"Haçlılarla gel..."
Afganistan’da düşen helikopterde 12 Türk askerinin şehit olması, “Bu ülkede ne işimiz var” tartışmaları başlatınca Başbakan Erdoğan küplere bindi ve bakınız neler dedi:
“- Bizim Afganistan halkıyla dayanışmamız söz konusu. Bu insanlar bizim zor günlerimizde varıyla yoğuyla bizimle beraber olmuş insanlar!”
Erdoğan’ın kastettiği hadise Milli Mücadele’de Afgan halkının Türk milletine gönderdiği tenekeler dolusu altındır. Evet, Afgan halkı elinde kolunda ne varsa, İslâm’ın sancaktarı Türk milleti emperyalist Haçlılara mağlup olmasın, İngiliz’i, Yunan’ı, Fransız’ı, İtalyan’ı Türk yurdunu işgal edemesin diye Ankara’ya göndermiştir. Ankara’nın eline o paranın çok azı da geçmiş olsa bile bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin mayasında Afgan halkının bu yardımları vardır. Allah onlardan razı olsun.
İyi de Afgan halkı o paraları bir gün Haçlılar, Afgan ülkesini işgal ettiğinde Türkiye İngilizlerle, İtalyanlarla, Amerikalılarla, Fransızlarla velhasıl bilumum Haçlılarla birlik olsun Afganistan’a çullansın diye mi göndermişti? Yani bir hadise ancak bu kadar özünden saptırılabilir. Hiç kimse inkâr etmesin, Afganistan’da yaşanan bir Haçlı çullanmasıdır ve o Haçlılara karşı Müslüman Afgan halkının verdiği bir var yahut yok olma mücadelesidir. Haçlılar bunun bir Haçlı seferi olduğunu kamufle ihtiyacı bile duymamışlardır. Bizzat Bush, “Bu bir Haçlı seferidir” demiştir. Zamanın İngiltere Başbakanı Sosyalist Blair bile, “Afganistan’a asker göndermemde dini inançlarım etkin oldu” itirafında bulunmuştur. Ne acıdır ki Türkiye bu mücadelede haklı olan tarafta, toprakları işgal edilen Afgan halkının yanında değil, işgalci Haçlılar tarafında yer almıştır.
Kimse ne kendini ne bizi kandırmaya çalışsın. Afgan halkı Türkiye’nin Haçlıların yanında yer almasından hiç memnun değildir. Elbette Mehmetçiğe Coni muamelesi yapmamaktadırlar amma dost ortamlarında, “Sizin burada, bunlarla birlikte ne işiniz var” diye sitem etmektedirler. Yunan ordusu Bursa’ya girdiğinde aralarında Afgan askerleri bulunsa siz ne hissederseniz, bugün Afgan halkı işte o duygular içerisindedir. Biz hâlâ, “Araplar bizi arkadan vurdu” diye feryat etmiyor muyuz? O gün Arapların bir kısmını o hale getiren İngilizler değil miydi? Bugün İngilizlerle birlikte Afgan topraklarında İngiliz’ine, İtalyan’ına, ABD’sine lojistik destek sağlayan ve onların bu çirkin savaştaki yükünü hafifleten Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı farklı bir şey mi?
Afganistan’a saldıran NATO gücünde yer alması, Türkiye’nin bir ayıbıdır. O ayıbın altına imza atanlar ve bugün o ayıbı savunanlar Allah ve tarih huzurunda prangalıdırlar. Gerçek şu ki, Afganistan’a yapılan Haçlı seferinde Türkiye’nin yer almasını Afgan halkı istememektedir. Elhamdülillah, Türk halkı da Afganistan’a çullanan Haçlı sürüsü içerisinde Mehmetçiğinin bulunmasını istemiyor. Öyleyse Başbakan’a düşen; Türk ve Afgan halkını, Mehmetçiğin Haçlı savaşında Haçlılar tarafında olmasını ikna etmeye çalışmak değil bu ortak istek doğrultusunda bu girdaptan kurtuluşun çarelerini üretmek olmalıdır.
Hele şu “Butik devlet” tartışmalarına hiç girmek istemiyoruz. Haçlılar Afganistan’da, Mısır’da, Suriye’de Tunus’ta ne isterlerse onu yapmak, butik devlet olmanın ta kendisidir. Kıbrıs Rum kesimine bile Akdeniz’de söz geçiremeyen bir ülkeyi yönetenlerin biz butik devlet değiliz, büyük devletiz demesi, herhalde birilerini bıyık altından güldürüyordur.
Butik devlet olmadığını göreyim, gir Kandil’e, getir Karayılan’ı? Ona bile izin vermiyorlar öyle değil mi?
Öyleyse sana “butik”liği bile çok görüp, “vitrin” muamelesi çekiyorlar da farkında bile değilsin...