Haysiyetli duruşun başarısı
Suriye’ye müdahale şaşkınlıkları başladığında “Türkiye ve dünya ayağa kalkmalı” diye yazmıştım. Bu temennimin gerçekleştiğini görmekten çok mutluyum. Güney Amerika’dan Çin’e kadar, irili ufaklı birçok ülke Suriye’nin yanında yer aldı. Hatta, inanılır gibi değil, en sıkı sömürgecilerden ve en sert beyanatı veren İngiltere bile. Avam kamarasının reddi ve halkın gösteriler yapmasıyla İngiltere itirazda başı çekti. Hatta şaşılacak bir şeydir, Merkel bile Putin’le bir görüşme yaptıktan sonra, bu operasyonu desteklemediğini açıkladı. En haysiyetli çıkışlar yapanlar Mısır, Ürdün, Kuzey Kıbrıs, Lübnan, İran ve Rusya oldu.
Batı ülkelerinde sağduyu mu güçlendi, bilmiyorum, yoksa esmeye başlayan ve gitgide güçlenen, güçlenerek dünyayı saran anti-emperyalist rüzgarın mı etkisinde kaldılar? Elbette tek sebep duygusal yaklaşımlar değildir. Stratejik analizler yapılıyor, kimin nerede çıkarı var, kim ne yaparsa daha az zarar görür, bunlar yazılıyor ve konuşuluyor. Bu işten en fazla zarar görecek olan Türkiye, en önde koşuyor. Sınırlı müdahale ile tatmin olmazmışız. Esad devrilmeliymiş. Mısır’dan, Suriye’den, Amerika’dan İran’dan gelen onca sert eleştirilere rağmen Tayyip Bey bunu söylüyor.
***
Tayyip Bey’in bu ısrarını bir yana koyun, son konuşmalarından birinde de şöyle söylemiş:
“Burası NATO toprağıdır. İstedikleri kadar gelebilirler. Beşar Esad’ın ve arkadaşlarının ölümüne kadar vatanlarını savunacaklarını beyan etmelerini hatırlarsanız, bu lafı hazmedemez ve ister istemez iki lideri mukayese edersiniz.”
Şimdi anlaşılıyor ki, Amerika, kimyasal silahların olduğu söylenen bölgeye, geçen hafta, önce 300, sonra bir grup daha eğitilmiş militan yollamış. Suriye Kuvvetleri, bunları temizleyici bir operasyon yapmış. Velid Muallim’in açıklaması çok akla yakın. Ertesi sabah, bu kimyasal silah hikayesi basına servis edildi. ABD Dışişleri Bakanı, daha önce Muallim’e operasyonu bırakmalarını teklif etmiş, hem de 2 senedir aramadığı Suriye Dışişlerini arayarak. Muallim “durmuyoruz” cevabını verince, çok akıllıca ve zekice olmayan bu tuzak vuku bulmuş. Öldürülen çocukların daha önce muhalifler tarafından rehin olarak kaçırıldığını aileleri söylüyor. Zamanı gelince öldürülmek üzere bir yerde tutulmuşlar.
Türkiye’deki gösteriler, 30 Ağustos’a rastladığı için çok etkileyici oldu. Anti-emperyalist mücadele Türk halkının öncülüğünde ilerliyor. İktidar ise KKTC kadar olamadı. Onlar da, üslerini kullandırmayacaklarını açıkladılar.
KKTC kadar olamadılar deyişim, onları bizden başka bir ülkenin tanımadığını düşündüğümden. Yoksa onların milli mukavemet tarihini biliyorum, onlara da bu yakışırdı.