Hak, hukuk, adalet, HDP...

TBMM Başkanvekili Celal Adan, hakkındaki kesinleşmiş yargı kararını okutup da milletvekilliğinin düştüğünü ilan ettikten sonra, -duyabildiğim kadarıyla- ilk sözleri şu minvaldeydi HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun:
- Hukuksuzlukla dolu bir karar…
- Anayasa dışı bir karar…
Keza devamındaki birçok açıklamasında da tekrarladı bu tezleri:

- Anayasa'yı çiğneyen bir karar…
- Hukuka aykırı bir karar…
***
Elimde olmayarak güldüm:
Hangi anayasanın çiğnenmemesi gerektiğinden bahsediyordu Gergerlioğlu?
Hani şu, HDP'nin "faşist ve ırkçı" bulduğu anayasanın mı?
En büyük ideallerinden birinin ondan "kurtulmak" olduğunu bildirdikleri "darbe anayasası"nın mı?

"Retçi, inkarcı, milliyetçi ve faşist anayasa"nın mı?
"Hesap sormaya ant içtikleri" anayasanın mı?
"12 Eylül işkencecilerinin anayasası"nın mı?
"Baskısı altında oldukları faşist cunta rejimi anayasası"nın mı?
"12 Eylül faşist diktatörlüğünün halka zorla dayattığı anayasa"nın mı?
"Antidemokratik olan anayasa"nın mı?
Velhasıl, HDP'nin (ve seleflerinin) kuruluşundan itibaren defaatle çiğnemekte sakınca görmediği anayasanın mı?
***
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni korumasın…

"Türk Milleti"ni korumasın…
"Resmi dil"i korumasın…
Bir egemenlik alameti olarak "Ay-yıldızlı al bayrağı" korumasın…

"Bölünmez bütünlüğü" korumasın…
"Millî birliği" korumasın…
Kurucu ideolojiyi korumasın…
Hatta hedef alınan devletin askeriyse, polisiyse, Kürt çocuklarını ırkçılığın, bağnazlığın pençesinden kurtarıp da aydınlık bir ufka sahip olmalarına çalışan gencecik, pırıl pırıl öğretmenler ise en temel insan hakkı olan "yaşam hakkı"nı dahi korumasın…
Ama Gergerlioğlu'nu korusun!
HDP'yi korusun!
Ne güzel "hak" anlayışıymış bu böyle!
Ne güzel "hukuk" anlayışıymış böyle!
Ne güzel "adalet" anlayışıymış böyle!
***
Aynı tezat "demokrasi" kavramıyla ilgili de geçerli.
Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek ve ayrı bir devlet kurmak üzere silahlı terör eylemleri düzenlenmesini "hak arayışı" olarak tanımlayan ve meşru gören, hatta kutsayan bir anlayışı "demokrasi"yle ilişkilendirerek konuşmak ironinin daniskası değil mi?
Katliam gibi bir "demokratik hak" olabilir mi?
***
HDP'nin kapatılması talebiyle hazırlanan iddianame üzerinden, eyvallah;
Siyasi partilerin demokrasiler açısından vazgeçilmezliğini tartışalım…
Demokrasinin kendisini hangi yollarla koruyup koruyamayacağını tartışalım…
Hukuk devletini; bu sürecin işleyebiliyor olmasının hukuki bir iradenin mi yoksa siyasi iradenin mi sonucu/tercihi olduğunu tartışalım…

"HDP'lilerin" de herkes kadar sahip olduklarını Anayasal hakları tartışalım…
Ama bu riyakarlığı da tartışalım.
***
Terör örgütüne eleman temin etmek, silah temin etmek, belediyeleri kullanarak lojistik destek vermek, özellikle büyükşehir belediyelerini kazandıkları bölgelerde Türkiye Cumhuriyeti devletine dair olan hiçbir şeyi tanımayıp "paralel devlet yapılanması" gibi hareket etmek, alenen "ayaklanma provaları"na girişmek ve bütün bunları "Devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemleri gerçekleştirdiği" mahkeme kararıyla sabit olan PKK ve eli kanlı cani başlarının "önderliğinde(!)" tam da bu hedefe, yani Türk vatanı üzerinde ayrı bir "devlet(!)" kurmay, ayrı bir "bayrak(!)" dalgalandırmaya dönük olarak yapmak; Anayasa'yı çiğnemenin daniskasıdır!
Dolayısıyla, HDP'ye yaptırım sürecinin, devletin değil seçmenlerine talip oldukları HDP'den "kısmetse olur" cevabı alabilmek için Öcalan'ın çöpçatanlığına başvuranların ali menfaatlerini önceleyerek işletilmesine karşı çıkmak başka, HDP'yle ilgili bir mazlum yahut masumiyet algısı yaratmak başka şeydir.
***
Öte yandan…
Temel ilkelerinden biri "Hukukun üstünlüğü" olan Anayasa'dan sapılmaması konusunda samimiysek, işte bu ahval ve şerait altında bile, HDP'liler Anayasa'yı, Anayasal kurum, değer ve ilkeleri tanımıyorlar diye, "Anayasa da HDP'lileri tanımasın" diyecek halimiz yok.
HDP'nin kurumsal yapısıyla ilgili olarak da, tek tek her bir HDP'li ile ilgili olarak da işletilecek yargı süreçlerinin tamamı, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak, sonradan bu yargılamaların itibarsızlaştırılmasına yol açmayacak kadar "adil" olmak zorundadır.
Adalet, kamu vicdanı açısından "korkulacak" bir ilke değildir. Zira kimse için "ödül" değildir, "ayrıcalık" değildir, "koruma-kollama-kayırma" değildir, "cezasızlık" değildir, "piyango" değildir; "hak"tan ibarettir.
Kişinin, "hakkı" neyse onu, layığını bulması halidir; hukuk eliye.
Madem ki hepimizin arzusu hukuk ve demokrasinin "ama"sız, "fakat"sız işletilmesi, HDP'nin de layığını bulması ve de bunun Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk yahut demokrasiyle ilgili niteliklerine gölge düşürülmeden olması kimi niye rahatsız eder ki!
Yaşasın hukuk devleti!
Yaşasın demokrasi!
Yaşasın adalet!

Yazarın Diğer Yazıları