Güneydoğu bağrımızda yaradır
Güneydoğu bölgemizden, iç açıcı haberler almıyoruz. Basında, televizyon ekranlarında gördüklerimize bakılırsa bölge, PKK kontrolünde ve neredeyse hâkimiyeti altına girmiş durumda. Burada yaşayan vatandaşlarımız derin bir teessürle, ağlayarak yaşadıklarını, gördüklerini anlatıyor. Karayolu yapımını basan teröristler “bu yol yapılmayacak yukarısı böyle emretti sizi ikaz etmedik mi” diye bağırıyor ve sonra yol makinelerini ateşe veriyor, uçurumdan aşağıya yuvarlıyor. Militanlar gösteri düzenliyorlar, duvara astıkları bezde; “polisler meydanı terk edin!” yazılı. Gitmeyen polislere saldırıyor, sonunda onları alanı terke mecbur ediyorlar. PKK’lılar karayollarında kimlik kontrolü yapıyor. İddialara göre teröristler memur tayin ediyor, vergi topluyor. Sınır güvenliği için bakımı yapılan, gerekli görülürse yeniden inşa edilen sınır karakollarının yapımını PKK durdurmaya teşebbüs ediyor, inşaat devam ederse yakıyor, yıkıyor. Güneydoğu’da “polise hiçbir şeye karışmayın” emrini verenler diğer bölgelerimizde polisi insafsız, merhametsiz, dengesiz güç kullanımının gladyatörleri haline getiriyor. Polis Milli Eğitim Bakanlığı’nın önüne giderek en haklı, en doğru isteklerini ellerindeki metinden okumak isteyen öğretmenlere hem de ’Öğretmenler Günü’nde; tazyikli su, biber gazı ve copla müdahale ediyor. Öğretmenler; biber gazı kovanları, tazyikli suyla devrilmiş, sürüklenmiş ilaveten yediği coplarla yaralanmış durumda. Ankara’nın göbeğinde bunlar olurken PKK militanları, bütün kutsal değerlerimize küfrederek, çok rahat meydan mitingleri yapabiliyor.
Askere kışlandan çıkmayacaksın, polise karakolda bekleyeceksin demek nasıl bir zihniyetin ifadesi olabilir. Devletin üç temel özelliği; kanun hâkimiyeti, düzenin sağlanması, asayişin korunmasıdır. Devlet bunu hükümet sorumluluğu almış insanlar eliyle yapar. Demek ki hükümet olmak, devlete ve onun güçlerine hukuk içinde hükmetme yetkisi verir. Devlet için kanun hâkimiyeti ve kanuna saygı ne kadar önemli ise gerektiğinde bunu sağlayacak güç de o kadar önemlidir. Devleti; Kanun hâkimiyetinin sağlanmasında savcı, kanunların uygulanmasında polis, jandarma ve silahlı kuvvetler temsil eder. Devletin yetkisini kullananların dikkat edeceği birinci şart, hukukun içinde kalmaktır. Kanuna uygun emir verilmesi ve emrin kanunlar içerisinde uygulanmasıdır.
Yukarıda bölge ile ilgili olarak ifade ettiklerimiz en kısa zamanda hükümetin açıklamasına muhtaçtır. Asker kışladan, polis karakoldan çıkmalı, görevinin icabını yerine getirmelidir.
PKK militanları teröre son verip, silah bırakıp devlet güçlerine teslim oluncaya kadar, asla hudut karakollarının kapısına kilit vurulmamalıdır.
Diğer taraftan korucular bugüne kadar gayretle, özveriyle devletin yanında oldular, yardımcı olmayı namus borcu bildiler. Bu insanlar boş bir kovan gibi terk edilemez. Onlara vefa borcumuzu asla unutamayız. Her türlü hukuki ve mali tedbiri almak zorundayız.
PKK bütün stratejisi; vatandaşın devlete duyduğu güveni yıkmak üzerine oturtulmuştur. PKK’ya bu şansı tanımak, devlete duyulan güveni sarsmak fevkalade yanlış olur. Bu coğrafyanın insanları bütünüyle PKK’yı destekliyor denemez. Ama onlar şu anda devletin o bölgede eksikliğinden, yokluğundan şikâyetçidir. PKK’ya verilen tavizler haddi aşmıştır. Bölge insanı haklı olarak “devlet nerede, bizi PKK’ya mı terk etti” demektedir. Bu fevkalade tehlikeli duyguyu temelinden söküp atmak hükümetin öncelikli işi olmalıdır.
Unutmayalım! Halkını tüketen devletlerin kendileri de tükenmeye mahkûmdur. Ayrıca hiçbir hükümetin halkı ve devleti tüketmek gibi bir lüksü yoktur. Hükümetlere yakışan devletin kuruluş tarihini iyi bilmek ve devleti yönetirken asla gurur ve gaflete düşmemektir. Sonsuz olan sadece Yaradan’dır. Yaratılmışların hepsinin kaderinde yok olma vardır. Hangi hükümet olursa olsun, hangi hükümet başkanı olursa olsun bir gün bu gücü terk edecektir. Bu sebeple gafletten dikkatle uzak durmak lazımdır.
Güneydoğu’nun son çilesi de Suriyeli göçmenler ve delik deşik olan sınır çizgisidir. Sınır vatanın namusudur. Sınırı korumak uğruna kaç yiğit can verdi biliyor musunuz? Öyleyse sınırları güvenilir güce kavuşturalım.
Güneydoğu bizim öz vatanımızdır. Ona çektirilen acılar artık bitsin ve bu aziz coğrafya layık olduğu huzura, kalkınmışlığa kavuşsun. Burada yaşayan güzel insanlarımızın vatan sevgisi her türlü saygıya ve fedakârlığa fazlasıyla layıktır. Türkiye’nin Cumhuriyet boyunca dikkatle takip ettiği enerjide bağımsız olmak siyasetinin en büyük yatırımları, Türkiye’den geçen enerji nakil hatları Güneydoğu’dadır. Elde kılıç Anadolu’nun fethi için gelen, şehit düşen sahabelerin kabirleri bize nasip olmuş nadide emanetlerdir. Güneydoğu evliyalar beldesidir. Bunları iyi düşünelim. T.C. Devleti gücüne layık yönetildiği zaman devletin kuvvetli yumruğunun vatan düşmanlarını nasıl ezdiğini göreceğiz.