Hangi savaşta yenildik de İsrail'e toprak devrediyoruz?
Önce, birlikte bir haber okuyalım:
“İsrail’de Nahumaye Yahudi Örgütü Başkanı Dawid Musa Selim bir bildiri yayınlayarak geçmişte Irak ekonomisinin büyük bölümünü kontrol ettiklerini, Irak’ta kutsal mekanları bulunduğunu ancak göç sonrası bu varlıklarını kaybettiklerini söyledi. Irak ekonomisinin % 80’inin Yahudiler’in elinde olduğunu söyleyen Musa Selim, yeniden varlıklarını geri istedi. IPA Haber Ajansının verdiği bilgiye göre geçmişte Irak’ta yaşayan İsrailli Yahudiler, Irak yönetiminde resmi olarak toprak talebinde bulunmaya hazırlanıyor. Aslen Kürt Yahudisi olan Musa Selim buna örnek olarak Tevrat’ta geçen Peygamber Nahum’un mezarının Karakuş, Peygamber Nuh’un mezarının Musul, Peygamber Danyal’ın mezarının Kerkük’te bulunmasını gösterdi.”
İşte bu zihniyete, yani, “İlle de Arz-ı Mev’ud” diyen İsrail’e, Urfa ve çevresinden üçüncü şahıslar vasıtasıyla on yıllardır arazi kapatan bu zihniyete, 510 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırının (mayın temizleme bahanesi ile) 49 yıllığına devredilmesi demek, Irak’ın kuzeyinde kurulan Yahudi Kürdistan’ın TBMM ve Türk hükümeti eliyle Akdeniz’e açılmasını sağlamak demektir.
Bu, Türkiye’nin savaşsız toprak kaybıdır ve Lozan’ı, kendi eli ile iptalidir. Mayını kaldırıp yerine İsrail’i çöreklendirmek, evdeki saksıdan solucanı çıkarıp yatağın altına kobra yılanını taşımaktan bin beterdir, İsrail’den daha tehlikeli bir mayının var olup olmadığını gidiniz 1948’den beri her gün bir İsrailli tarafından kolu bacağı kopartılan Filistin halkına sorunuz. Önce biz AKP’lilere soruyoruz: “- Bu topraklar babanızın malı olsaydı 49 yıllığına bir başkasına devreder miydiniz?”
Etmezdiniz.. Masrafı karşılığı mayınları temizleyip size teslim eden bir kurum varken bunu yapmazdınız. 35 milyon dolarlık alet-edevat alınarak bir birkaç milyon dolar daha harcayıp yeteri kadar insan eğiterek yüz binlerce dönümlük çok verimli bir toprağın sahibi olabileceğinizi biliyorken, bunu yapmazdınız. Çünkü o babanızın malınızdır, çoluk çocuğunuzun geleceğidir, öyle değil mi?
Türkiye’de “Vatan toprağı” dediğin zâten talan edilmek içindir. Kıyılarda otel, şehirlerde rant, orman içleri, denize ve Boğaz’a bakan yerlerde yandaşlara villa ve kooperatif için, Mehmetçiğin kanını döktüğü, Anadolu evladının şehitlik şerbeti içtiği arazilerdir vatan toprağı ve oraların mayınları ise ya SİT alanı oluşları, ya kamuya açık bulunuşlarıdır. Belediyeler, kanunlar, ihalelerle o tür mayınlar temizlenip bâzen 49, bâzen 149 yıllığına Türkiye-Suriye sınırının İsrail’e devredilmesi gibi, yandaşlara devredilir durulur.
“İsrail Firması modern tarım yapacakmış.”
Yani biz şimdi yıllardır PKK’nın sızıp sızıp Mehmetçik şehit ettiği, ocaklar söndürdüğü Türkiye-Suriye sınırını, domates-biber-patlıcan karşılığında, Irak’ın kuzeyinde Yahudi Kürdistan kurdurtmuş, Arzı Mev’ud sınırları içersinde bulunan bölgelerinden ha bire toprak kapatan İsrail’e vermek istediğimizi mi söylemek istiyoruz? Türkiye domates, biber, patlıcan da mı yetiştiremiyor?
Ey millet, aklını başına topla. Şöyle bir pazara çık. Pazarda iki çeşit mal var. Biri hormonlu, diğeri hormonsuz. Hormonlu çilek bir lira ise hormonsuzu 6 lira. Hormonlu domates 75 kuruş ise, hormonsuzu 7-8 lira. “Bir İsrail firması” diyerek MOSSAD’a devredilmesi gündemde olan Türkiye-Suriye sınırındaki araziler bugüne kadar sanayi atıklarının uzağından bile geçmemiş, domatesinden kirazına, çileğinden meyve ve sebzesine kadar her türlü besin maddesinin on yıllarca en az bire on vereceği münbit topraklar.
Bu topraklarda üç-dört yılda yapılacak bir tarım Türkiye’yi dünyanın en yüksek miktarda ve en kaliteli doğal meyve ve sebzelerinin üretildiği ve bu işten en çok para kazanan ülkesi haline getirecektir. Böyle olduğu için hiç kimse, o topraklar babasının malı olsa, bir başkasına bırakınız 49 yıllığına, 19 yıllığına bile devretmez. Bugün devredilmek isteniyorsa.. “Vatan toprağı” oluşundandır..