GULU GULU DANSI!..
“Gulu gulu dansı” sözünü ilk kez, 28 Şubat öncesi, Refah Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Necmettin Erbakan kullanmıştı.
Son günlerdeki sözde soykırımla ilgili gelişmeleri izlerken, bu söz aklıma geliverdi.
Bunu hatırladım, çünkü; sözde soykırım iddialarıyla ilgili olarak yıllardır gulu gulu dansı yapılıyor.
Nasıl mı?..
SOYKIRIM İDDİALARI LOZAN’LA KAPANMIŞTI!..
Bakınız nasıl?..
Türkiye aslında böyle bir iddianın muhatabı değil!.. Çok söylendiği biçimiyle, “Biz 1915’te -1. Dünya Savaşı’nda- soykırım yapmadık. Karşılıklı mukatele(kırışma) oldu” sözünü tekrar etmeyeceğim. Bunu yıllardır yazıp, söylüyoruz.
Bu gerçeği anlayanlar var, anlamak istemeyenler var.
Şimdi üzerinde durduğum nokta şu:
“Türkiye, uluslararası arenada 1915 Ermeni Soykırımı gibi bir iddianın muhatabı değil..”
Ama nedense, muhatapmış gibi herkese cevap yetiştirmeye çalışıyor.
Önce, niçin muhatap değiliz onu açıklayayım.
24 Temmuz 1923’de imzalanan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşması olarak kabul edilen Lozan Anlaşması ile bu konu “resmen” kapanmıştı. Lozan Anlaşması’nı imzalayan Avrupalılar “Türkiye Cumhuriyeti 1915 olaylarının sorumlusu değildir” demiş ve “Bundan sonra da bu konunun muhatabı olmadığını” kabul etmişti.
Ancak, bu anlaşmayı ABD imzalamamıştı. O yüzden, ABD sürekli olarak SEVR’i uygulamaya çalışıyor, PKK terörüne destek veriyor, Türkiye’yi bölmeye çalışıyor.
“TARİHÇİLERE BIRAKALIM” SAFSATASI...
Türkiye’nin uluslararası alanda kabul ettirdiği böyle bir anlaşma varken, niçin hâlâ “Biz böyle bir şey yapmadık” ya da “Tarihi tarihçilere bırakalım” ya da “Böyle bir tasarıyı kabul ederseniz ilişkilerimiz büyük zarar görür” gibi sözlerin arkasına sığınılıyor ki?..
Kardeşim (yani ey Dışişleri Bakanlığı, ey Başbakanlık ve ey diğer yetkililer); desenize “Lozan var, bu iş tartışılamaz bile!..”
İşte yıllardır, her hükümet yukarıdaki sözlerle gününü gün ediyor, zaman geçiriyor; Lozan’ı göstererek “Bu iş bitmiştir” demiyor.
O yüzden de sorun her yıl önümüze geliyor.
Ayrıca, ne demek “Tarihi tarihçilere bırakalım”?..
Tarihçiler “Evet yaptınız” derse ne olacak?.. Biz, Avrupalının tarihe nasıl siyaset karıştırdığını bilmiyor muyuz ki?
Ayrıca, bugüne kadarki tüm tarihi araştırmalar Türklerin soykırım yapmadığını; ama İngiliz, Amerikan ve Rus kışkırtmaları ile Ermeni isyanları ve onların yaptığı “Türk katliamını” göstermiyor mu?
E, öyleyse niçin çıkıp da doğrudan doğruya, “Soykırım yoktur” demiyorsunuz da; “Tarihçilere bırakalım” diyorsunuz?..
Dünü bilmeyen yeni kuşaklara iş yapıyor gözükmek için mi?..
AB ÖN ŞARTI: “SOYKIRIMI KABUL ET!”
İşin başka boyutu da var. Beceriksizlik, korkaklık ve yan gelip yatma boyutu..
Lozan’ı ABD imzalamadı ama, imzalayan diğer Avrupa ülkeleri de sözde Ermeni soykırımı iddialarını kabul ediyor; eyalet ya da ulusal meclislerinde karar alıyorlar.
Bizim hükümetler buna da ses çıkaramıyor.
O zaman şunu sormak gerekir: Artık Lozan’a imza atan Avrupa da Lozan’ı resmen rafa mı kaldırdı?.. Bizler ise, Bekir Coşkun’un dediği gibi, “göbeğini kaşıyan adam” olmanın ötesine geçemedik mi?..
Avrupa Parlamentoları “Sözde Ermeni Soykırımını” kabul ederken, Türkiye ne yaptı?.. Yetkililer ne derse desinler, sonuçta Arjantin’e kadar neredeyse bu tasarıyı kabul etmeyen kalmadı..
Böyle dış politika olur mu? Niçin bunları engelleyemiyoruz ki?..
Gözü kara bir AB sevdası yüzünden mi acaba?.. AB’ye olmayan üyelik uğruna “ön koşul olarak soykırımı mı tanıyacağız?”
Bu açıklamalara kulak kabartıp merak eden genç varsa, şunu söyleyeyim:
“Politikacılara inanmayın. Onlar her yıl, geleneksel olarak gulu gulu dansı yaparlar!..”