Gümüşhane'den Viyana'ya...

Dünyanın sayılı etkinliklerinden birini beyaz camdan izledim. Viyana Filarmoni Orkestrası'nın yeni yıl konserini seyretmem tamamen bir tesadüf eseri. Klasik Batı Müziği alanında uzman değilim. Ancak, sıralama yapılsa ilk üçe hatta ilk ikiye giren New York Filarmoni'nin bir konserine para ödeyerek gitmiştim. Üst balkondaki (kuş bakışı) yerime dünyanın parasını verdim. Şef ünlü Zubin Mehta idi. Bu Hint kökenli müzik dehası bir ara Türkiye'ye de uğramıştı.

Viyana'daki şöleni TRT Müzik yayımladı. Acı olan daha sonra tanıdığım tüm entel-dantel etkinlikleri vermekle bilinen hiçbir televizyon programında bilgisini göremedim. Hemen her konuya çarşaf çarşaf yer verenler Viyana Filarmoni'yi görmemişlerdi. Orasını burasını açanlar, Denizli horozu gibi ses çıkaran şarkıcı bozuntuları ise unutulmamıştı. Bu çarpıklığı anlamak mümkün değil.

Tam zamanında

Tesadüfe bakın, konserin final bölümüne doğru Uğur Çınar aradı. Tabii yeni yılımı kutlamak için. TRT'nin önemli seslerinden olan Türk müziğinin başarılı icracılarından ve nazariyatçı Uğur'a "Hemen TRT Müzik'i aç" dedim. "Ne var" diye sordu. "Viyana Filarmoni'nin 2019'a ait ilk konserini canlı veriyor"u duyunca telefonu kapattı. O anda Strauss'un "Güzel Mavi Tuna"sı başladı. Araya bir sokuşturma yapayım; "Mavi Tuna şimdilerde gri renkte." Haliç daha temiz. Her hâlde Strauss bestelerken maviydi.

Final ise geleneksel şekilde seyirciyle bütünleşerek yapıldı. Seyircinin kalitesini anlatamam. Dünyanın elektronik devlerinin patronları ve tanınmış politikacılar oradaydı. Sırf bu bölümü izlemek dahi bir klasik müziksever için yeterliydi.

Orkestrayı yöneten Christian Thielemann belki de hayatının en büyük tezahüratı altında defalarca bis yaptı.

TRT Müzik Koordinatörü Süleyman Bektaş'tan ricam, bu unutulmaz etkinliği tekrar yayınlatması. Ancak, anonslarla duyurmalı. Bu defaki gibi gürültüye getirilmemeli.

Bir anı

Bu yaşa gelmem önce Allah'ın lütfu. Sonra da bir doktor kardeşimin buna vesile olması: Genel Cerrah Atilla Yılmaz.

Öncelik midemde olmak üzere, baypasıma kadar tüm ameliyatlarıma girdi. Arada iki göz operasyonumu da organize etti. Hâlâ iki bacağım duruyorsa Op. Dr. Yılmaz'ın sayesindedir. Laf aramızda, koruma ve kollama görevini sürdürüyor.

"Doktorum", ben ona böyle sesleniyorum. Daha öncesine girmiyorum. Şifa dağıtımını hızlandırdığı döneme Trabzon Fatih Hastanesi'nde başladı. Zaten bölgenin insanı. Hâlen yeni açılan Beylikdüzü Devlet Hastanesi'nin başhekimi. Ona niye bu kadar yer ayırdığıma gelince, bir başka nedeni de var. Op. Dr. Yılmaz mütedeyyin bir insan. Yanı sıra Klasik Batı Müziği tutkunu. Tanıdığım yıllarda yırtınıyordu. Ne için mi? Viyana Filarmoni'nin konserine yer bulmak için. Ne yaptı etti Avrupa'nın sanat merkezine eşiyle birlikte gitti. Senede bir kez gerçekleşen bu etkinliği hâlâ anlatıyor mu bilmiyorum. Belki de bu işi yine tekrarlamıştır. Gördüğümde bunu mutlaka soracağım.

Dr. Atilla Yılmaz'a her zamanki sevgi, saygı ve başarı dileklerimi yolluyorum. Allah başımızdan eksik etmesin.

Nereden nereye

Madem Trabzon'a hatta Gümüşhane'ye kadar uzandık, zamanın Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali'yi atlamayalım. Pakistan'ı yerle bir eden depremde ekibine ilk isim olarak Dr. Yılmaz'ı yazmıştı. Küçükali dostumun söylediği şu cümleyi de hatırlatıp konuyu noktalamak istiyorum; "Doktorla, az ayak-bacak kesmedik." Yanlış anlamayın, bunlar mecazi anlamda. Amaç sadece insanları yaşatmak için...

...

ÖZEL NOT: Ben bu satırları yazarken, yine TRT Müzik açıktı. merhum Âşık Mahsuni Şerif söylüyordu; "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana." Hocanın bu türküsünü her işittiğimde gazeteci arkadaşım Rıza Zelyut'u anarım. Birlikte çok söylemiştik. Ona da sevgilerimi gönderiyorum.

***

Malum cephe

Dikkat ettinizse, bugün değişik ve önemli saydığım bir konuyla başladım. Oysa, gece CNNTURK'a takılmış ve Türkiye'nin Gündemi'nden epey not almıştım. Yeni yönetimin (Demirören) kova kova adam bırakmadığı grupta bu programı artık Ercan Gürses sunuyor. Görevi, iktidar sözcülerine "gol pası atmak." Çaktırmamaya çalışarak Kemal Kılıçdaroğlu öncelikli CHP'ye yeni cepheler açmaya uğraşıyor. Örneğin "Cumhurbaşkanım değilsin" lafını gündeme taşıyor. Niyeti belli. Aynı kişileri davetinden de bunu anlamak mümkün.

GÜNÜN SÖZÜ

En gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. ATATÜRK

Yazarın Diğer Yazıları