Hadi biraz samimi olalım…
Bir çocuğun babasının katledilmesiyle ilgili olarak duyduğu acıyı ancak saygıyla karşılayabilirim; keza yarasının hiç kapanmamasını da, her kaşındığında kanamasını ve o kanın her defasında yine/yeni bir öfke seline dönüşüp, önüne çıkanı sürüklemesini de…
Ama…
Babası katledilmiş bir çocuğun, babaları katledilmiş başka çocukların acılarını, yaralarını, öfkelerini yok sayarak, hatta inkar ederek, onların acılarının, yaralarının ve öfkelerinin üzerinde tepine tepine bir ideolojik aklama yahut karalamaya gitmesine zerre saygı duymam.
Aylin Tekiner'in, dönemin CHP Nevşehir İl Başkanı olan babası Zeki Tekiner'in, "12 Eylül şartlarının olgunlaştırılması" uğruna katledilmesi olayında "azmettirici" olmakla suçlanan Ülkücü Ömer Ay'ın, İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı seçilmesi üzerine yazdıklarına ve bu olayı Millet İttifakı'na dönük bir değerler sorgulamasına, CHP'ye dönük ise bir samimiyet testine dönüştürmeye çalışmasına da saygı duymuyorum bu sebeple.
***
Birilerini adalete, samimiyete davet ediyorsanız önce siz adil olacaksınız, önce siz samimi olacaksınız.
***
HAKLISINIZ;
"12 Eylül arifesinde Türkiye ardı ardına pek çok siyasi cinayete tanık oldu."
Ama HAKSIZSINIZ;
O günlerde, sadece "Anadolu'daki sol örgütlenme için önemli sendikacılar, avukatlar, işçi liderleri organize bir biçimde" öldürülmüyordu. Anadolu'daki ülkücü teşkilatların mensupları, sempatizanları, aileleri de aynı şekilde katlediliyordu.
Müslüm Teke, Yılmaz Kızılay, Özcan Doruk, Davut Korkmaz, Ahmet Güleç, Mustafa Karaca; aileleri sizinle "aynı acıyı" paylaşıyorlar. Herhangi birini tanıma ihtiyacı duydunuz mu bugüne kadar?
Ben tanıtayım;
Öğretmendi hepsi. Evlerinde katledildiler; hunharca. Sizin sınıflandırmanız uyarınca "solcu"ydu katilleri; biri idama mahkum edildi; 10 yıl yattı, çıktı. Hanginizi rahatsız etti?
1978 Mart'ı. 5 ülkücü işçi, "ev yapımına yardımcı olma" bahanesiyle Ümraniye'deki taş ocaklarına götürüldü ve işkenceyle öldürüldü. Otopsi raporuna göre ikisinin gözleri oyulmuştu.
Bu canice olaydan geriye, biri o gün 10 günlük olan 16 yetim çocuk kaldı.
Ne dersiniz, benziyor mudur sizinkine isyanları?
***
HAKLISINIZ;
12 Eylül öncesinde "şiddet", siyasi partilere de yönelmişti.
Ama HAKSIZSINIZ;
O şiddet, "Sadece "Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) il ve ilçe örgütlerine" yönelik değildi; Milliyetçi Hareket Partisi'nin il ve ilçe teşkilatları da hedefteydi.
Malatya'nın ülkücü Belediye Başkanı Hamid Fendoğlu, evine yollanan bombalı paketin patlaması sonucu gelini ve iki torunuyla birlikte paramparça oldu.
Dönemin MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı, 17 yaşındaki oğlu Mustafa'yla birlikte evinin önünde öldürüldü; katilleri "Marksist-Leninist"ti; belli kimlikleri.
MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok'un evi basıldı, karısı ve kızıyla birlikte kurşuna dizildi. Katliamın faillerinden MLSPB'li Ayşe Hülya Özzümrüt, 11 yıl yattı çıktı.
Kim, ne yaptı?
Ben söyleyeyim;
BirGün gazetesi "Aydınlık ruhun isyanı" diye kutsadı.
Ragıp Zarakolu, cezaevinden kaçırdıkları şiirlerinden kitaplar bastı; bunu yapan kişiye 2007'de "Basın Özgürlüğü Ödülü" verdi TGC!
Bir katili alkışlarken, o katliamdan geriye kalan tek kız çocuğunun neler hissediyor olabileceğini bir an umursadınız mı?
Kimi, neyle ve ne hakla suçluyorsunuz şimdi?
***
HAKLISINIZ;
O günler "Yeni dünya düzenin yerleşmesinde ve neoliberal çarkın dönmesinde" önemli rol sahibiydi.
Ama HAKSIZSINIZ;
Sadece "Memleketi "komünizm tehlikesi''nden koruma şiarıyla güdülüp yönetilen ülkücülerce işlenen ve sonrasında faili meçhul bırakılan bu siyasi cinayetler" değil "Memleketi 'faşizm tehlikesinden' koruma şiarıyla güdülüp yönetilen devrimcilerce işlenen ve sonrasında faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler" de etkili oldu bu dönüşümde!
Evet gazeteci Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu katledildi; ama gazeteci İlhan Darendelioğlu da çalıştığı dergiden çıkıp arabasına binerken çapraz ateşe tutularak katledildi.
Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı, Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak da suikasta uğradı.
***
Hadi ülkücüleri öldürdükleri için "katil" diyemediniz hiçbir zaman "katil"lere; peki ya sol görüşlü Mustafa Kuseyri'nin katillerine niye "katil" diyemediniz yıllarca?
Ve nasıl ülkücülerin öldürmediğini bildiğiniz halde, "faşist katiller" diyen mitingler düzenlediniz Kuseyri cinayetinin ertesinde?
Hangi "ittifak"a zeval gelmesin diye?
Bunu bile yapabilmiş bir zihniyet mi "her şey mübah mı" ayarı verecek şimdi İYİ Parti'yle ittifak yapıyor diye CHP'ye!
***
Her şeyi geçtim;
PKK'ya terör örgütü diyemeyen HDP'nin onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü'nün "bianet"inden yapıyorsunuz "ülkücü katillerle ittifak" propagandasını!
Gülünç olmuyor mu!
Çok merak ediyorum, CHP, binlerce çocuğu, annesini, babasını katletmiş PKK'ya "katil" diyemeyen, yörüngesinden çıkamayan HDP'yle ittifak yaptığını ilan etse; İYİ Parti'ye gösterdiğiniz tepkinin onda birini gösterir misiniz HDP'ye?