Haklı tezlerimizi anlatmak...
Her fırsatta Anavatan Türkiye’ye ve Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize nefretle saldıran, kin kusan Türk düşmanı papaz II. Hrisostomos ile Kıbrıs sorununu ‘adaletli’ bir şekilde çözeceği konusunda dünyayı ve maalesef KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ı da kandırmayı başaran sahte barış meleği Enosisçi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Hristo-fiyasko geçtiğimiz hafta bir araya geldiler.
II. Hrisostomos Hristo-fiyasko ile yaptığı görüşmeden sonraki açıklamasında, “Başkan, sonuna kadar ilkelere sadık kalacağını, halkımızın adaletini talep edeceğini ve halkımızın ata toprağında yaşayabileceği bir çözüm talep edeceğini söyledi, ben de kendisine katıldım ve bu beni fazlasıyla memnun etti. Öyle bir noktaya ulaştık ki; kendisine saklaması, başka hiç kimseye söylememesi gereken şeyleri bana söyledi” ifadesini kullandı.
II. Hrisostomos, bu nedenle Hristofyas’a başarı dilediğini, “çünkü onun başarısının, halkın ve vatanın başarısı olacağını” da sözlerine ekledi. II. Hrisostomos, “Kendisine, bana çok güzel bir şekilde yorumladığı çerçeve içerisinde yürüdükçe Kilise’nin kendisini destekleyeceğini söyledim” diyerek memnuniyetini belirtti.
Papaz II. Hrisostomos’un, “kimseye söylenmemesi gereken şeyleri bana söyledi” dediği ilkeler demeti çerçevesi aslında Rum’u iyi tanıyanlara gizli değildir. Rum tarafının Kıbrıs konusundaki temel ilkelerini bilen biri olarak bunları yazılarımda siz okuyucularımla devamlı surette paylaşmaktayım.
Hedeften sapmadılar
Kilise destekli Rum-Yunan ikilisi tek egemenliğe, tek vatandaşlığa, tek temsiliyete dayalı üniter bir devletten yanadır. İki toplumlu ve iki bölgeli federal bir çözüm için mevcut Rum Cumhuriyeti’nin (sözde Kıbrıs Cumhuriyeti) anayasasında ayarlama yaparak Kıbrıs Türklerini bu devlete yamalamayı ve zaman içinde de osmosis yoluyla yok etmeyi hedeflenmektedir. Türklerin Maronit ve Latinler gibi azınlık haklarıyla yetinmeleri istenmektedir. Rumlar için adanın tamamının Elenleştirilmesi esastır. Megali İdea ülküsünden ve Enosis’ten bir milim dahi sapma yoktur. Hedeflerine erişebilmek için de Anavatan Türkiye elini Kıbrıs’tan çekmeli, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi ortadan kaldırılmalı, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri adadan ayrılmalı, yerleşik dedikleri KKTC vatandaşı Türkler geri gitmeli, Rum göçmenler evlerine dönmelidir. Böylece adada ‘adalet’ sağlanacaktır.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Enosisçi Hristo-fiyasko arasında sürdürülen müzakerelerde Rum tarafı hedeflerine ulaşma konusunda önemli kazanımlar elde etmiştir. Tek egemenlik konusunda, prensipte dahi anlaşılmış olması Kıbrıs Türkü’nün yıllardır verdiği mücadeleye terstir. KKTC’nin egemenliğini müzakere masasına sürme yetkisi KKTC Cumhurbaşkanı Talat dahil hiçbir kimseye verilmemiştir ve egemenliğimizi pazarlık konusu etmek anayasamıza aykırıdır.
Hristo-fiyasko’nun II. Hrisostomos’a temel ilkelerinde dik duracaklarını söylemesi 3 Eylül’de başlayacak kapsamlı müzakere sürecini de anlamsızlaştırmaktadır. Rumların yukarıda belirttiğim ilkelerinden sapmayacağını, adil ve kalıcı bir çözüm için kıllarını bile kıpırdatmayacaklarını bile bile masaya oturmak zaman kaybından başka bir şey değildir. Sonuç alınmayacak müzakere sürecinden sonra, eskiden olduğu gibi haksız yere uzlaşmaz taraf olarak damgalanma riskimiz vardır. Dünyanın bizi çözüm istemeyen, uzlaşmaz taraf olarak görmesi ileride tek doğru seçeneğimiz olan KKTC’nin tanınması çalışmalarını da zora sokacaktır.
Rum tarafı daha şimdiden Kıbrıs sorununun çözümünde inisiyatifin Türkiye’de olduğunu,Türkiye isterse Kıbrıs sorunun çözülebileceğini yaymakta, çözüm için kendi üzerlerine düşen sorumluluk ve yükümlülükleri ise duymak ve bilmek istememektedir.
Büyük görev
Yapılacak tek şey Kıbrıs gerçeklerini diplomatik bir atakla tüm dünyaya duyurmayı bir kez daha denemektir. Bu konuda Türk diplomatlarımıza büyük görev düşmektedir.
Elimizde Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’taki esas gayelerini gösteren tarihsel gerçeklere dayalı o kadar çok doküman, belge ve o günleri yaşamış, bunları anlatabilecek insanımız var ki bunları kullanmadığımıza, kullanma becerisi gösteremediğimize inanamıyorum.
Sadece Rum siyasilerin söylev ve demeçlerini dünyaya duyursak bu bile yetecektir. Haklı tezlerimizi dünyaya anlatmamakta ısrarlıyız.
Her şey ortada
Rum saldırganlığının, uzlaşmazlığının ve hak yiyiciliğinin bütün detaylarını her gün Güney Kıbrıs Rum basınında görmekteyiz.
Bunları dünyayla paylaşmamız bile Rum’un gerçek yüzünü gösterecek, bize haklı davamızda yol kat ettirecektir. Papaz II. Hrisostomos’un Hristo-fiyasko ile yaptığı görüşmenin detaylarını dünyayla paylaşsak fena mı olurdu?Hristo-fiyasko’nun DİKO ile üzerinde mutabakata vardığı ilkeleri dünyaya duyurmamıza ne dersiniz? Ya önceki gün internetteki youtube.com http://youtube.com’da kendi sesiyle yer alan sözde melek aslında şeytan Enosisçi Hristo-fiyasko’nun 1980 yılının Kasım ayında RİK-3 radyosunda yaptığı konuşmada:
“Ben, AKEL’in ENOSİS’ten yana olmadığını söylemedim. Biz AKEL olarak Makarios’a her türlü desteği vermiştik. Ancak şunu hemen söyleyeyim ki, AKEL, ENOSİS’ten yana olmadığı için mücadele kazanılmamış diye düşünülemez. AKEL, ENOSİS’i desteklemiştir. Ancak silahlı mücadeleyle ENOSİS’in kazanılacağını düşünmedik. EOKA-B ve Yunanistan’daki cunta silahlı mücadeleyle ENOSİS’in kazanılacağını sandılar. Ancak görüldüğü gibi adamız taksim oldu. Halbuki biz ENOSİS’in politik mücadeleyle kazanılacağına inanıyoruz. AKEL’in mücadelesi bu yöndedir” dediğini duyursak Rum’un maskesini düşürmeye yeterli olmaz mı?
Dünyalı olacağız, dünyaya bağlanacağız diyerek bizi ‘idare edenler’, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasını, Rum tarafının çarpık ideallerini dünyaya duyurmak zorundadırlar.
KKTC ve Kıbrıs Türkü dünya platformunda ancak böyle zemin kazanacak ve hak ettiği yere gelebilecektir. Tabii bizi yönetenlerin böyle bir misyonu varsa!!!