Gün doğmadan neler doğar (2)

Mevcut iktidarın umut olmayacağı belliydi ve fakat önceki gün açıklanan 2022-2024 orta vadeli programdan sonra iyice anlaşıldı.

Hükümetlerin planlama yapması veya program açıklaması, iktisadi ajanların yarınlar için vaziyet almasına, yatırımcının yatırım kararına, üreticinin üretim planlaması yapmasına alt yapı oluşturur.

Ne var ki, programlar orta vadeli ve uzun vadeli stratejik planların bir parçası olursa ancak bu vasıflara sahip olabilir. Başka bir ifade ile planlama olmayınca programın bir anlamı olmaz. Teknik altyapısı yok demektir.

* Planlama Meclis''ten geçen bir kanun olursa, siyasi iktidarların keyfi kararlarını, popülizmi önler.

* Planlama belirsizliği azaltır. Yerli ve yabancı sermayenin yatırım planlaması yapmasını sağlar. Yatırımların önünü açar.

* Ekonomik ve sosyal tahminler, bilimsel ve teknik araştırmalara dayandığı için, bu tahminlerden sapma azalır. Ekonomik ve sosyal istikrara yardımcı olur.

AKP baştan beri planlamayı önce rafa kaldırdı, sonradan da tamamıyla ortadan kaldırdı. Çünkü ülke kaynaklarını ekonomik ve sosyal şartlara, ekonomik konjonktüre göre değil, seçim popülizmine dönük günübirlik kararlarla dağıtıyor. Bunun için de bugüne kadar açıkladığı hiçbir program, hiçbir hedef tutmadı.

Söz gelimi 2023 yılı hedefleri olarak, 2011 yılında ''''Büyük Türkiye hedefleri'''' olarak açıkladığı hedeflerle önceki gün açıkladığı 2022-2024 orta vadeli program hedefleri arasında yüzde 100 sapma var.

Bir ekonomide hedeflerden yüzde 100 sapma olursa, güven sorunu doğar, yerli ve yabancı önünü göremez ve yatırım yapmaz.

Yine, 2019 yılında açıklanan orta vadeli programda yer alan 2020 hedeflerinin hiç biri tutmadı. GSYH''da büyüme yüzde 48,6 oranında, Cari açıkta yüzde 68,1 oranında, bütçe açıkları hedefinde yüzde 119 oranında sapma var. (Aşağıdaki tablo.)

AKP''nin ilk yıllarında iyi iktisatçılar vardı. Söz gelimi benim milletvekilliği yaptığım dönemde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Nazım Ekren, muhalefette olmamıza rağmen bizimle iktisat politikalarını tartışırdı. Bu gibi iktisatçılar AKP''nin popülizm odaklı politikalarına uymadı.

Kur şokları ekonomide deprem yaratıyor. Açıklanan OVP hedeflerinde, dolar cinsinden GSYH hedefleri düşük tutulmuştur. Bu sene 2021 için GSYH''nın dolar bazında yüzde 11,7, fert başına gelirin de yüzde 10,3 oranında artacağı varsayılmıştır. Dolar değeri şimdilerde yüzde 38 oranında daha değerlidir. Bu hedeflerin tutması için yeniden kur artışının olmaması gerekiyor. Ama Merkez Bankası gösterge faizi, eksiye geçtiği için kuru tutmak zor görünüyor.

İstihdamda ve işsizlik hedeflerinde de gerçekleşme olmaz. Zira 2020''de 26 milyon 812 bin kişi olan istihdam düzeyinin 2021 yılında 1 milyon 829 bin artırılması ve 28 milyon 641 bin kişiye çıkarılması öngörülüyor. Üretim yüzde 40 oranında ithal girdiye bağımlı iken, doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmiyor iken, bütçede yatırım ödeneği çok düşük kalırken, bir yılda bu kadar istihdam artışı, hayal dünyasına bile sığmaz.

Netice olarak, bu hükümet gitmeden Türkiye için çıkış yolu yoktur.

YARIN: Muhalefet umut olabilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları