Hainden aydın ve devlet adamı olur mu?
Olmaz.
Peki bir kimsenin hain olduğunu nasıl anlarız? Gayet kolay, ceddine küfrediyor, kendinden güçlülere, “Siz benim Türk ve Müslüman olduğuma bakmayın, ben fanatik değilim, sizin değerleriniz insanlığın gerçek ve ortak değerleridir” mesajları veriyorsa, o İslâm’a göre “Münafık” Türk insanına göre de, “Hain”in ta kendisidir.
Bakınız bir İngiliz Misyoner, Sultan Abdülmecit döneminde gemisine makine yerleştirilmesi için İngiltere’ye giden ve orada aylarca kalmak durumunda olan dost olduğu Rizeli Kaptan Mustafa Beye neler diyor:
“- Günümüzden, beş on bin yıl önce, bir İngiliz ne idiyse, şimdi de o İngiliz’in torunu dedesinin aynısıdır. Bugün, bir İngiliz, Büyük Britanya’da nasıl yaşıyorsa Afrika’da da aynı şekilde yaşar. Britanya adasındaki İngiliz hangi âdet ve geleneklere ve nasıl bir itikada sahipse, Kap’ta, Hindistan’da, Yeni Zelanda’da, Amerika’da ve diğer yerlerdeki İngilizler de aynı âdet, gelenek ve inanca riayet ederler. (...) Bir İngiliz kendi tüccarından başka hiçbir tüccardan alışveriş yapmaz. İngilizler kendileri içindir, başkaları için olamazlar ve herkesi İngilizler için hazırlamaya çalışırlar.”
Ve sonra ne derler biliyor musunuz:
“- Siz fazlasıyla taklitçisiniz. Türkler herkes içindir. Çünkü kendileri için olamıyorlar.”
Ne kadar acı ve ne kadar gerçek bir taklit. Üstelik bu taklitler Sultan Abdülaziz döneminin Türkleri için yapılan bir tespit. Bugünün Türkleri o günün Türklerini görse, “Taklitçisiniz” demez, belki onları “Nesli Tükenmiş Türkler” yani Türk’ün Asrı saadetinden kalma insanlar olarak görür.
Şimdi durum çok daha vahim.
Siz bir İngiliz’in, “Hepimiz Türk’üz” diye sokaklara dökülebileceğine ihtimal veriyor musunuz? Bunu İngiliz yapmaz. Yahudi yapmaz. Ermeni, Alman, Fransız, İtalyan velhasıl Türk’ten gayrı hiçbiri yapmaz. Bizde, “Hepimiz Ermeni’yiz, hepimiz Rum’uz, hepimiz şuyuz, buyuz” diyen o kadar çok zevat var ki. Üstelik bunlar, “Hepimiz Türk’üz” demeyi bir cinayet olarak görmekte, ırkçılık, faşistlik olarak damgalamaktadırlar. Türklük Türkiye’de itilir kakılır hale gelmiş, İslâm ise kimi yerde cemaatlere, müritlerin sayısına kimi alanlarda ise seccade üzeri ve cami duvarları arasına itilmiştir. Adam benim şeyhim demekte başka bir şey dememektedir, adam benim cemaat önderim demekte, ötekileri yok saymaktadır. Hz. Muhammed aleyhisselâm İslâm ümmeti sanki ayıp olmasın dercesine ağza alınmakta, hatta çoğu durumlarda kimi cemaat ve tarikatlar birbirlerine atmadık çamur bırakmazken Irak’ı işgal eden Amerika, Filistin’i kan gölüne çeviren İsrail’e ağız açmamaktadır.
Rüşvet bizdedir.
Adam kayırma bizdedir.
Particilik din haline gelmiştir.
İçimizde mezhepçiliği tırmandırmak, Türk-Kürt kapışması üretip bunu geri dönülmez noktalara vardırmak için çırpınan iç ve dış mihraklar kol gezmektedir. İsrail’in Mossad’ı İstanbul’un göbeğinde Türk gazetecilere kimlik sormakta, onları tutuklamak isteyecek derecede fütursuzlaşmaktadır.
Memlekette genel bir sahipsizlik almış başını gitmektedir ve bu durumda insan gerçekten “Hain” gibi oldukça riskli bir sıfatı kullanmaktan kendini alıkoyamamaktadır. Bütün bunlar ihaneti mebzul miktarda fazla olmayan topraklarda mümkün olabilir mi? Türkiye’de yaşananlar herhangi bir Avrupa ülkesinde, Amerika’da, İsrail’de yaşanır mı, yaşanırsa devlet ve halk bunları faillerin burnundan fitil fitil getirmez mi?
Yazık değil mi bu devlet ve bu millete?