Haydar Baş sakalını niye kesti?
Hayır, Haydar Baş Hoca sakalını falan kesmedi, kesseydi, eminim çoktan haberiniz olurdu.
Bütün gazeteler yazar, bütün televizyonlar verirdi.
Hoca sakalını kesmedi, alışılmışın dışında bir şey yaptı, milletimiz ve insanlık için bir kurtuluş reçetesi üretti, kimse de ilgilenmedi.
Evet, Prof. Dr. Sayın Haydar Baş’ın Türk ve insanlık âlemine hediyesi olan ve iki tam gün boyunca 7’ncisi yapılan Milli Ekonomi Kongresi’nde tartışılan, “Model”den, bahsediyorum.
Almanya’sından Fransa’sına, Estonya’sından Azerbaycan’ına onlarca ülkeden profesöründen doçentine değin 170’te fazla konuşmacının değerlendirdiği Milli Ekonomi Modeli’nden bahsediyorum, hani şu birilerinin şeytanın sevaptan kaçışı gibi bahsetmekten korktuğu “Model”den.
İşiniz gücünüz IMF, aklınız fikriniz Dünya Bankası..
Siz galiba, 2004 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ABD’li Profesör Edwvard Prescott’ın, “Dünya Bankası ve IMF dünya ekonomisine faydadan çok zarar veriyor, bu kurumlar derhal kapatılmalıdır” dediğinden de habersizsiniz.
Bu satırları yazarken gözümün önüne Atatürk ve arkadaşlarının 23 Nisan 1920’de Hacı Bayram Camii’nde kılınan öğlen namazı sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açmak için yaptıkları o fotoğraf geliyor. Kararlı ve inançlı yüzler, dua ediyorlar. Bir avuç insan, biliyorlar ki, doğru yoldalar.
Biliyorlar ki, Hakk kendileri ile.
Size bir şey söyleyeyim mi, Allah korusun, bugün o günlere benzer bir duruma düşsek, şu anda IMF ve Dünya Bankası’ndan akıl ve para alanlar o fotoğrafta yer almaz, İstanbul’da ya İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi olurlardı ya, Fransız. Bu zihniyeti destekleyen kalemler de, Türkiye tek başına ne yapabilir, Amerikasız, Avrupasız kurtuluş mu olurmuş, bağımsızlık diye bir şey yok, karşılıklı bağımlılık var diye akıl veren ve “Milli” olan her şeyi maceracılıkla suçlayıp hainlikle yaftalayan Artin Kemal rolüne soyunurlardı.
Batı, Türk’ün Kurtuluş Savaş’ından iyi dersler çıkarttı. Bugün artık “dostlarını” “İngiliz Muhipler Cemiyeti” adı altında toplamıyor, onlar için adı adımıza benzeyen gazeteler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, hatta resmi kurumlar oluşturuyor.
Siz “Gladio” deyince yalnız NATO’nun askeri yapılanma içindeki uzantısını anlıyorsunuz; benzer uzantılar ekonomi dahil her alanda var..
Bakınız Haydar Baş Hoca ne diyor:
İkinci Dünya Savaşı sonrası galip Amerika bütün ülkelere, artık elinizde bulundurduğunuz altın miktarını esas alarak değil, milli bankalarınızdaki Amerikan dolarını esas alarak kendi paranızı basacaksınız dedi, o gün bugündür ülkeler kasalarında ne kadar Amerikan doları varsa ona göre milli para basıyorlar. O zaman o para senin paran değil Amerikan parasının tercümesi olmuyor mu?
Eh ne diyeyim, vallahi öyle oluyor Hacım..
O zaman bir ülke Merkez Bankasına “Milli” diyebilir mi? Der, ama kim inanır, o banka bir bakıma Amerikan Bankası’dır, çünkü kasasında mevcut doları esas alarak para basabilmektedir, siz bu tür kuruma istediğiniz kadar “Amerikan Muhibbi” demeyiniz, ne yazar?!
“Haydar Baş Hoca doğru söylüyor, ama yaptırmazlar!” diyenlere, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına da, “Osmanlı’nın Almanya ve diğer müttefikleri ile birlikte yapamadığını siz tek başınıza nasıl yapacaksınız” dediklerini hatırlatırız..
Bu aklın emisyonunu dolara endekslemiş adı milli bir merkez bankasından ne farkı var?
Biri banka, öteki kanka!