Halk buhranda, siyaset şovda!!!

Siyasetin penceresinden bakarsak manzara-i umumiye oldukça iç açıcı!!!

Her yer güllük gülistanlık, millet mutluluktan göbek atıyor ve toplum müreffeh bir yapı içerisinde sanki geleceğe de umutla bakıyor!!!

Karnı tok-sırtı pek zihniyetin kendi takiye penceresinden izlediği görüntü bu olmalı herhalde?..

Yani; siyaset-rant iş birliğinde, bir yandan güç zehirlenmesinin girdabında savrulurken, diğer yandan da yolsuzluk-rüşvet batağından beslenen zavallıların vurdumduymaz, bananeci, bencilce tavırlarını da aksettiriyor bu ezik manzara...

Pervasız güruhun gözünden bakarsanız, Türkiye'de 80 milyonu aşkın insanın çok büyük çoğunluğunun hiçbir sorunu da yok!!!

Oysa kimileri kendi "sefa"sından dışarıya bakmaya kalkışırsa milletin "cefa"sını göremeyeceğine göre, zavallılığın penceresinden yansıyacak manzara da hiçbir zaman değişmeyecek...

Türkiye'de varsıllarla yoksullar, güçlülerle zayıflar ya da vurguncularla ahlaklı yaşamaya çalışan insanlar arasındaki uçurumun giderek büyümesinin nedeni işte bu çelişkidir;

Ahval ve şerâiti hep tersine gösteren zavallılık penceresinden akseden o bataklık manzarası!..

Ne çare ki bu manzara yandaş medya, takiyeci siyaset ve iş birlikçi rantiyenin pohpohlamasıyla "pembe" gibi gösterilse de, toplumun içinde yaşanan asıl gerçekler çok aksine görüntüler yansıtıyor...

Peki; neler mi yaşanıyor aslında ülkeyi esaret altında tutan o tuhaf, karmaşık, karanlık, buhranlı, bitkin, çaresiz ve umutsuz manzaranın içersinde?..

Bu sorunun yanıtı için "iki saptama"ya ve "bir soru"ya bakmak şüphesiz kaçınılmaz oluyor...

33 MİLYON KUTU ANTİDEPRESAN!..

Okurlar doğaya, yaban hayatına, sosyolojik gerçeklere, tarihe ve kültüre yönelik duyarlılığımızı da bildikleri için, yaşamın derinliğinde hepimize uzak görünen, ancak hepimizi sarsan toplumsal "buhran"ın nelere yol açtığına dikkat çekmeye çalışacağız...

Geçen yıl özel bir üniversitede "ruh sağlığı" ile ilgili yapılan panel çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştı...

"Dünya Ruh Sağlığı Paneli"nde, günümüz insanının yaşadığı ruhsal sorunlar ile uygulanan tedavi yöntemlerindeki hatalara değinen Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, Sağlık Bakanlığı'nın depresyonla ilgili ürkütücü verilerini de açıklamıştı.

Rapora göre, yılda yaklaşık 9 milyon kişinin, ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvurduğuna dikkat çeken Beyazyürek şunları anlatmıştı:

"Antidepresan kullanımı son 5 yılda yüzde 27 arttı. Bu artışın önemli bir nedeni internet, sosyal medya ya da kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanımı... Depresyon, kaygı bozukluğu olan hastaların yalnızca 3'te 1'i psikiyatriste gidiyor. 2016 yılının ilk dokuz ayında 33 milyon 368 bin 916 kutu antidepresan tüketildi."

Bu vahim gidişatın sonucu 145 ülkede 154 bin kişi üzerinde gerçekleştirilen "2018 Gallup Küresel Duygu Raporu"ndaki "en mutlu ülkeler" sıralamasına yansımış...

Çünkü Türkiye "mutluluk" konusunda 53 puanla sondan 4'üncü sıradaymış ve ülkemizi Tunus, Yemen, Afganistan takip ediyormuş!!!

Toplumun ruh sağlığının bozulduğunu gösteren cinnet-cinayet, saldırı, kadına şiddet, soygun, çatışma gibi sonuçları bir tarafa bırakalım ve "aile birliği"ni sarsan ürkütücü verilere dikkat çekelim...

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), 2008-2018 tarihleri arasındaki evlilik-boşanma verileriyle ilgili geçen yılın Nisan ayında medyaya yansıyan bir haberde kahredici sonuçlar vardı...

Son 10 yılda evlenen çift sayısı yüzde 7,09 gerileyerek geçen yıl itibariyle 596 bin 459 olmuş... 2008 yılında bu rakam 641 bin 973 olarak kaydedilmiş...

Söz konusu dönemde boşanan çift sayısında ise yüzde 28,9 artış görülmüş... Buna göre, 2008 yılında 99 bin 663 olan boşanma sayısı, 2018'de 128 bin 411'e yükselmiş...

mehmet-farac-in-yazisina,-20190504_132755.jpg

CHP'Lİ EMİR'DEN "İNTİHAR" SORUSU...

Siyaset kaosu, yolsuzluk, rüşvet, PKK, IŞİD, FETÖ, cinayet, kadına şiddet ve hırsızlık-gasp olaylarının son yıllarda zirve yaptığı Türkiye'de, sosyo ekonomik çıkmazlarla politik bunalımlar yalnızca toplumun ruh sağlığını bozmuyor, aynı zamanda "intihar"a da sürüklüyor...

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, işte bu yüzden TBMM'ye yönelttiği soru önergesinde, Türkiye'nin "intihar" haritasını sormuş...

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanıtlaması istemiyle önerge veren Emir, araştırmaların, dünyada her 40 saniyede bir kişinin intihar sonucu yaşamını kaybettiğine işaret etmiş...

İntiharın toplumun önemli bir kısmını etkileyen ciddi bir halk sağlığı problemi olduğuna dikkat çeken CHP'li Emir önergesinde şu ifadelere yer vermiş:

"Uzmanlar, intihar vakalarının temel nedenini depresyon olarak tanımlasa da, bu ve benzeri psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkmasındaki en önemli çevresel etkenleri hızla değişen sosyal ve kültürel şartlar, ekonomik sıkıntılar, teknolojik gelişim hızının insanın adaptasyon hızından fazla olması, vb. sıralamaktadır. Ülkemizde, son 40 yılda intihar oranları yüzde 50 artış göstermiş... Türkiye'de son 10 yılda ve yıllar itibariyle intihar eden kişi sayısı, bu vakaların yaşa, cinsiyete, eğitim düzeyine, bölgelere veya kentlere göre dağılımı nedir?.. İntihar vakaları, Türkiye'deki ölüm nedenleri arasında kaçıncı sıradadır?.. İntiharın önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, bu vakaların önlenmesi ve azalması yönünde ne tür çalışmalar yapılmıştır?.."

Evet; siyasetin körüklediği sosyo-politik ve ekonomik çıkmazlar Türk halkının ruh sağlığını bozmaya devam ediyor...

Medya memleketin sürüklendiği sosyal bunalımları örtbas için utanmazca çırpınırken; siyasetçiler, "köprü üzerindeki sözde intihar"dan kurtarma (!) haberleri ile milleti kandırmaya devam ediyorlar... Ne kadar da mide bulandırıcı değil mi?..

Yazarın Diğer Yazıları