Halkın verdiği ders
Türkiye tarihi bir süreç yaşıyor. Kaybeden şüphesiz, 13 yıldır, ülkenin başına karabasan gibi çöken AKP oldu. Kazanan halkın iradesi mi? AKP iktidarına sarı kart yerine direkt kırmızı kart gösteren halkın iradesi, yeni kurulacak hükümete yansıyacak mı? Hiç zannetmiyorum. 7 Haziran öncesi eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ağzından kaçırmıştı, “Azınlık hükümeti ile bir yıl içinde seçim” diye. Tayyip Erdoğan’ın bütün gayretlerine rağmen iktidarı kaybeden AKP’nin yeniden toparlanması mümkün görünmüyor. Peki Erdoğan bu iradeye saygı gösterir mi? Bu da mümkün değil. Kaçak sarayında günlerdir uykusuz geceler geçiren Erdoğan’dan demokratik tavır beklemek safdillik olur. Diğer siyasi partilerin durum değerlendirmesi yapıp, koalisyon formülü geliştirmesini asla beklemeden, yasaların kendisine verdiği yetkiyi kullanıp birinci parti olan AKP’ye hükümeti kurma yetkisi verecektir. Azınlık hükümeti kuracak olan AKP’de bakanları, bürokratları kendisi belirleyecek olan Erdoğan, zaten fiilen yürüttüğü başkanlığı tamamen ele alarak sıkıyönetim ötesinde sertlikle ülkeyi uçuruma sürükleyebilir. Bu esnada açtıracağı davaları, tutuklatacağı insanları düşünmek bile istemiyorum. Türkiye’yi savaşa sokacak çılgınlıklara bile tanıklık etmeye hazırlanalım.
Erdoğan’ı yakından tanıdığımı ve yapabileceklerini, bu sütunlardan defalarca yazdım. Demokrasiye inanmadığını defalarca dile getirmişti zaten. Sandığa teslim olmaz. Ve cepheyi genişleterek, kendisine karşı olan bütün kesimlere savaş açacaktır. Paralel ile mücadele adı altında başlattığı işleme yatayları, dikeyleri de ekleyerek baskıyı olağanüstü sindirme harekatı ile yoğunlaştırmaya kalkışacaktır. Belki de sonunu hızlandıracak olan bu hamlesinin, kendisi ile beraber partisini yeniden bir yıl sonra iktidara taşıyacağını hesaplıyorsa, hayatının hatasını yapar. Cin şişeden, macun tüpten çıkmıştır...
7 Haziran, Erdoğan için aslında başlı başına referandumdur. Bu sonuca göre, görev süresinin sonunu beklemeden derhal istifa ederek partisinin başına yeniden dönmesi, itibarını zor da olsa kurtarabilme şansıdır. Ancak bu erdemi sergilemesini de beklemediğimizin altını çizmeliyiz.
7 Haziran, aynı zamanda muhalefete de ders vermiştir. CHP’nin bunca seçim kampanyasına rağmen oylarının önemli miktarını HDP’ye kaptırışı, zaten tartışılmakta olan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin gitmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Aynısını MHP için de söyleyebiliriz. Her ne kadar oylarını bir miktar artırmış görünse de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve yönetiminin onurları ile istifa ederek, yerlerini özlenen genç kadrolara bırakma vakti gelmiştir.
Seçimin galibi HDP olarak görünüyor olabilir. Uluslararası istihbarat örgütleri bu konuda görevlerini çok iyi yaptı. HDP, son patlayan bombalarla mağdur durumuna düşürülerek barajı aşması sağlandı. CHP’nin oy kaybının HDP’ye kaydığı kanıtlandı. Uzun süredir “vatansız sol” olarak nitelendirdiğimiz güruhun ittifakı ile akılları çelinen, AKP’ye ders vermek için HDP’nin barajı aşması gerektiğini savunan liberal solcular da Kürt faşizminin hizmetkârı durumuna düşmüştür.
Her şeye rağmen halk iradesi, yanlış yapmaz. Bu sonuçtan umarım her parti, her kesim hesabına düşen dersi alır.