HDP, CHP’yi kandırır mı?..
Çankaya savaşlarında bugün farklı bir cenaha göz atacağız. HDP olan BDP’ye, CHP’ye ve sol cenaha...
Ama, önce malum kanattan, AKP ve Başbakan Recep Erdoğan’dan girizgah yapalım.
Ermeni taziyesi ile ABD’ye beni bir kez daha deneyin diye yalvaran Erdoğan’ın, yardımcısı Beşir Atalay’ı okyanus ötesine göndermesi dikkatlerinizden kaçmamıştır. Erdoğan, bunlarla da yetinmeyip ABD’li ünlü gazeteciyle de mesaj yolladı. Mesajlardaki kritik kodlamalara dikkat!.. Erdoğan, Fethullah Gülen bahanesiyle “beklentileri olduğunu” ifade edip cemaat liderinin sınır dışı veya iade edilmesini isterken “stratejik ortaklığa” dikkat çekti. Yani; “ben kullanılmaya hâlâ hazırım ama benim isteğimi de kabul edin ki görüntüyü kurtarayım” mesajını verdi. Gülen’in, ABD’den iade edilmesi için Türkiye’de hukuki sürecin başlatılması gerekiyor. Veda ziyaretlerinde bulunan ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile görüşürken konuşulanlardan perde arkası bir bilgiye yeri gelmişken değinelim;
Mehmet Ali Şahin, Fethullah Gülen’in iadesini talep ederken Ricciardone, “Gülen, bizim ülkemizde yasalara uygun yaşıyor. Bu iş sözle olmaz belge varsa verin” çıkışını yaptı.
Recep Erdoğan da dünkü grup toplantısında yaptığı açıklamalarla birlikte “iade sürecini başlatacağız” dedi. Uzun süredir siyaset kulislerinde Fethullah Gülen’in ABD’yi terk edeceği ve uygun ülke arayışında olduğu konuşuluyordu. Akla, “acaba bu gelişmeyi bilen Erdoğan, Gülen’e ABD’yi ben terk ettirdim” diye yeni bir tezgah mı kuruyor sorusu geliyor. Gülen’in ABD’den ayrılıp ayrılmayacağı ile ilgili AKP kulislerinde devamlı fısıldanan iddialar ne kadar gerçek bilemem ama Erdoğan’ın, karşısında diz çöktüğü uluslararası odaklar için yeni manevralarla karşımıza çıkacağı bir gerçek.
Çankaya savaşları ve 30 Mart sonrası sol cenahta yaşanan ilginç gelişmelere geçelim.
CHP içinde bir kanat son günlerde, HDP olan BDP ile derin kulislerde sıkı bir şekilde görüş alış verişlerinde bulunuyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “halka açılma” adını verdiği ve bazı sağ kökenli adaylarla girdiği seçim süreci yoğun bir şekilde eleştiriliyor. CHP’nin kurtuluşu için “Kürtçü politikalara dönüş” reçeteleri yazılıyor. Bu HDP kanadında karşılık buluyor. Reçeteyi seslendiren CHP’liler HDP kurmayları ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikna edilmesi için sıkı temas içinde. Şimdi sizlere ana başlıklar altında HDP’den CHP’ye gönderilen birliktelik şartları için öne sürülen formülleri aktarayım:
* Abdullah Öcalan’ın ev hapsini kesinlikle kabul etmeyiz. Öcalan kesinlikle özgür olmalı.
* Özerklikten taviz yok. Her il özerk olacak ve her ilin bayrağı olacak.
* Güneydoğu’da petrol geliri payının yüzde 90’ı il özel idarelerine yüzde 10’u devletin kasasına gidiyor. Valinin kasasına giden pay belediyelere aktarılsın. Bundan kesinlikle vazgeçmeyiz.
* Geçmişte CHP ile iktidar olduk. Tayyip Erdoğan güvenilmez, 2015’e kadar bizi oyalayacak.
* Cumhurbaşkanlığı seçiminde öyle bir aday önereceğiz ki CHP’de bunu destekleyecek.
* Dar bölge seçim sistemi gelirse mutlaka CHP ile işbirliği yapmalıyız. Kendi bölgemizde bizim adaylarımız seçilir ama Batı’da CHP’nin bize, bizim CHP’ye ihtiyacımız var. O zaman AKP’yi kendi silahıyla vururuz.
* CHP ile iktidar için işbirliği yapmalıyız.
* CHP sağdan ne alıp alamayacağını gördü, onun için mecburen bizim pazara gelecek.
Bana sorarsanız; kılık değiştirip HDP olan PKK’nın sivil uzantıları solun hamiliğine soyunuyor. Kafalarındaki yeni sinsi plan gerçekleşebilir mi?.. Yanıtı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bundan sonraki yol planında bulacağız.
Cumhurbaşkanlığı için HDP’nin destek ve oylarına muhtaç olan Recep Erdoğan için bu senaryo yeni bir diz çöktürme tezgahı mı?..
Terörist Abdullah Öcalan’ın tehditleri de dikkate alınırsa akla en yatkın cevap gibi geliyor.
Bir soru daha var;
Yeni bir siyaset mühendisliği ile bütün yollar Abdullah Gül’e mi çıkarılıyor?..
Naçizane, Erdoğan’a bir tavsiyem olacak. Afyon kaplıcalarında yapacağı parti kampını iptal etsin. Kampı İmralı’da toplasın. Yanına Öcalan’ın istediği yazar-çizer kılıklılarla kendi takımını da alsın. Biz de bu arada Gülen iade edilecek mi edilmeyecek mi ile oyalanıp dururuz!..
Fakat, buradan Türk Milliyetçilerine de bir uyarıda bulunmak istiyorum. Sinsi tezgahı bozacak tek güç sizlersiniz. Artık kimin, kimlerin Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağı tartışmalarına son vermemiz lazım. Adayımızı belirlemek konusunda geç kalıyoruz. Çaresizlik formülleri yerine güçlü çare formülü kararlı bir şekilde halkın önüne konulmalı.
2002’den bu yana halkın “yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım” korkusunu yenmesi için önümüzdeki son şansı çok iyi kullanmalıyız..
AKP ve HDP’nin bizi hapsettiği algıları kırmak için de güçlü televizyon(lar)a çok ihtiyacımız var. Bunu kanıtlamak için herhalde 17 Aralık sürecini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok.
Ne yapıp edip güç birliği yapmalıyız!..
Gerçek paralelciler Üsküdar’ı geçtiğinde
yine iş işten geçmiş olacak.. Ağlamak da para etmeyecek!..