Haydi millet, umut için sandığa...
"Şaibe"lerden kaynaklanan kaygılar ve güç zehirlenmesinin yolaçtığı siyasal öfke nedeniyle ihtiyatlı da davranmak gerekiyor bu ülkede!.. İşte bu yüzden de, memleketin "ahval ve şeraiti"nden yansıyan tablonun "görünebilen" bölümü şöyledir;
Muhalefet ve halkta, üstelik hem muhalif kesimlerde hem de geçim sıkıntısından muzdarip bir bölüm AKP destekçileri arasında "değişim"i haber veren müthiş bir enerji, 25 yıl sonra siyaseti sarsacak şaşırtıcı bir ortam ve söylemek gerekir ki, çok "tuhaf" da bir hava var ortalıkta!..
İçinde sevinç, "umut", seçenek barındırmasının yanısıra, aslında "şaibe"lerle kirlenen siyaset nedeniyle, ne yazık ki "kaygı" bulunduğu için de "tuhaf" ve düşündürücüdür bu hava!!!
Peki; Türkiye'nin sosyo-politik açıdan kıskaçta tutulduğu bir dönemde, yani yıllardır akıllarda dönüp duran o sorular bu akşam umudun kapısını açan, enerjiyi de zirveye çıkartan bir "yanıt" bulacak mı acaba?
Bu soruların çok etkili, umut veren yanıtları vardır.
Ne yazık ki toplum; önüne etkili bir siyaset, güçlü bir "seçenek", herkesi kucaklayan bir pencere ve yeni bir "umut" çıkartılamadığı için, bazen de mahkum kaldı- mahkum bırakıldı...
Bu enerji tüketilmemeli
Son 25 yılda görülmemiş bir devinimin, gecikmiş bir enerjinin halkı harekete geçirmesi, ortaya çıkan sarsıcı "ikilem"in kolları bellidir; güç zehirlenmesi ve onun karşısında artık ayağa kalkan "umut" kavgası...
Çünkü Türkiye siyasi olarak derin bir çıkmazda bocalarken, diğer yandan da son 25 yılda belki ilk kez etkili bir enerjiyi umuda çevirmeye çalışıyor halk...
İşte bu müthiş enerji tüketilmemeli, bu toplumsal devinim boşa çıkartılmamalı ve bu coşkulu "umut" hayal kırıklığına dönüşmemeli...
Ve tabii ki bu sürec, Cumhuriyet'in 100.yılında, topluma yeni seçenekler yaratacak bir siyasal ayağa kalkışın da ilk habercisi olmalı...
Peki, bu dönüşüm nasıl harekete geçecek ve bu "değişim" nasıl yaşanacak acaba?..
Hiç kuşkunuz olmasın; olağanüstü (!) olaylarla seçime gölge düşürülmezse, siyasetin güçleri değişecek...
Ve tabi ki -en önemlisi- muhalefet yurdun her köşesinde, her sandığa sahip çıkabilirse, halkın ezici çoğunluğu oy kullanmaya giderse, Türkiye çok büyük ihtimalle değişime-dönüşüme, ve umuda ulaşacak...
Bu iddiaların dayanağı yalnızca büyük kentlerde ortaya çıkan yüksek enerji değil...
Evet; anketlere baştan beri inanmıyorum bundan sonra da inanmayacağımı defalarca söylediğim için bu seçimde anket yalancıları, takiyeciler ve vurguncular da kaybedecek, yalnızca halkın bakışı, iradesi, tercihi ve gücü kazanacak...
Yani, "sağ"ı da "sol"u da güçlü gösteren masabaşı anketlerinin toplumu yönlendirme ve güç algısı yaratma konusunda artık eskisi kadar etkili olmadığı da ortadayken, geriye bir tek gerçek kalıyor;
Asıl anket, asıl veri halkın tepkisinde, öfkesinde, değişim beklentisinde ve yeni bir "seçenek" gösteren, yeni bir umut penceresinin "bahar"ı müjdeleyen kanatlarında...
Toplumu yüksek bir enerjinin "zafer" beklentisi içerisinde ve "umut"la ayakta tutan memleket manzarası böyle işte... O halde "Millet iradesi" için ve cumhuriyetin geleceği için haydi sandığa...