Haşim Kılıç, Erdoğan’a yumuşak, Kılıçdaroğlu’na ise sert çık

Yargı ile ilgili tartışmaların yine zirvede olduğu bir süreçte dün Anayasa Mahkemesi’nin 51’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törene gittik. İktidar liderleriyle tam kadro, muhalefetten ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oradaydı. Malum bilumum süreçlerle ilgili, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ne mesajlar verecek diye konuşmasını merakla takip ettim. Haşim Kılıç’ın ifadeleri en usta politikacılara taş çıkartacak nitelikteydi. Başkanlık hevesi ile yanıp tutuşan Başbakan Erdoğan’ı acıtmak istemeden, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu ise yüzüne baka baka oldukça sert bir tonda eleştirdi. Kılıç, CHP liderini eleştirirken neredeyse açıktan suç duyurusu yapıp savcıları harekete geçmeye çağıracak diye düşündüm.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın konuşmasının en çarpıcı bölümlerini satır satır tahlil edelim. Kılıç, yeni anayasa yapım çalışmalarındaki değişmez tek kırmızı çizgiyi “insanlık onuru” olarak çizdi. Anayasanın başlangıç bölümünde Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan “demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti” ilkelerine atıfta bulunarak ve bunların insanlık onurunu yücelten değerler olduğunu kayda geçirerek çerçeveyi de tam oturttu!. Yani; büyük tepkilere sebep olan Anayasanın değişmez maddeleri ile Türklük ve Türk Milliyetçiliğinin kazınmasına yeşil ışık yaktı.
Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun başladığı tarihten bu yana yapılan başvuru sayısını 4 bin 42 olarak açıkladı. Bunların yüzde 75’ini adil yargılamalarla ilgili itirazlar oluşturuyormuş. Anayasa Mahkemesi Başkanı, gündemdeki uzun tutuklamalar ve haksız yargılamalara işaret ederken, “Anayasa Mahkemesi’ne yapılan şikayetler sonucunda hak ihlaline ilişkin verilecek kararların en çok adil yargılanma konusunda gerçekleşeceğinin tahminini yapmak zor değildir” derken haksızlıklara karşı tepki gösterenlerin aradığı umut ışığını söndürecek şu cümleleri kurdu;
“Bireysel başvuru konusunda beklentilerin yüksek olduğunun farkındayız. Özellikle yargı teşkilatının yapısal sorunlarından kaynaklanan hak ihlallerinin bireysel başvuru yoluyla kısa vadede ortadan kaldırılacağını düşünmek gerçekçi bir yaklaşım değildir.”
Haşim Kılıç, Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa yapım sürecinde takındığı tavrı yumuşak bir üslupla eleştirdi, Başbakan’a “bu işi tek başına yapma” uyarısında bulundu;
“Uzlaşma Komisyonu’nun ileri düzeyde radikal önerilere muhatap olmalarına rağmen çalışmalarını büyük bir sabır ve olgunluk içinde sürdürmüş olması, demokrasimiz adına ciddi bir kazanım olmuştur. Ancak 4 siyasi partimizin önerilerini sunduktan sonra müzakere imkanlarını zorlamamaları, ortak bir payda da buluşmak için tıkanan noktada, yeni öneriler ortaya koymamış olmaları sürecin yavaşlamasına yol açmıştır.
Siyasi partilerimizin gayretleriyle yeni öneri ve çözüm yollarının devreye girmesi halinde, umutlar tükenmeyecektir. Toplumun sarf ettiği bunca emeğin, siyaset kurumlarınca anayasa metnine dönüştürülmesi, ülke sevdası taşıyan her yüreğin dileğidir, temennisidir, umududur...
Kendi doğruları dışında öteki önerilere kapıları kapatmak siyaset kurumlarının anayasayı değiştirme konusundaki samimiyetlerini sorgulama hakkını doğurur.”
Başkanlık hayalleri kuran Erdoğan’a Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini hatırlatarak üstü kapalı bir uyarıda da bulundu Kılıç;
“Ne var ki; bu yöntemle yapılacak seçimler sonucunda güçlü bir destekle seçilen Cumhurbaşkanı ile yürütme organı arasında muhtemel bir yetki çatışmasının olabileceği düşüncüleri ileri sürülmektedir. Yaşanabilecek olumsuz gelişmelerin yeni seçim sistemi ile bir ilgisinin bulunmadığı düşünülmektedir. Geçmişte Parlamento tarafından seçilen Cumhurbaşkanları ile yürütme organı arasında yaşanan sorunlar, ileri sürülen sakıncaları doğrulamamaktadır. Konu demokratik yönetim anlayışı ile öznel düşünce ve inançlarla doğrudan ilgilidir.”
Bu cümlelerden ben Tayyip Erdoğan’a ıkına sıkına şunun söylenmek istediğini düşündüm; “Başkanlık sistemi tamam ama hani sana biraz uymuyor, sen diktatör gibisin. Bu işi daha demokrat görünümlü birine bıraksan...”
Haşim Kılıç, konuşmasında en sert eleştiriyi Silivri Mahkemelerine sert ve eylemli çıkışlarda bulunan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na şu cümlelerle yaptı:
“Bazı kesimlerin ilgi duyduğu, ya da siyasi düşünce ortaklığının doğal sonucu olarak yakın dostların yargılandığı davalarda demokratik tepki ve destek verilmesi anlayışla karşılanmalıdır. Bu konuda verilmiş anayasal haklar sonuna kadar kullanılabilir. Ancak, hakların kullanılması, yargıya meydan okumayı, onu tehdit etmeyi ve şiddete başvurma hakkını kimseye vermez. İşgal ettiği makam, mevki, unvan ne olursa olsun kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz. Makul ve ölçülü olmak  bu sınırlar içinde demokratik hakları kullanmak, herkesin yerine getirmek zorunda olduğu hükümlülüktür. Kaldı ki anayasal hakların bu şekilde kullanılması haklı tepkileri haksız ve sevimsiz duruma düşüreceği izahtan varestedir. Yargının bugün olduğu gibi, geçmişte de sebep olduğu yanlışlıklar ve hak ihlalleri olagelmiştir. Bunları gidermek için yasal yollara başvurma dışında hiç kimse şiddet ve tehdit yolunu tercih etmemiştir. Bu tür davranışların üzüntü ve kaygı verici olduğunu belirtmek istiyorum.”
Bütün bunların yanı sıra Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Meclis’teki oylama sonucu ne kadar yüksek olursa olsun yeni anayasa için  “referandum”u önerdi.

Yazarın Diğer Yazıları