Haçlılar arkadan dolandı
Haçlılar arkadan dolandı
Çökmekte olan Batı ekonomilerini kurtarmak için en çok umut bağlanan kaynaklardan birisi, despot Arap liderlerin hazine daireleri...
Arap ülkelerindeki birikim...
Batı bankalarında el konulan ve el konulacak olan trilyon dolarlar...
Küresel ekonomiye yeterince katılmayan bir dünya... Batı şirketlerinin tüketicisi durumuna getirilecek 250 milyonluk nüfus...
***
Ve “Size demokrasi lazım” dediler Araplara...
Ellerine silahları tutuşturdular...
Araplar ömürlerinde demokrasiye kafa yormadıkları için, birbirlerini öldürüyorlar ki demokrasi gelsin...
Plan işliyor...
Yoksa Libya’dan Yemen’e kadar, bütün Arapların aklına aynı anda “demokrasiye geçelim” fikri gelmiş olabilir mi?..
***
Haçlı planlarına destek veren bizim badem bıyıklı Müslümanların payına düşen ise, delikten süpürülmeden AKP iktidarının sürmesi...
***
Yoksa sana ne Suriye’den?...
Hukuk arıyorsan, sende yok...
Muhalifleri susturmak ayıbı diyorsan, Esad senin eline su dökemez...
Demokrasi diyorsan, Suriye’ye ders vermek için seçtiğin ortaklara bak; Katar Emirliği, Suudi Arabistan...
Kim inanır?..
***
Saddam, Kaddafi, Mübarek, Esad...
Bakın bakalım, Irak’a, Libya’ya, Mısır’a, Tunus’a demokrasi mi geldi?..
Bu kadar mı aptal olur insan?..
***
Türkiye’de AKP’ye oy veren insanların, doğaları gereği bu gibi şeylerle ilgileri yok, kamyondan kutu dağıtılacak olsa koşacaklar ya...
Dönüp bakmıyorlar bile...
Onun için zaten “Arap Baharı nedir” sorusuna, sokak röportajında yanıt vermişti enişte:
‘Karnabahar gibi... Yemeklik yani...’
Zıkkımın kökü...
***
İzleyin artık...
Bomba...
Cesetler...
Kan...
Linç...
“Tekbir” sesleri ile palalar inip kalkıyor...
***
Bu kez arkadan dolandılar haçlılar...
Şu taraftan geliyorlar...
Bekir Coşkun / Cumhuriyet
Bir “Ben daha dün duydum” hikayesi...
Ya 5 yıl daha gitmeseydin
BU yazı size, sizlere yazılmıştır.
O sizlerin biri de benim...
Hatta en korkak olanı. Türbanlı, türbansız cesur üç beş kadına vekâletname verip kümesine çekilen, cılız ve pespaye birkaç “Bravo” ile iktifa eden ben...
Ben de o korkaklar sürüsünden biriyim.
(...)
Önceki gün ilk defa Silivri’ye gittim.
Korktum.
Artık her an, herkesin başına yıkılabilecek o salonun ihtimalinden korktum...
İçimden, “Yok mu bu ülkede ‘Kormuyorum len’ diye haykıracak bir babayiğit” diye bağırmak geçti.
Türbanlı, türbansız birkaç anayiğit’ten başka ses gelmeyeceğini hissettim.
Bu ihtimalden de korktum.
Sustum...
Ertuğrul Özkök / Hürriyet
Taraf casusluk faaliyeti yüzünden mi dinlendi!
“Başbakan’ın Baransu’ya sarfettiği “böcek”, “canbaz” gibi ifadeler tesadüf değil. Böcek, politik argoda muhbir demektir. Canbaz ise çok taraflı çalışan böcektir. Başbakan bu sözleri bir metinden okudu. Geri adım da atmadı. Geri adım atan Baransu oldu...”
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrıldığı gün bir başka olay daha gündeme düştü. Taraf muhabiri Mehmet Baransu’nun haberine göre MİT, Taraf yazarlarını sahte isimlerle dinliyordu. Bu sebeple bütün gazetelerin Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasını manşete taşıdığı gün, Taraf Gazetesi “Taraf’a MİT Operasyonu” manşetiyle çıktı.
Peki Taraf, MİT tarafından neden dinlendi?
Meseleyi Fehmi Koru’nun yaptığı gibi “bir bilen”e sorduk.
-Odatv: Taraf yazarları neden dinlendi?
-Bir bilen(B.B): Neden dinlendiğini yasalara bakarsanız görürsünüz.
-Odatv: Anlaşıldı. Ser verip sır vermeyeceksiniz. MİT’in gazeteciler izlemesi hukuki mi?
-B.B: Sebep, moda tabirle söyleyeyim; gazetecilik değil.
