Gül'ün eniştesine inanalım mı?..

Aslında bu konuyu kapatmıştım. Abdullah Gül'ün aday olmayacağını ilan ettiği günün 1 gün öncesinde onu heyecanlandıran 2 kişinin ziyaretini isim vermeden kaleme aldığım yazı ile noktayı koyduğumu düşünüyordum. Öngörülerimizde yanılmadık. Sofranın hazır önüne gelmesini bekleyen Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığına aday olamadı. İstanbul'daki çalışma ofisini ziyaret eden isimlerin Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar olduğu ortaya çıktı. "Sen bu isimleri önceden biliyordun da niye açıktan yazmadın" diye sual edecek olursanız, meslek sırrı deyip geçiştireceğim.

Dediğim gibi, aslında perde arkası konuşulanların bir bölümünü sağlam kaynaklardan işittiğim bu kritik görüşme ve Abdullah Gül'ün aday olamama durumu ile ilgili pek çok sırrı bir daha yazı konusu etmemede kararlıydım. Ama "enişte" beni vazgeçirdi. Kastettiğim, 15 Temmuz hain darbe girişimini haber veren R. Erdoğan'ın eniştesi değil. Bu seferki Abdullah Gül'ün eniştesi eski AKP İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu... Müsaadeniz olursa ucundan çıtlatmaya devam edeceğim. Önce, enişte Mehmet Tekelioğlu'nun sosyal medyadan yaptığı açıklamayı ve dün bazı haber sitelerinde yer alan haberi hatırlatayım;

"11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eniştesi ve eski AKP İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu, Gül'ün çatı aday değil, 100.000 imzayla bağımsız aday olmayı düşündüğünü söyledi.

Gül'ün, 'Madem Türkiye'nin gidişatı ile ilgili birtakım kaygılarım var, o halde ateşten gömleği giymekten kaçınmak olmazdı. Üzerimde bir vebal varsa bunu yerine getirmenin yolu sorumluluk üstlenmek olmalıydı' diye düşündüğünü de savunan Tekelioğlu, sosyal medya hesabından özetle şu paylaşımı yaptı:

Bir başka önemli husus Abdullah Bey'in de bahsettiği, kendi üzerinde geniş bir mutabakatın mevcut olup olmadığı konusudur. Bu konu biraz yanlış anlaşılmış gibi. Abdullah Bey, Temel Karamollaoğlu kendisiyle temas ettiğinde bu geniş toplumsal mutabakat konusunu önemsediğini söylüyor.

İbrahim Kalın ile Hulusi Akar'ın ve daha başkalarının Abdullah Bey'i ziyaretleriyle bu anket sonuçlarını ilişkilendirenler var ama dayanakları nedir, bilmiyorum. Abdullah Bey'in yakın çevresinden sızan bilgiler Kalın ve Akar'ın üç saate yakın Abdullah Bey'i dinlemek zorunda kaldıkları şeklinde. Abdullah Bey'in, Karamollaoğlu'nun temaslarıyla ortaya çıkan durumda bir çatı aday olma arzusu hiç olmadı. Toplumsal mutabakat realize edilebilseydi, yüz bin imza ile bağımsız aday olacaktı, bunun çatı adaylıktan önemli bir farkı olduğunun ısrarla vurgulandığını biliyoruz."

Bu açıklamanın ardından saraydan kulislere "nezaket görüşmesi" sızdırılması da yapıldı!..

Enişte Tekelioğlu'nun açıklamasında küçük doğru noktalar var. Neyse!.. Polemikten uzak durarak ve kamuoyunun doğru haber alması için bazı gerçekleri sıralayayım. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın görüşmede sessiz kaldığı doğru. Hiç konuşmasa da onun orada olmasının ne manaya geldiğinin takdirini sizlere bırakıyorum. Görüşmede, Abdullah Gül'den daha çok İbrahim Kalın söz sahibi olmuş. Abdullah Gül'e neden aday olmaması gerektiği anlatılan uzun bir dokümanter sunum yapılmış. Bu dokümanter sunumdan eşi Hayrünnisa Gül'ün de çok etkilendiğini duydum. Hanımefendinin, Cumhurbaşkanlığı adaylığında Abdullah Gül'den daha fazla hevesli olduğunu biliyorum. Enişte de aynı Abdullah Gül gibi yapmış; sanki Gül'e etrafından bir zorlama havası olmuş havası yaymaya çalışmış. Boşa çıkan süreç boyunca, Abdullah Gül'ün özellikle Saadet Partisi içinde kurduğu etkin lobiyi ve tek tek isimleri bilmesem, oraya çöreklenen R. Erdoğan hasmı bazı isimlerin rövanşist duygular içinde yaptığı baskılardan ve çalışmalardan haberdar olmasam neredeyse ben bile inanacağım enişteye!..

Bu olup bitenlerden sonra kamuoyunun mutlak bilmesi gereken bazı hususlar var. Bunlardan ilki; İYİ Parti lideri Meral Akşener, üzerine kurulan tüm baskılara rağmen bükülemedi, adaylıktan çekilmedi ve büyük bir FETÖ oyununu bozdu. İkincisi de; FETÖ darbesini yemiş başta Ergenekon olmak üzere kumpaslar yüzünden mağdur olmuş ve hapis yatmış bazı değerli etkin siyasetçiler de anında devreye girerek başta Temel Karamollaoğlu'na olmak üzere Abdullah Gül'ün yanlış bir isim olduğunu anlatmak için çırpındı durdu. Kendilerinden izin almadığım için isimlerini zikretmiyorum ama bu hususun da Meral Akşener tarafından bilinip değerlendirmeye alınmasının faydalı olduğunu düşünüyorum. FETÖ gerçeklerini milletin daha iyi anlayabilmesi için!..

Ve yine geliyorum neden 24 Haziran'ın baskın seçim tarihi olarak belirlendiğine... Rejim değişikliği ile parlamentonun ne kadar etkisizleşeceğini tekrar tekrar anlatmaya gerek var mı?.. Mayıs ayında Irak'ta yapılacak seçimlerin ardından İngiltere ve ABD yeni bir 1 Mart tezkeresi şoku yaşamak istemiyor olabilir mi?.. Bir de, baskın seçim kararı alınmadan önce, 2.5 ay öncesinden yoğunlaşan İmralı'da bebek katili Öcalan ile alt kanallardan yapılan görüşmelerde neler vardı derseniz?.. Yanlış tercihlerin Türkiye'yi nerelere götüreceğini görebilmek için zamanımız kalmadı!..

Yazarın Diğer Yazıları