Hatay'da ormanı kim yaktı?
Kuşun yumurtasını, tavşanın yuvasını, böceğin larvasını, ağacın gölgesini, toprağın anasını, çiçeğin kokusunu yakmak; insan sıfatı olan bir varlığın yapacağı iş değildir. Yediği ekmeğe, içtiği suya, duldasında yattığı ağaca düşmanlık şuursuz vahşi varlıklara özgü bir tavırdır.
Ağacı yakmak, suyu kurutmak, toprağı kavurmak hangi tür mahlûkun işi olabilir? Hastaları tedavi etmeye giden hemşireyi, cehaletle savaşan öğretmeni, dini görevini yapan imamı öldüren; yol yapan greyderi, eğitim veren okulu, kitabı ve kütüphaneyi yakan kimse ormanı yakan da odur. Hayvanla, ağaçla, otla, toprakla savaş ancak bu tür tımarhanelik canilerin işidir.
Kendilerine "Ateşin Çocukları İnisiyatifi" adını veren gerçekte şeytanın çocukları PKK'nın "orman yakma timi" olarak biliniyor. 'Ateşin Çocukları İnisiyatifi' isimli örgüt, 2019 Ağustos ayında 27 farklı yerde çıkan yangınları üstlenmişti. "Ateşin Çocukları" daha doğrusu melunun mahlûklarına onları oraya gönderen PKK şunları söylüyor: "Belen'deki faşist sürülerini, askeri alanı ve bütün şehri ateş ve korku içerisinde bırakan kutsal ateşi yakan inisiyatifimizin doğal üyelerine bin selam olsun."
Kırda, bayırda, köyde yaşayan savunmasız insanları kalleşçe tuzağa düşürüp acımasız biçimde kitleler halinde katleden bu mahlûklar sıkışınca çareyi ağaç, orman, kuş, böcek yakmakta bulmuşlardır. Hitlerin çocuklarının bile aklına ağacı, hayvanı, kuşu, toprağı yakmak gelmemişti!
Kentlerde insanların kitleler halinde bulunduğu alış/veriş merkezlerini yakan, beline sardığı bombaları onlarca masum insanın arasında patlatan, bombalı araçlarla kalabalıkların arasına dalan bu şuursuz mahlûklar sonuçta bütün kin ve nefretleriyle Hatay'da doğaya saldırmışlardır. Bu terör örgütü Türk, Türkiye bir yana yaşayana, canlıya, yeşile, hayvana ve insanlığa düşman hale gelmiştir.
Ormanı, sürüngeni, yeşili, canlıyı, kuşları, sesleri, nefesleri yakanlar ahlakı ve vicdanı teröristleşmiş kimliklerdir.
Her nasılsa insan sıfatı almış olan ve insan kıyafeti içinde dolaşan bu mahlûklar yaptıkları işten büyük zevk duyduklarını da ortaya koymuşlardır.
Oğlunun yardımıyla canını kurtaran bir ana, dışarı çıkarken iki kişinin telefonla konuşmasına şahit olduğunu belirterek, "Yakanları göremedim ama o iki genç telefonda birine 'Gel gel burada şenlik var' dedi. Bizim burada torunlarımızın geleceği yandı. Çok kötüyüz" diyor.
Hatay'daki yangını çıkaran engizisyon ekibinin yakmayı, yıkmayı, katletmeyi "şenlik" olarak nitelendirdiklerini gözden ırak tutmamak gerekir.
Kin ve nefret şebekesi!
Ağaca, yeşile ve kuşa saldıranlar Peçenek'te bebeyi, Başbağlar'da dedeyi kurşuna dizenlerdir. Dahası henüz terhis olmuş, silahsız ve sivil olarak memleketine giden otuz üç vatan evladının yolunu keserek kalleşçe kurşuna dizen PKK'lı teröristlerdir. Bu çetenin şefi Şemdin Sakık şöyle diyor: "Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodruma gider yatlarını yakarız. Antalya'ya iner seralarını yakarız. İstanbul'a çıkar arabalarını yakarız. İzmir'e ulaşır ormanlarını yakarız".
Yakmaya, yıkmaya, öldürmeye ve yok etmeye programlanmış insanlıktan nasipsiz PKK'lı robotlar çetesi Azerbaycan'daki Ermeni tecavüzüne karşı Türkiye'nin ortaya koyduğu tavra karşı bu doğa, toprak ve insan katliamını gerçekleştirmişlerdir. Çok muhtemeldir ki, bu yangını çıkaranlar Ermeni asıllı PKK'lı unsurlar olup ırkdaşlarına destek için bu yangını gerçekleştirmişlerdir.
Yangınının asıl amacı Türkiye'nin dikkatini Azerbaycan'daki Ermeni saldırganlığından Hatay'daki yangına çekmektir. Yangın, Türk milletinin Azerbaycan'a olan dikkatini dağıtmak için çıkarılmıştır. Terörist şebekenin "Hatay'ı biz Ermenistan'a destek için yaktık!" mesajı da bunu anlatır.
Ekocu, yeşilci ve doğacı (!) samimiyetsizler yangın terörüyle ilgili olarak 'kim yaparsa yapsın karşı olduklarını' söyleyeceklerdir. PKK sever, HDP perver sivil/siyasi hainler bu yangını bölgede birilerinin arazi açmak, maden ocağını harekete geçirmek için çıkardığını savunacaklardır. Saf olmayın!