-Odatv: Peki ne?
-B.B: MİT Basın Müşaviri Şenol Baltacıoğlu nedenini Yasemin Çongar’a söylüyor. İyi okuyun. Orada var.
-Odatv: Baltacıoğlu “Gazeteciler bizim için hedef kişiler değildir. Kanun kimin hedef olduğunu belirler. Casuslukla ilgili faaliyeti olmayan bir insan, MİT tarafından dinlenmez” diyor.
-B.B: MİT Basın Müşaviri de olsa devlet az konuşur öz konuşur. Niçin dinlendiği açık.
-Odatv: Yani Casusluk şüphesiyle mi dinlendiler?
-B.B: Ben demiyorum. Baltacıoğlu söylüyor. (...) Siz 4 Aralık 2009, 8 Mayıs 2009, 9 Şubat 2009 tarihli mahkeme kararlarını görmediniz galiba.
-Odatv: Hayır, ne yazıyor?
-B.B: Şu yazıyor:
“Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Bölge Başkanlığı’nın 04/11/2009 tarih ve 2009/3480 sayılı yazısında ülkemiz aleyhine yürütülen casusluk faaliyetlerinin önlenmesi amacıyla istihbari mahiyetle devam eden çalışmalar doğrultusunda...” diye devam ediyor.
Demek ki şüphe “terör” değil “casusluk”muş.
Manşetlerini kiraya verdiler
-Odatv: Ama yine de Vahan, Demi, Pastör gibi kod adlarıyla dinlenmesi suç değil mi?
-B.B: Bu rutin bir işlem. Amaç casusluk faaliyetindeki kişinin telefon dinleme kararını öğrenmemesi. MİT, yasadışı dinleme yapmak istese neden mahkeme kararı alsın?
-Odatv: Sakın bu kararları veren hakimler kötü niyetli olmasın?
-B.B: Bu hukuktur. Niyet meselesi değildir. Kararları veren hakimler; Yakup Hakan Günay, Oktay Acar, Metin Özçelik gibi isimler. Bunlar Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda tutuklamalar yaptılar. Örnek olsun Metin Özçelik, Taraf’ın yayınladığı Balyoz Planı Davası’nda 102 asker hakkında tutuklama isteyen hakimdir. Neden Taraf’a düşman olsun?
-Odatv: Yasadışı bir iş olmadığında ısrarcısınız yani!
-B.B: Bakın ben size bir şey söyleyeyim. Mehmet Baransu eğer kendine güveniyorsa MİT’in 30 Ekim 2008, 4 Kasım 2009, 8 Mayıs 2009, 9 Şubat 2009 tarihlerinde mahkemeye gönderdiği yazıları da haber yapsın.
-Odatv: Mesele Uludere ile ilişkili olabilir mi?
-B.B: Hiç ilgisi yok. Dinlemeler neredeyse 4 yıl önceye dayanıyor. Yani MİT, Başbakan azarladı diye Taraf’ı dinlemedi. Ama Başbakan’ın azarlamasının bu dinlemeler ile ilgisi olabilir.
-Odatv: Bilmece gibi konuşuyorsunuz. Başbakan’a MİT, bu süreçte bir rapor mu sundu? Onu mu söylemek istiyorsunuz?
-B.B: O konuda bir şey söyleyemem. Ama Uludere olayının ardından Başbakan’ın Baransu’ya sarfettiği “böcek”, “canbaz” gibi ifadeler tesadüf değil. Böcek, politik argoda muhbir demektir. Canbaz ise çok taraflı çalışan böcektir. Başbakan bu sözleri bir metinden okudu. Geri adım da atmadı. Geri adım atan Baransu oldu.
-Odatv: Galiba şimdi anladık.
-B.B: Biraz geç oldu! Siz asıl MİT Basın Müşaviri’nin Çongar’dan ricasına bakın meseleyi daha iyi anlarsınız.
-Odatv: “Sizden ricamız, bu belgelerin Emniyet tarafından gazeteye ulaştırıldığını da haberinizde yazmanız” ifadeleri mi?
-B.B: Evet. Bu cümle asıl kavganın MİT ile kimin arasında olduğunu özetliyor. Taraf bu santrançta at, fil bile değil. 4 yıllık bu mahkeme kararlarını neden tam da Hakan Fidan kararının olduğu gün piyasaya çıkardılar sanıyorsunuz. Açık söyleyeyim manşetlerini o gün kiraya verdiler.
Odatv.com
Üstünlerin hukuku
Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu’nun yazdığı “Sızıntı:Wikileaks’de Ünlü Türkler” adlı kitapta yer alan çeşitli ABD kaynaklarında; Türk Emniyeti’nin FBI’ya iç işlerimiz hakkında sürekli brifing verdiği, Ergenekon Davası sanıklarının anti-Amerikancı olması nedeni ile dava için ABD’den destek istedikleri iddiaları yer alıyor.
