Güvenlik güvensiz olursa...

Asker, jandarma ve polis, tüm güvenlik güçlerinin siyasi iktidarın emir ve kontrolünde olması ve bu anlayışın kurumsallaşması gerektiğini savunurum. Elbette bu tezin de yanlış ve eksiklikleri var. Hükümetin otoriterleşme ve diktatörleşmesi durumlarında emrindeki silahlı güç de iç ve dış politikada tehlikeli bir araca dönüşebilir. Ancak bunlar çoğulcu kültürün yerleşmediği toplumlarda demokratik rejimin "çoğunluk hakimiyeti" şeklinde algılanmasındandır. Sorun demokrasinin yan etkilerindendir.
Askerin devlet sisteminde rol büyütmesi bizzat askerliğin temel felsefesine terstir ve en büyük zararı kendisine ve bağrından çıktığı halka verir. Bu konuda en çok verilen örnek İttihat ve Terakki komitesinin Osmanlı'da yönetimi ele geçirince yaşananlardır. Komutanlar, birbirinin altını oymak için Edirne'nin düşmesine sessiz kalmış ve nihayetinde koskoca devleti tarihten silen bir yanlış tercihle ülkeyi savaşa sokmuşlardır. Askerin bugünkü sosyal statüsündeki kısmi düşüş de önceki darbelerin yanısıra 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinin doğal sonucudur. Toplum mühendisleri gerilim ortamı oluşturmuş ve askerin durumdan vazife çıkarması sağlanmıştır!
Günümüz iktidarını da kontrole alarak toplumu yeniden yapılandırmaya çalışan ekibin ülkeyi felakete sürüklediği sanırım artık açıkça görünüyor. Cılız sesler dışında devlet tecrübesi olan kişiler maalesef kenara çekilmiş, toplumun çözülüşünü sessizce seyrediyor. Güya devlet aklını temsil ettiğini savunan ancak gırtlağına kadar pisliğe batmış bu akılsızlar kendilerini ve kaderlerini bağladıkları tek adamı kurtarmak için saplandıkları bataklığı havuz suyuyla besliyor. Çünkü çırpınmayı bıraktıkları anda, ekonomide yolsuzluk, iç politikada bölünme ve dış politikada yalnızlaşma girdabının onları dibe çekeceğini biliyorlar!
Toplum kesimlerini kutuplaştırma, örgütsel yapıları hizipleştirme ve en yakın dostları dahi birbirine düşürebilme becerileriyle dünyaya parmak ısırtan bizim derin yapılar, maalesef toplumun dirlik ve birliğini koruma ve güçlendirme konularında sınıfta kalıyor. Zaaflarını kullanarak maymuna çevirdikleri lider üstünden yanlışlara itiraz eden tüm kişi ve kurumlara saldırıyorlar. İktidar borazanı medyanın Genelkurmay Başkanlığı aleyhindeki haberleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni paralel algısı üzerinden hizipleştirmeye çalıştırması da bundandır.
İstihbarat merkezli asıl "paralel devlet" ve yönetimdeki uzantısı dar oligarklar Arap Baharı ve Çözüm Süreci hezimetleri ve bunlarla bağlantılı yolsuzluk olayları sarmalına öyle dolandılar ki ellerindeki son kozları oynuyorlar. Askeri tamamen sindirecekler veya cuntalaşma algısı uyduracaklar ki söz konusu gidişatta dik duramasın! Politika sahasını basit kaset operasyonları ile düzenleyebiliyorlar. Partiler iç sorunları ve seks skandallarıyla uğraşırken memleket meselelerine vakit ayıramaz hale geliyor. Fakat asker, yeni İttihatçıların saltanatlarını korumak amacıyla içeride ve dışarıdaki giriştikleri maceralara alet olmak istemediği için hedef oluyor.
Polis teşkilatı ise neredeyse tümden siyasallaştı. Polis Kolejleri kapatılıyor, mezunlarının Akademi'ye geçişi mahkeme kararına rağmen engelleniyor. 8 yıl güvenlik eğitimi almış Polis Akademisi öğrencileri topluca zorunlu izne gönderiliyor ama yerlerine üniversitelerden AKP referanslı öğrenciler yerleştiriliyor. Polis Meslek Yüksek Okullarına da benzer uygulamalar yapılacağı söylentileri şimdiden öğrenci ve velilerini rahatsız ediyor.
Şimdi de Jandarma teşkilatına yönelik benzer bir operasyon yürütülüyor. Kurumun İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasına yönelik çalışmalar jandarma bünyesinde de "iktidar destekçisi ve muhalif" şeklinde tartışmalar başlattı. Personelin bana ve pek çok gazeteciye gönderdiği mektuplar sorunun ciddiyetini gösteriyor.
Silahlı güçlerin sivil erke bağlı olması, güvenlik kadrolarını cunta oluşumlarından korur, görevine odaklanmasını sağlar. "Elinde çekiç tutan, tüm sorunları çivi gibi görür" misali milli sorunların silaha dayanarak değil, bilimsel yöntemlerle analiz edilmesi gerekir. Fakat siyaset mekanizmasının kurumların adeta içini oyarak eleman devşirmeye çalışması da büyük bir felaket getirir. Yeniçerilerin Bizans oyunlarına alet edilmesi, bir dönem sonra ulufe almak için kazan kaldırmasıyla neticelenmişti. Polisten sonra jandarma ve askerin de güncel saray entrikalarına çekilmesi, sorunu, Osmanlı'ya göre daha karmaşık hale getirecektir.
Şimdiki açtıkları yol her siyasi iktidarın kendi güvenlik güçlerini toptan değiştirmesi geleneğini yeşertir. Aslında bunun da mahkemeden döneceğini biliyorlar. Zaten derin destekli dar oligarşik kadronun maksadı zaman kazanmak! Hesap sormayacak, yasalara ve genel ahlak ilkelerine uymasa da denileni yapacak kiralık polis ve asker arıyorlar! İşleri bittiğinde eskiler gibi yenilerin de harcanması umurlarında olmaz.
Bu dar kafalı arkadaşlara sesleniyorum: Toplum kesimlerini kamplaştırıp birbirine kırdırarak, sivil ve resmi kurumları hizipleştirerek bugüne kadar geldiniz. Ancak her olağanüstü dönem ardında yeni toplumsal sorunlar bıraktı. Artık siz de hesap vermeyi öğrenmelisiniz, eninde sonunda öğreneceksiniz de! Önce milliyetçiliği şimdi de dindarlığı toplum için umut olmaktan çıkardınız! Aslında bu halinizle bizzat sizler uluslararası odakların arayıp bulamayacağı türden bir zihniyeti temsil ediyorsunuz. Şahsen çevremde iyimserliğimle tanınırım ama artık sizi hiç bir iyimser düşüncenin kurtarabileceğini sanmam!

Yazarın Diğer Yazıları