"Hatay 'Peşaverleşme' tehdidi altında!"
Çok ciddi, çok yerinde, çok hayati bir uyarı bu!.. R. Erdoğan'ın yeniden ısıtmaya başladığı "Suriye'de yeni hamlelerimiz olacak" ile Türkiye'nin nerelere sürüklenebileceğini kestirmek mümkün mü?.. Emevi Camii'nde namaz kılacaklardı ya!..
Yazının başlığındaki uyarı, CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan başdanışmanı Erdoğan Toprak'tan geldi. Gerekçelerini çok dikkatli not etmek lazım. Erdoğan Toprak, Reyhanlı-Cilvegözü ile sınır komşusu olan İdlib'in, El Kaide bağlantılı Heyet'ül Tahrir Şam'ın kontrolüne girmesi sonrasında, hükümetin sınır güvenliğini en üst düzeye çıkartması gerektiğini belirterek, "Türkiye İdlib tuzağından uzak durmalı. PYD'yi Akdeniz'e çıkartacak planlar öncesinde, ABD'nin CIA'nın Suriye'de ılımlı muhaliflere desteğini çekme kararı alması dikkat çekici" dedi.
Erdoğan Toprak, Türkiye'nin sonuçları çok ağır olacak şekilde İdlib bataklığına çekilmeye çalışıldığını, basiretsiz dış politika ile Hatay'ın tartışma gündemine çekilebileceğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Suriye'deki iç savaş, ABD ve Rusya liderlerinin Hamburg zirvesinde vardıkları mutabakat ile yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor. IŞİD ve diğer cihatçı gruplar, mevzi kaybettikçe, militanlarını İdlib'e yığmaya başladılar. Hükümet, Halep'in boşaltılması sırasında, El Nusra ve diğer cihatçıları otobüslerle bizzat İdlib'e taşıyarak, bu yolu ilk kendisi açtı. Son birkaç haftadan bu yana, İdlib'deki cihatçı gruplar arasında, iktidar ve güç savaşları şiddetlendi. El Kaide'nin Suriye kolu El Nusra, ismini değiştirerek Heyet-ül Tahrir Şam adını (HTŞ) aldıktan sonra, İdlib'de büyük güç haline geldi. Katar ve Türkiye'nin desteklediği diğer cihatçı grup Ahrar-üş Şam ile hükümetin eğitip desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), HTŞ'ye karşı mücadeleyi kaybetti. Ahrar ve ÖSO, İdlib'in yönetimini El Kaide bağlantılı HTŞ'ye bırakarak geri çekilmek zorunda kaldı. Şu anda Hatay'ın Reyhanlı ilçesine komşu, Cilvegözü sınır kapısının karşısındaki İdlib ve Suriye tarafındaki sınır kapısı Bab el Havva, El Kaide kontrolünde. Suriye ve Lübnan'daki cihatçılar, İdlib'e akın etmeye başladı. Tam bu aşamada ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki ılımlı muhaliflere destek amaçlı CIA operasyonlarını sonlandırma kararı, dikkat çekici. ABD'nin IŞİD'le mücadele temsilcisi Brett McGurk'un açıklamalarına bakılırsa, İdlib, 11 Eylül saldırılarından bu yana El Kaide'nin en geniş barınma alanı haline dönüşmüş durumda. McGurk'un, El Kaide liderlerinin, cihatçıların, silah ve teçhizatla İdlib'e geçtiğini öne sürerek, Türkiye'yi buna göz yummakla suçlaması, kabul edilemez. Hükümet, bu açıklamaları protesto ettiğini bildirdi ancak ithamlar çok ciddi. İdlib'e yığılan cihatçı gruplar üzerinden, Türkiye'yi Suriye'ye müdahale etmeye zorlayacak bir tuzak kuruluyor. Türkiye İdlib bataklığına sürükleniyor. Bu senaryonun diğer hedefi, ABD-YPG müdahalesiyle, İdlib'i cihatçılardan temizleyerek, PYD-YPG'yi dünyaya kahraman gösterip, PYD'nin Akdeniz'e çıkış yollarını açmaktır. Bu süreç, Hatay'ın statüsünü tartışmaya açmaya varacak şekilde dizayn ediliyor. Dışişleri, demeç siyasetiyle günü kurtarıyor."
Tuzağa dikkat
Erdoğan Toprak, geçmişte El Kaide ve Taliban'ın, Afganistan'da iktidarı kaybedince, Pakistan-Afganistan sınırındaki Peşaver'e yerleşip, terör eylemlerini, intihar saldırılarını buradan gerçekleştirdiğini, dünyanın dört bir yanından buraya militan devşirdiğini anımsatarak, iktidara uyarılarını şöyle devam etti:
"Peşaver, Pakistan güvenlik güçlerinin de kontrol edemediği bir küresel cihatçı terör üssü haline gelmiş durumda. El Kaide, Taliban, Boko Haram, IŞİD ve daha pek çok cihatçı örgüt, buradan tüm dünyaya yayılıyor. İdlib, yeni bir Rakka, Orta Doğu coğrafyasının Peşaver'i olmaya aday. ABD, İdlib'e olası müdahaleyi YPG ile, Rusya ise Suriye Ordusu ile yapmayı planlıyor. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehdidi görmezden geliyorlar. McGurk, El Kaide'nin İdlib'e yerleşmesi konusunda üstü örtülü şekilde bir yandan Türkiye'yi itham ederken, bir yandan da doğrudan müdahale ve sınırları kapatma tehdidini gündeme getiriyor. Hükümet, bu oyunlara ve provokasyonlara gelmemeli, cihatçı terör örgütleriyle Mehmetçiği karşı karşıya getirmekten, Türkiye'yi El Kaide ve benzeri örgütlerin hedefi konumuna taşımaktan kaçınmalıdır. Hatay'ın Peşaver olmaması için, İdlib'le olan sınır bölgesinde, her türlü önlem en üst düzeyde alınmalı, ÖSO, Ahrar ya da benzeri cihatçı örgütlere destek verilmemelidir."
"Stratejik derinlik" fantezilerinin esiri olan AKP iktidarı bugüne kadar muhalefetten gelen yapıcı eleştiri ve önerilere hep kulaklarını tıkadı. Orta Doğu bataklığında Türkiye'nin içinde bulunduğu açmaz ve çıkmazlar ortada!.. TSK, El Bab'da tutunabilmek için var gücüyle mücadele ediyor. Öngörüsüzlüğün acı faturasını 15 Temmuz 2016'da kestiler, bedellerini, ödüyoruz. Son fatura çok daha acı olur!..