Hasta kim?
“Bölünürüz”deyince,“Sevr sendromu” ile suçlanıyoruz.
Sanki hiç bölünmedik? Osmanlı’dan kaç devlet çıkarttılar, bir sayın bakalım, iki elinizin parmakları yetiyor mu? 20 küsur milyon kilometrekare toprağı erozyon mu götürdü?
Fener Patrikhanesi’nin hareketleri hiç de tekin değil dediğimizde iftira atmakla suçlanıyoruz. Sanki o Patrikhane Osmanlı’yı arkadan vurmamış ve sanki o Patrikhane Milli Mücadele’de müstevlilerle birlikte hareket etmemiş ve sanki o Patrikhane değil Avrupa ve Amerikalarda Türkiye Cumhuriyetini önüne gelene şikâyet eden ve sanki onun patriği değil gittiği her yerde devlet başkanı protokolü ile karşılanan!
PKK ne ki, sen arkasındakine bak dediğimizde, e Kürt sorunu ne olacak, işiniz gücünüz dış mihrakları suçlamak diye dikleşiyorlar.
İnanılır gibi değil... Sanki o bölgeyi İngilizler, ABD’liler hiç kaşımamış, sanki bu topraklara“Barış Gönüllüleri” kisvesi altında fitne tohumları ekilmemiş ve sanki ABD’nin Adana Konsolosu Güneydoğuyu mesken tutup, “Ey Kürtler bırakınız şu Türklerle bir arada yaşama sevdasını, her fırsatta farklılıklarınızı öne çıkarın” diye telkinde bulunmuyor ve sanki PKK’nın elindeki toplar, tüfekler, mayınlar Haçlı malı değil de Kürt halkı tarafından üretiliyor!
PKK’nın milletvekili Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına “Boynunu kopartırız!” diye tehditler savuruyor da o bile Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunan ve “İşin içinde dış mihraklar da var aman dikkatli olalım” diyen bizler kadar suçlanmıyor, bu nasıl iş?
Yabancıya toprak satmanın da bir haddi hududu olsun, bak Şanlıurfa ve çevresi birilerinin özel ilgi alanına giriyor diyoruz, yabancı sermaye düşmanlığı, hatta ırkçılıkla suçlanıyoruz. Amma adam, yani Nesim Levi kendisi söylüyor, zamanında İsrail’e göçen Yahudiler Urfa ve çevresine dönüyor diye. Sonra İsrail’in en yetkili ağızları değil mi bir zamanlar Türkiye’nin belli bir parçasının hedefleri içersinde olduğunu söyleyen? Sen tut bütün bunlar ortada iken, Türkiye-Suriye sınırındaki binlerce dönüm araziyi 49 yıllığına İsrail’e devredecek bir mayın temizleme yasası çıkar, çıkarttığın bu yasayı, “Moiz iş verecek Hasan ırgat olacak!” diye savun, millet tepki gösterince de, nereden çıktı burayı kiralayacağımız diye afra tafra sat, alkış topla. Beyefendi, kiralamayacaktın da o maddeyi oraya niye koldun? O madde kanundan çıksın denildiğinde niye çıkartmadın, mahkemeye gidildiğinde, niye tepki gösterdin?
Vazgeçin şu Büyük Ortadoğu Projesi’nden, bunun altında Türkiye’nin parçalanması yatıyor dediğimizde de komplo teorisi üretmekle suçlandık. Yahu bunun neresi komplo teorisi, bizzat onu devreye sokanlar, şu kadar ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştireceğiz diye söyledi, söylemekle kalmadı, makaleler yazdı, altını da imzaladı. Ama onlar muteber, “Biz işte böyle bir projenin eş başkanıyız” diye övünenler muteber, “Vatanın bölünmesinde Türkiye’yi yönetenler taşeronluk görevi üstlenmesin” diyenler çağdışı ideoloji sahipleri, öyle mi?
Acaba dünyanın başka hangi ülkesinde var kendi vatanı parçalansın için proje üretenlere taşeronluk eden devlet yetkililerine, “Yapmayın-etmeyin!” diyenlere çağdışı diyen? Sen toprağına sahip çıkana küfrederken Fransa Danone yoğurdunu bile gözü gibi korudu a insafsız bakarkör..
Liste çook uzun...
İlle de “Diyalog” hikâyelerine, Allah’ın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberi Hz. Muhammed aleyhisselâmı ve Kitabı Kur’an’ı inkâr edenlere cennet dağıtmalara falan hiç girmeyeceğiz, öyle ki, burada dostlarımız Vatikan’ı, papazları ve misyonerleri savunuyorlar da, bizleri fitne fücur damgasıyla damgalıyorlar; velhasıl her konuda eleştirilen taraftayız ve hasta gözü ile bakılan biziz..
Ve ben şahsım adına diyorum ki..
Öyle sağlıklı olacağıma böyle hasta olayım, razıyım, üstelik hastalığımı seviyorum, bütün hastalara Rabbimden şifalar niyaz ediyorum...
Berat Kandiliniz mübarek, tövbe ve dualarınız kabul olsun...