Haklısınız Yaşar Hocam...
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Hocamızın, Hz. Ömer’in Ebu Hureyre ile ilgili icraatını anlatan satırlarından şikâyetçi olduğumu okuyucularla paylaşmış ve “daha söylenecek çok şey var” demiştik.
Sağ olsun Yaşar Hocam bizim için bazı uyarılarda bulunmuş(Yurt gazetesi, 16 Ağutos 2012). “Bu işler Diyanet İslâm Ansiklopedisi’ndeki ilim haysiyet ve ciddiyetinden uzak, bühtanlarla dolu Ebu Hureyre maddesindeki bilgilerle hiç olmaz” demiş. Bunun cevabını ansiklopediyi yayınlayanlar verir veya vermez. Biz, yetersiz bulsak da o ansiklopedideki bilgilerin doğruluğuna inanıyoruz. Ayrıca, bilgilerimiz yalnız o ansiklopedi ile sınırlı değil. Bir dönem Hz.Muhammed(s.a.v)’in romanını yazmaya karar verdik. Bu eser 6 cilt olacaktı. Yanılmıyorsam 4 yıla yakın bir okuma dönemi geçirdik. Belki bir diyalogda kullanırız diye Delal-ü Hayrat gibi tasavvuf ehlinin çalışmalarından, “Hadis Çözümlemeleri” gibi akademik çalışmalara kadar; Afzalur Rahman’ın “Siret Ansiklopedisi”nden, Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’ın eserlerine değin bir okuma disiplinine girdik. Tefsirler okuduk, Esbâb-ı Nüzûl okuduk. Sonra hem rahatsızlandığımız, hem böyle bir çalışmanın 10 cilt olarak yapıldığını öğrenmemiz üzerine vazgeçtik. Daha doğrusu, işin manevî ağırlığı cesaretimizi kırdı.
Değerli Hocam...
Ebu Hureyre’nin başına (Hz.) eklememize kızdığınız, “Neyin peşinde ve neyin takipçisi olduğu oradan belli” deyişinizden anlaşılıyor. Biz, Allah(c.c) ve Hz. Muhammed(s.a.v) rızası peşindeyiz. Ebu Hureyre’ye de saygımız var, bunu zaten açıkça söylüyoruz. Bizim için bütün Ehl-i Beyt, sahabe, tabiin ve tebe-i tâbiîn “H.z.” ’dir. Kimi padişahlar için bile “Hazreti” denilebiliyor. Üstelik Yaratanın üflediği ruhtan ötürü hepimiz “Hazreti insan” ız. Bunları kendimizi size ve okuyuculara anlatmak için söylüyoruz.
Mahmut Ebu Reyye’nin “Şeyh’ul Madîre Ebu Hureyre” kitabını okuyup okumadığımı soruyorsunuz, okuduk, hiç etkilenmedik. Eminim Siz de o esere reddiye olarak kaleme alınan Prof. Dr. Ebu Şeybe’nin “Sünnetin Müdafaası” çalışmalarından etkilenmediniz. Değerli Hocam, “Hazreti Ömer’e hakaret ettiğinizin bile farkında değilsiniz” diyorsunuz. Ben aksini düşünüyorum. Evet, Hz. Ömer(r.a), Ebu Hureyre’nin fazla hadis rivayetinden ciddi şekilde rahatsızdır. Amma Hz. Ömer(r.a) gibi adaletin adı olmuş bir Zatın, yalan söyleyen birini büyük bir eyalete vali tayin etmesi düşünülemez. Eğer, Hz.Ömer(r.a.) Ebu Hureyre’yi vali tayin etti ise, bize göre, aynı zamanda tezkiye de etmiş olmaktadır.
Gelelim, “Bu işlere ömrünü vermiş bir adamı eleştirmeye sizin çantanızdaki azık yetmez, nefesiniz hiç yetmez” sözlerinize.. Şahsınızdaki itirazım, bir hadiseyi merkeze koyarak, savunduğunuz ekole karşıdır. Bu iman ile son nefesimi vermeyi Rabbimden murat ederim. Sizin de kendi savunduklarınızla son nefesinizi vermeyi dilediğinize dair yazınızı da okudum. Biz sizin ilmî müktesebatınızla boy ölçüşecek kadar bilgisiz değiliz. Böyle bir şey bir seyirci olarak bizim futbolcu Hakan Şükür’le çift kale maç oynamak için sahaya çıkmasına benzer. Bunu yapmayız. Bizimkisi, Size göre yüzde yüz nizamî olduğu kesin olan Hakan’ın bir golünün bizim, Müslüman Türk’ün ve dünya Müslümanlarının yüzde 80’inin kamera kayıtlarına göre nizamî olmadığını söylemektir. “Efendi” deme nezaketi gösterdiğiniz bu aciz kalem, “İslâm’ın bir şartı da haddini bilmektir” diyen atalarına hak veren bir kişidir. Siz, Türkiye’de ve dünyada bir ekolün temsilcilerisiniz. İtirazımız bu ekoledir. Haklısınız Sayın Hocam, ben, sizin de belirttiğiniz gibi Türk Diyaneti’nin inandığı görüşe inanıyorum. Türk insanının ve dünya Müslümanlarının belki yüzde 80’i de böyle inanıyor. Kıyamet günü herkes kendi tercihleri ile hesaba çekilecek.
Rabbimden şahsınıza ve bütün okuyucularıma hayırlı bayramlar niyaz ediyor, saygılar sunuyorum.