Hangi düşünce yasak
Demokrasi, insan hakları, ifade ya da özgürlüğü, fikir hürriyeti gibi süslü sözlerin arkasına sığınarak etrafa gülücükler dağıtan zihniyet, ucu kendilerine batınca hırçınlaşarak her tür faşist önlemi uygulamaya koymaktan çekinmiyor.
Günün birinde herkese lazım olacak olan demokrasinin tanımını nalıncı keseri gibi sürekli kendisine yontanlar, günü geldiğinde o günleri herkesten çok arayacaklar.
“Televizyon televizyon dolaşarak ülke bütünlüğüne kurşun sıkanlar karşılarında bizi bulacaklar.
Bu işleri çok iyi biliyorlarsa siyasete girip sorumluluk alacaklardı. Ama bunlar sorumluluk almaz, kenarda köşede durup fırsat kollarlar.”
Emekli askerleri hedef alan bu sözler Başbakan Erdoğan’a ait..
Büyük bir bölümü terörle mücadelede tecrübe sahibi emekli askerlerin özellikle “işin içinde ABD var” sözlerinden rahatsızlık duyan Erdoğan, Türkiye’nin bütünlüğü konusunda en hassas olan kişileri tıpkı DTP sözcüleri gibi bölücülükle suçluyor.
Aynı Erdoğan, bölücülüğü tescilli, terör örgütü ile bağlantıları belgelenmiş DTP’liler için ise “Dağa mı çıksınlar” diyecek kadar müşfik...
Diğer ifadeyle “PKK sözcüleri TBMM’de istediği gibi konuşup, devlete kafa tutabilir ama emekli askerler konuşursa ordu evlerine giremez...” Çünkü emekli askerler terörle mücadelenin en önemli engelinin ABD ve Irak’ın kuzeyindeki faşist aşiret yapısı olduğunu beyan ediyorlar. AKP hükümetinin en yakın müttefiki ABD ve söz konusu aşiretler olduğuna göre bu düşünceleri ifade etmek yassak!.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından iç hizmet yönetmeliğinde yapılan değişiklikle “muvazzaflık dönemleine ilişkin beyanat vermeyecek, kitap yazmayacak” emri acaba 12 Eylül darbecileriyle beraber 28 Şubatçıları da kapsıyor mu diye aklımdan geçti. “Biz Kıbrıs’ta bazı yerleri fazladan aldık”, “Güneydoğu’da yanlış yaptık” gibi ilginç yumurtlamaların sahipleri Fikret Bila’ya önemli kararlar arefesinde ropörtaj verecekler mi sorusu da kurcalıyor kafamı.
Türk kurultayında konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Sayın Başbakan’ın isteği ile Kıbrıs Türk nüfusunun üçte birinin yer değiştirmesini göze alarak Annan Planına evet dedik” sözlerine de yasak gelecek mi?
Görevdeyken sorumluluklarını yerine getirmeyip emekli olduktan sonra vır vır konuşanları asla tasvip etmediğimi bu sütunlardan defalarca yazdım. Hatta çeşitli toplantılarda yüzyüze geldiğim bazı emekli generallere “Siz en iyisi ordu evinde briç oynayın, siyasete alet olmayın” telkinlerinde bulundum. Ama görevi sırasında edindiği tecrübeleri yeni nesillere aktarmaları için kitap yazmalarını, konferans vermelerini, gazete ve televizyonlarda geniş kitlelere bilgi vermelerini de salık verdim.
Büyük bir bölümü siyasi ayak oyunlarını bilmediği için gazeteci kisvesiyle bilgi kirliliği oluşturmak maksadıyla ani sorulara cevap vermemelerini, bir saatlik konuşmadan cımbızla bir dakikalık laiklik vurgusunun çıkarılacağı uyarısını defalarca yaptım. Değerli insanlara yasak getirirken; ordu evi ve sosyal tesislere girmeme cezasıyla hizaya getirmeye kalkışmak, kelimenin tam anlamı ile vicdansızlık, insafsızlık değilse nankörlüktür.
Evet, geçmiş dönemdeki görevleri icabı kazandıkları saygınlığı siyasi ranta çevirmeye kalkışanlara karşıyım. Bir dönem taşıdığı rütbenin hakkını veremeyip Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik beyanat verenlerle hiç işim olmaz. Ama Türk milletini bölücü terör konusunda bilgilendirmek, başta ABD olmak üzere küresel emperyal güçlere tavır takınanların aynı kefeye konmasına müsade edemem.
İç Hizmet Kanunu’nda buna benzer onlarca madde zaten vardı. Başbakan Erdoğan’ın “emekli ya da muvazzaf farketmez” sözlerinden sonra yayınlanan genelge, sansürcülük konusunda ciddi mesafeler alan AKP hükümetinin “yola devam” edeceğini gösteriyor.
Genelgenin son satırında “Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabilir..” sözlerini hükümetin aba altından sopa göstermesi diye nitelendiriyorum.
Kaldı ki inandığı doğruları yazmaktan ve konuşmaktan asla taviz vermeyecek haysiyetli insanların ordu evleri, askeri gazino ve sosyal tesislere sokulmama endişesi taşıdıklarına da inanmıyorum.
Aynı hükümet bu genelgeyi TBMM kürsüsünde, meydnlarda terör örgütünü destekleyen beyanatlar veren milletvekilleri için de Meclis’e girmeme yasağı getirebilecek mi?
Buna yüreği yetecek mi?