Gün bugün…
Türk'üm,
Doğruyum,
Çalışkanım,
İlkem:
Küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm:
Yükselmek,
İleri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda,
Gösterdiğin hedefe
Durmadan yürüyeceğime
Ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!
***
Ha bir de…
Atatürk kadar taş düşsün başınıza!
***
Bu kadar.
***
TBMM'nin AK Parti'li ve HDP'li olmayan Başkanvekilleri'nden biri, misal, 2015'te "Biliyorsunuz; AKP iktidarında T.C.'ler kaldırıldı. Türk kelimesinin anayasadan çıkarılması için iklim oluşturuldu. Andımız kaldırıldı. Dolayısıyla Türk devletinin kuruluş felsefesiyle çatışan bir iklime öncülük eden siyasi iktidarı, biz anayasanın ilk 4 maddesine sadakata zorladık" diyen MHP'li Celal Adan, başkanlık kürsüsünden "Türk'üm…" diye başlasa… MHP Milletvekilleri ayağa kalksa; CHP Milletvekilleri, İYİ Parti Milletvekilleri, bireysel tavır alma kabiliyeti bulunan diğerleri hep bir ağızdan tekrarlasa;
Türk'üm!
Ne olur?
Ters kelepçeyle Silivri'ye mi gönderirler?
***
Genel Kurul'u yönetme sırası kendisine geldiğinde aynısını CHP'li Haydar Akar tekrarlasa…
Ne olur?
Bu sebeple her neye maruz kalırsa; bir ömür göğsünde taşıyacağı "şeref madalyası"ndan başka ne olur?
***
Envai çeşit gerekçeyle/hedefle kilitlediler bugüne kadar Meclis'i; bir kere de bizatihi o Meclis'i var eden değerlere bağlılıklarını kanıtlamak için kilitleseler; kürsüye gelen, söz alan her milletvekili, sadece "Türk'üm…" dese; "Doğruyum, çalışkanım…" dese ne kaybederler?
Türkiye ne kaybeder?
***
TBMM'de grup toplantıları var.
İktidarın "Andımız"dan neden rahatsız olduğunu, Öcalan'ın talebini, HDP'lilerin geçmiş beklentilerini, Çözüm Süreci'yle ilgisini, "Yeni Anayasa"ya dair işaretlerini velhasıl "Türklük" alerjisini uzun uzun anlatmalarına/hatırlatmalarına gerek yok. Liderler, çıksalar ve sadece "Andımız"ı okutsalar partililerine…
Çok isterlerse, bir de "Atatürk kadar taş düşsün başınıza" deyip "Amin" alıp inseler; başka hiçbir şey söylemeseler…
Bundan başka bir "gündem" vermeseler medyaya; bir tek bu konuşulsa… İktidar partisinden kim geçerse kameraların karşısına; tek soru sorulsa;
- "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım…"ın nesi rahatsız etti?
Ekmeğimizle mi oynarlar?
***
MHP Genel Başkanı, "MHP'ye iktidar nasip olursa, nerede ikamet edersen et, onun 25-30 metre karşısına 'Ne mutlu Türk'üm diyene' yazmazsam, mahallenin ilkokula giden çocuklarına en az haftada bir gün, evinin önünde Andımız'ı okutmazsam, bunların alayının hesabını sormazsam namerdim" diye tepki göstermişti Andımız'ın kaldırılmasına.
Fiilen iktidar ortağı olmayı başarmadı mı?
Çoluğu çocuğu seferber etmeye gerek yok, 18 Mart'ta, Büyük Kurultayı'nı yapacak MHP Ankara'da. Bundan uygun zaman mı olur? Daha önce İstanbul Kazlıçeşme Meydanı'nda binlerce insana "Andımız"ı okutan MHP lideri, 18 Mart'ta da Ankara'da aynı tavrı alsa…
"Türkiye'nin bekası" mı tehlikeye girer?
***
Bulduğumuz her fırsatta, her anda, her mekanda…
Yemeğe gittiğimiz restoranda…
Bindiğimiz otobüste…
Metrobüste…
Uçakta…
Vapurda…
Okulda…
Alışveriş için gittiğimiz çarşı-pazarda…
Bir anda başlayıversek andımızı okumaya?!..
Suya atılan taş olacak "1" cesur insan yeter.
Ne diyecekler?
Suç mu?
Kamu barışını tehlikeye soktuğumuzu, halkı kin ve nefrete teşvik/tahrik ettiğimizi mi, bölücülük yaptığımızı mı; "Varlığımızı Türk varlığına emanet ettiğimiz" için!
Kaldı ki, katline ferman verilmiş bir avuç Türk Milliyetçisinin, tam da bu "suç"u işlemesine borçlu değil miyiz biz bu Cumhuriyet'i?
***
"Vatanını, bayrağını, ezanını, namusunu koruyan Ata"sını koruyamayan başka neyi koruyabilir şu fani dünyada?
Kendisini mi?
Hangi kendisi; hani şu söyleyemediği mi?
"Andımız" kimliğimizdir.
Ve, "Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız bir hayat için, bir dünya için bu kadar fırıldak olmanın bir anlamı yoktur. Düz yaşayacağız."*
Ya da yok olacağız.
***
Gün, tercih günüdür.
*Muhsin Yazıcıoğlu