Hamam siyaseti!..
AKP'nin Kızılcahamam kampı sadece geçtiğimiz hafta sonuna değil önümüzdeki hararetli siyaset gündemine de damga vuracak cinstendi. Durun!.. Peşin yargılı olmayın. McKinsey'den geri vitese takılışı yazacak değilim. Onunla ilgili sadece kısa bir anekdotu paylaşmakla yetineceğim;
Kızılcahamam kampından sonra yakaladığım AKP'de etkin bir yöneticiye Erdoğan'ın McKinsey ile ilgili açıklamalarını hatırlatıp ne olduğunu sordum. Çok telaşlıydı, bir yere yetişecekti. "Vazgeçmiş miyiz" diye bana soru ile karşılık verince çok şaşırdım. Manalı manalı gülümseyerek, elimi sıktı, "hadi bana müsaade" diyerek arabasına atlayıp gitti.
Oldukça birikmiş bir iç gaz basıncı ile kampa girdi hafta sonu AKP. Teşkilatların ve mebusların sıkıntıları çoktu. Ancak bu sıkıntılardan kaynaklanan eleştiriler ya McKinsey ya da MHP'nin af teklifi üzerinden formüle edilip dile getiriliyordu. Arka kapılarda konuşulan ekonomideki kötü gidişat, kadrolaşma sıkıntıları, hanedan görüntüsü, saray dalkavukları ve iş bitiricileri, damat Berat Albayrak'ın veliaht gibi davranması tabii ki "reis"in yüzüne karşı söylenemezdi. Ancak, McKinsey'ye karşı millî durur gibi yapmak, MHP'nin af teklifine karşı mağdurları savunuyor gibi görünmek elbette geçer akçeydi. Bu konularda yapılan eleştirilerde zaten "reis"in kulağına gidiyordu. Hem daha fazlasına da ne lüzum vardı ki!.. Mesaj yerli yerine ulaşıyordu zaten...
Son zamanlarda başkente müthiş bir siyasi trafik hâkim. Sakın ha!.. Bu trafiği grup toplantıları ve sonrasında meydana gelen atışmalarla veya basın toplantılarında okunan metinlerle analiz etmeye kalkmayın. "Yok ya bu kadar da olur mu?" diyeceğiniz, bırakınız aklınıza gelmeyi hayal dahi edemeyeceğiniz isimler ya saraya gidiyor ya da bizzat çağrıldığı için R.Erdoğan ile bire bir görüşüyor. Ne kadar da gizlenmeye çalışılsa, herkesin uyuduğu saatlere de denk getirilse -burası Ankara işte- sır olarak kalmıyor. Bir de bunlara aracılar kullanılarak Erdoğan'la yapılan görüşmeleri ekledikten sonra gerisini siz tahmin edin.
Gelelim şimdi iç siyaset gündeminde Erdoğan'ın peş peşe yaptığı ve nefeslerin kesildiği 2 çıkışa... Ankara'nın gündemine bomba gibi düşen "acaba cumhur ittifakı bozuluyor mu" sorusuna... Erdoğan'ın Cumartesi-Pazar günleri yaptığı açıklamaları hatırlayalım;
"Cumhur ittifakının seçimlerde olmasa bile gönüllerde devam edeceğine inanıyorum."
"Aftan rant bekleyenler gibi olmayız. Efendim, 'cezaevi dolmuş', cezaevlerinin boşaltmak için af çıkarılmaz."
R.Erdoğan'ın referandum ittifakına kadar Devlet Bahçeli ve MHP'ye yaptığı ağır hakaretler arşivde yerini muhafaza ediyor. Aslında, Erdoğan'ın Kızılcahamam'da af ile ilgili açıklamaları öncekiler gibi olmasa da diplomatik lisanla Bahçeli ve MHP'ye ağır bir eleştiridir. Doğal olarak, "cumhur ittifakı çatırdıyor mu" sorularına yol açtı. Ankara kulislerinde de, "ittifak devam eder, af çıkmaz", "ittifak devam eder, Erdoğan MHP'nin de gönlünü alacak çok dar bir af çıkartır", "kriz derinleşiyor. Af da çıkmaz ittifak da biter" yorumlarına sebep oldu. Hangisine katılırsınız bilemem!.. Bildiğim somut şeyler;
Erdoğan, MHP'yi kızdıracak bu çıkışlarının ardından kurmaylarına "yarın (Pazartesi) MHP'yi arayın, heyetler arası ittifak görüşmelerine devam edelim. Havayı yumuşatalım" talimatını verdi. Dün, heyetler arası yapılan görüşmeden sonra AKP'li Numan Kurtulmuş ile MHP'li Semih Yalçın tarafından yapılan suyuna tirit açıklamaları izlemişsinizdir. İkisinin de suratı sirke satıyordu.
İttifak bozuluyor tedirginliğine kapılan bazı 3'üncü şahıslar da Erdoğan ile Bahçeli arasında mekik diplomasisi başlattı.
Akıllara şu soru da gelebilir; MHP'nin aşırı taleplerinden bunalan AKP teşkilatları ve belediyelerinin gazını alabilmek için de bu çıkışlar yapılmış olabilir mi?..
Doğal yaşam alanı ve Türkiye'de siyasetin cereyan ediş tarzına bakarsak makul ve mantıklı gelebilir. Ancak, bana öyle gelmiyor. Devlet katmanları içinde de çok ilginç hareketlenmeler ve çatırtılar bugünlerde çokça kulağıma geliyor. Ankara'nın derin koridorları oldukça enteresan iddialarla çalkalanıyor. Yeri ve de her şeyden önemlisi zamanı geldiğinde değiniriz...
Saray ve MHP ilişkilerini çok yakından takip eden bir siyasetçiye olup bitenleri sordum. Şunları söyledi;
"Belli bir alt yapısı olmadan Bahçeli bu çıkışı yapmaz. Topluma yedirme aşaması var bunun. Erdoğan şunu yapıyor, affı çıkaracak, ne yapsaydım, MHP ile iş birliğini mi bozsaydım, lanet olsun, ister istemez böyle şeylere evet demek zorunda kalıyoruz dedirtmeye çalışıyor. Cezaevleri de dolu hakikaten. Ciddi şeyler olabilir. Kalkışma olabilir, içeride yaşam koşulları kötüleşiyor. Hayata dönüş gibi operasyonlar olmaz, ama bir yerde taşacak bu. Ya cezaevinin içinden ya da dışından taşacak. Toplumsal gerilme söz konusu. MHP'nin teklifinde 162 bin kişi çıkıyordu, AKP bunu 70-80 bine indirir, belki daha aza ama olur. Trafik kazaları, basit hırsızlıklarla çıkarabilirler. Asıl kilit nokta uyuşturucu. 50 bin uyuşturucu madde satıcısı var. Bunlar toplumun en yoksul, çoğunluğu Roman, ufak tefek mafyalaşma aşamasındalar. Bunlar içeride kalırsa da, dışarı çıkarsa da bela. O anlamda sonuçta bir noktaya varacaklar. Klasik olduğu üzere, Erdoğan doğrudan çıkış yapmadı, kampı bekledi. Kampta çıkış yapanların üzerine MHP'ye yapalım ama bu kadar olmasın dedi. Sonuçta uzlaşırlar."
Ne dersiniz?..
Af çıkar, cumhur ittifakı biter(mi)!.. Kemerlerinizi bağlayın. Yeni bir türbülansa giriyoruz...