoruz.Bizler de ancak bu temelde halkımızın sizi affetmesi için yardımda bulunabiliriz. Aksi takdirde iyi bilmeniz gerekiyor ki Kürdistan da size yaşam şansı tanımayız.
Bizi anladığınıza inanıyor ve kısa süre içerisinde kararınızı vermenizi bekliyoruz.
HPG Amed Eyalet Komutanlığı.”
Nasılmış trenin gidişatı?..