Hastane maceram ve tespitlerim

Önce size sıkıntımı tekrarlayayım. İkamet ettiğim Büyükçekmece'de Ziraat Bankası şubesinin yaşlılar için ne inilebilir ne çıkılabilir yerdeki kaldırım düzenlemesinden başıma neler geldi biliyorsunuz... Oradaki 6 küçük kedi yavrusunu beslerken düşüp sol kolumu ve omuzumu nasıl kırdığımı anlatmıştım. Bu kazanın ardından bir türlü toparlayamadım. Mevcut hasarlarımı gidermeye uğraşırken üzerine yine hastanelik oldum. Ambulansla Medilife Hastanesi'ne götürüldüm, Gerekli ilk müdahale yapıldı. Sonra Mimar Sinan Devlet Hastanesi'ne... Buradan buyrun, "Yine geldin, hadi bir de diğer kontrolları yapalım" derken ayağımın da çatlamış olduğu farkedildi.

Zorunlu ara

Kontrollar sırasında bayan doktorlar bir de zatürre başlangıcı tespit etmez mi?..

Bu nasıl oldu? diyeceksiniz. Hemen orta ikinci sınıfta tüberküloz hastalığı geçirdiğimi hatırlayıp bu bilgiyi doktorlarla paylaştım.

Hastanede yatırmak istediler, anan yahşi baban yahşi deyip eve dönüş vizesi aldık. Ama tekrar davet ettiler, amaç bu kez zatürreyi durdurmak.

Yani ne yazabiliyor ne okuyabiliyordum. Yazılarımı zorunlu bir ara vermek durumunda kaldım. Bu tedavi sürecinde zaman zaman gazetedeki sütunumda yazılarımı görmezseniz, merak etmeyin.

Gözlük kaosu

Mimar Sinan Hastanesi'ne giderken telaşla yanıma uzak gözlüğümü almamışım. Kontrollerim sırasında bu sefer bir kulp taktılar, "Bu adam uzağı yüzde 85 görmüyor" dediler. Bu teşhisi de 18 saat beklediğim kan sayımları sırasında koydular. Benim evde 2 gözlüğümün olduğunu söylemem üzerine, şimdilik güle güle dediler en sonunda 18 saat beklemeye tahammül ettiğimiz kan sayımı için tekrar çağıraklarını söyleyip zincirlerimi çıkardılar.

Müthiş bir adam

Yaşadıklarımdan sonra yaptığım tespite göre Mimar Sinan'a 2 kan sayımı yapacak alet ve 2 hematologun acele gönderilmesi şart

Mimar Sinan Devlet Hastanesi'nin başarılı başhekimini beni gönderdikten sonra farkettim. O da televizyondan. Hoca, özel sazıyla, sözü ve kıyafetiyle ekranda semah yönetiyordu. Adama tek kelimeyle hayran kaldım. Hele hastanesindeki icraatına dönecek olursak, bir fırtına... Bu değerli insana söylediğim gibi 2 alet ve 2 hematolog takviyesi yaparak daha iyi hizmet imkanları sağlanmalı.

En büyük endişem

Zaten büyük ölçüde sarsıntı geçiren dünya ekonomisi Kovid-19 salgınıyla daha da kötüleşme eğilimine girdi. IMF raporları da bu kötü gidişi doğrular verilerle dolu. Salgın yüzünden dünyayı etkilemesi beklenen ekonomik krizin 1959'dakinden daha beter olacağı öngörülüyor. Tabi böyle bir şey gerçekleşirse Türkiye'nin de bu felaketin dışında kalması mümkün değil. En büyük endişem, Allah muhafaza, emekli maaşlarının bile ödenemeyeceği bir durumla karşılaşmak. Allah ülkemizi ve milletimizi böyle günlerden korusun.

Günün sözü

Zalimleri bağışlamak yoksullara cefadır. Sadi Şirazi

Yazarın Diğer Yazıları