Halk demokrasi istiyor
2000 ve öncesinde, Türkiye''de toplum sağ-sol olarak ayrılmıştı. AKP iktidarında, sağ-sol ikinci planda kalmaya başladı. 2003 sonrasında toplum demokrasi talep edenler, otokrasi ve gizli olarak da teokrasi isteyenler şeklinde ayrıştı. Başkanlık sisteminden sonra bu ayırım daha çok gün yüzüne çıktı.
Seçim ittifakları da aynı paralelde oluştu;
Cumhur İttifakı başkanlık sistemini istiyor. Ortakları arasında açık ve kapalı olarak teokrasi isteyenler var.
Demokrasi''de;
Türkiye''nin başkanlık sistemi, tek kişi yönetimi olarak oluştu. Otokrasiye geçildi.
Uluslararası kuruluşlar da Türkiye''nin demokrasiden uzaklaştığı tespitini yapıyor. Söz gelimi Freedom House endeksinde siyasi haklar ve sivil özgürlükler alanında, Türkiye 2017 yılına kadar kısmen özgür bir ülke iken, 2017 Ohal ve Başkanlık sistemi sonrasında özgür olmayan ülkeler statüsüne geriledi.
Öte yandan Türkiye, ABD liderliğinde yapılan Demokrasi zirvesine ikinci kez davet edilmedi.
Teokrasi''de;
HÜDA PAR programında; ''''Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda sadece kadınlar istihdam edilmelidir. Medreseler iyileştirilmeli, asli fonksiyonlarına kavuşturulmalı ve medreselerde verilen icazetlere resmî statü tanınmalıdır. '''' diyor. Faizleri kaldıracağını söylüyor. Bir parti twitinde de ''''Biz ümmet idik. Sıkılmış yumruk gibiydik. '''' diyor.
Yeniden Refah Partisi de; İstanbul Sözleşmesi''nin feshini destekledi ve koalisyon şartı olarak kadınları şiddete karşı koruyan yasanın değişmesini istedi ve protokol imzaladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NTV canlı yayınında "Yeniden Refah Partisi (YRP) ile AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi ve HÜDA PAR arasında aslında öteden beri gelen bir taban, gönül ve hafıza birlikteliği var '''' dedi.
Cumhur İttifakı Altılı Masa için ''''altı benzemez'''' diyor. Kılıçdaroğlu bunu "Altımız da benziyoruz, demokrasi konusunda birbirimize benziyoruz. Hepimiz demokrasi, insan hakları istiyoruz.'''' diye yorumluyor.
6''lı Masa''nın mutabakat metninde ''''Özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı demokrasi istiyoruz'''' deniliyor.
Demokrasinin olmadığı ülkelerde, kurumsal yapı, hukukun üstünlüğü de yoktur.
Dünyada iktisadi gelişmesini tamamlamış ülkelerin tamamında, demokratik temele dayanan kurumlar oluşmuştur. Demokratik temele dayanan kurumlar, şeffaf devlet, siyasi partiler ve seçimler, hukuk düzeni, özgür ve tarafsız basın, mülkiyet haklarını garanti altına alan ekonomik, sosyal ve hukuki düzendir. Bu kurumlara sahip ülkeler aynı zamanda kalkınmış ülkelerdir.
Biz millet olarak, demokrasi ve özgürlük savaşı vermiş bir milletiz. Zor şartlarda elde ettiğimiz demokrasiyi korumalıyız. Demokrasi talebimiz olmalıdır.
20 yıldan beridir, Türkiye''nin iç ve dış sorunları birikti. Ne var ki dış politika, ekonomik istikrar sorunu gibi sorunlar zaman içinde çözülebilir. Ama demokrasi sorunu, ülkenin ve toplumun beka sorunudur. Dünyada birçok ülke bunu geçmiş otoriter rejimlerde yaşadı.
1960-1980 arasında, siyasi partiler ve seçim sistemi demokratik yapıda idi. 1980 darbesi demokrasiyi de vurdu. Halkın demokrasi talebi azaldı. Ama bugün herkes demokrasinin ne kadar önemli olduğunu yaşayarak gördü. Hatta millet siyasetçilerden daha hassas ve daha fazla demokrasi istiyor. Bunu da halkın Altılı Masa''nın devamı için verdiği destekten anlıyoruz .