Kitap gizli iken açığa çıkarılmış hiçbir belgeye yer vermiyor. Google’da “Wikileaks.org”a girerseniz tüm belgeler orada.
ABD Elçiliği de bu belgelerin varlığını yalanlamıyor.
Elçilik sözcüsü sadece “gizli belgelerin yasadışı yollarla açıklanması”ndan şikayet ediyor!
Hal böyle iken Emniyet adı geçen kitaptan alıntı yapan Yurt Gazetesi’ne “yalanlama” gönderiyor, yasal yollara baş vuracağını beyan ediyor. (Yurt Gazetesi- 15.02.s:8)
Çocuk yere çakılmış, kaşı gözü kan revan içinde, annesi hala “yok bir şey!, yok bir şey!” diyor.
Emniyet yalanlama yapmak isityorsa ABD Elçiliği ve/veya Assange aleyhine harekete geçsin!
Cüneyt Ülsever / Yurt
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, MİT Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifini eleştirmiş:
“Suç işleme görevi verdikleri kişilere koruma kalkanı oluşturmak istiyorlar... Artık bu ülkede hiçbirimizin can güvenliği yoktur.”
“Yetmez ama evet”çi liboşlar; istedikleri “demokrasi”nin bu olup olmadığı konusunda neden susuyorlar acaba? Yoksa... Kendilerinin de “hedef”te olduklarını hâlâ görmüyorlar mı?
Mustafa Mutlu / Vatan
Emek arsızlığı
CNN Türk’de uzun yıllar çalışan Rıdvan Akar’ın Bir Gün Gazetesi’nde bir açıklaması yayınlandı. Rıdvan Akar, “28 şubat sürecini anlatan belgesel” önerisini Mehmet Ali Brand’a kendisinin önerdiğini ve bu belgeselin hazırlanmasında; Banu Acun, Kerem Şenel, Önder İnce, Ahmet Göktepe, Samet Özçelik, Eyüp Daşkaya, Nazlı Dalar adlı gazetecilerle birlikte çalıştığını açıkladı. Rıdvan Akar, CNN-Türk’te işten atıldıklarını, son maaşlarının ve kıdem tazminatının verilmediğini üstelik belgeseli hazırlayanlar arasında bu isimlerin geçmediğinii söyleyerek, “Bu bir emek arsızlığıdır” dedi.
Necati Doğru / Sözcü
Terörist’anbul
İddianame kabul edildi. Genelkurmay Başkanı... Resmen “terörist” sanık.
Kara, Hava, Deniz... Komple içerde. TSK bi nevi terör örgütü.
MİT Müsteşarı... Terör şüphelisi.
Eski MİT Müsteşarı... Terörden aranıyor.
İki CHP... Bir MHP mebusu terörist.
Nedim Şener terörist. Tuncay Özkan terörist. Doğu Perinçek terörist. Hanefi Avcı terörist. Aziz Yıldırım terörist.
Alayı İstanbul’da yargılanıyor. Terörist’anbul.
PKK’yı ayır... Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük terör olayı İstanbul’da yaşanmış, beş gün arayla, ikiz bombalar patlamış, banka, sinagoglar, konsoloslukla beraber, insanlarımız havaya uçmuştu.
İtalyan gazetesi Corriere della Sera’ya demeç veren Başbakanımız, aynen şunları söylemişti: “Tek tesellimiz teröristlerin yerli olması... En azından yabancı teröristler ülkemize sızmadı.”
E çok şükür yani.
Yılmaz Özdil / Hürriyet
HSYK elini vicdanına koy
MİT’i soruşturan Savcı Sarıkaya’nın suçu da MİT görevlileri ile ilgili bilginin basına sızdırılması imiş. EY HSYK elini vicdanına koy! Bunca davalarda şüphelileri linç edecek biçimde dava bilgileri basına servis edilirken neredeydin?
Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılananlar canavar mı? Onların hakları ayaklar altına alınırken neden bu sızdırma işini takip etmediniz? Size onca dilekçe verilmişken neden hep o işin savcılarını korudunuz?
Peki ey HSYK’nın seçkin üyeleri! ‘Şike davası’ denilen gerçekten de kendisi şike gibi duran işe ne diyeceksiniz?
Oradaki özel olarak imal edilmiş belgeler; şüphelileri linç etmek için basına verilmedi mi?
Buyurun; Savcı Mehmet Berk için de gereğini yapın. Belge mi arıyorsunuz? İddianame daha mahkemeye sunulmadan, televizyonlarda ve gazetelerde aylarca yayımlanan belgeleri inceleyin.
Rıza Zelyut / Güneş