Güneydoğu PKK’nın Elinde
Çok kısa bir süre önce Güneydoğu Anadolu’da bir gezi yaparak PKK’lı çevreler, BDP’liler, devlet yetkilileri ve halka görüşmeler yapan bir gazeteci arkadaşımın izni ile ismini vermeden gözlemlerini not etme ve yazma izni aldım.
Konuşma şu cümle ile başladı: “Bölge PKK’nın elinde.” PKK ve destekçileri Türkiye’ye karşı bir zafer kazandıklarını düşünüyorlar. AKP Hükümetini zayıf ve mağlup bir hükümet olarak görüyorlar. PKK’ya göre Hükümet açılımı yapmaya mecbur kalmıştır. Abdullah Öcalan hapisten süreci yönetmektedir. Suriye’de PKK/PYD’nin özerk bir devlet kurduğunu artık üzerinde konuşulmasının gereksiz olduğu bir gerçek olarak görüyorlar. Ve bir PKK’lı özgürlük dediği zaman aslında bağımsızlık diyor.
İkinci tespit halkla ile ilgili. Herkes PKK’lı olmuş. Ya da öyle görünmek zorunda. Çünkü devletin bölgede etkinliği PKK’ya devredeceği inancı yayılmış. Ankara bölge ile ilgilenmiyor düşüncesi hakim. PKK sosyal bir ağ oluşturmuş. İşlerini mümkün olduğunca devleti işe karıştırmadan PKK’nın oluşturduğu kurumlar üzerinden halletmeye çalışıyorlar. Ancak halk büyük bir travmayı yaşamaya devam ediyor. PKK’nın öz güveni o kadar artmış ki, “Bizim ile görüşürsen devlet yetkilileri ile görüşmene gerek yok” baskısında bulunuyorlar. Tabii yabancılaşma son derece artmış görünüyor. “Biz ve siz” Türkler ve Kürtler ayrımı güçlenmiş. PKK/BDP çizgisi, Türk devleti ile ilgili herşeye nefret ile bakıyor.
PKK’lılar kentte olduğu gibi dağlarda da olağanüstü rahatlar. İlçe ile köy arasında seyahat ederken PKK’lıları görmek mümkün. Asker ise ortada yok artık. Ordu kışlalara çekilmiş. Açılım ile birlikte askere “kesinlikle çatışmadan kaçının” emri verilmiş. Asker de bu emre uyuyor. Görüşmede aldığım notları bilgisayarda temize geçerken, e postalardan birisinde şu cümleleri okudum: “Bugün “PKK ile AKP arasındaki gerilim” yazınızı okudum; halen (....) güvenlik amiriyim çoğunluğu korucu olmak üzere (...) personelim var. Üzülerek söylüyorum bütün bölge (kent ve kırsal) PKK denetimine geçmiş durumda. Hiç bir basın organında yer almıyor ama PKK özellikle kentlerde ve devletle çalışmış yöreden kişilere yönelik infazlar gerçekleştiriyor. Bunlar hiç duyurulmuyor ve bilinmiyor. Ayrıca Hizbullah bölgede etkinliğini arttırmaya çalışıyor bu konuda çalışmaları ve eylemleri arttı. Kısaca sadece üzülmekle yetiniyoruz.”
Bunun üzerine kendisine PKK’nın infaz ettiği kişilerin isimlerini ve olayların nerede olduğunu yazmasını rica ettim. Gelen cevap şöyleydi:
“Yaklaşık 10 gün önce Ramazan Erkan.. Silopi’de öldürüldü.. Eski korucu Ergenekon davasında yargılanan kişilerden biri.. Aynı günlerde Cizre’de yine eski korucu öldürüldü, aynı günlerde Ankara’da bir ölüm var... BDP binasına eskiden ateş edenlerden biri öldürüldü.. Cizre ve Ankara’da öldürülenler konusunda daha net bilgilere ulaşabilirim, yine Silopi’de bir kadın Hizbullah tarafından infaz edildi, infazdan bir gün önce Hizbullah bildiri dağıtıp uyarmıştı.” Kendisinden Ramazan Erkan dışındaki infaz edilen yurttaşların da isimlerini öğrenerek bildirmesini rica ettim. İsimleri bekliyorum. Gerçekten de Ramazan Erkan’ın öldürüldüğü ile ilgili haberler basında yer aldı. Evet, gerçi çatışma çıkmıyor ancak PKK idam cezaları vermeye ve uygulamaya başlamış görünüyor. Suç, Türkiye Cumhuriyeti devletini savunmak.
Görülüyor ki, PKK, AKP’nin çözüm sürecini, Türkiye’nin çözülmesi sürecinin bir parçası haline getirmiş, her geçen gün biraz daha pençelerini vatan toprağına geçiriyor. Her geçen gün Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliği biraz daha yıpranıyor. Diğer bir ifade ile Güneydoğu Anadolu’da “ikili iktidar” olgusu ortaya çıkıyor. Devlet ve PKK iktidarları yan yana yaşıyorlar. Ve PKK, devlet iktidarına karşı her geçen gün biraz daha tahammülsüz
davranıyor.