Gül’ü çok sinirli gördüm...

Geçtiğimiz  perşembe Devlet Gününde, Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül ile Başbakan Recep Erdoğan’ın haftalık olağan görüşmesinde en çok neyi merek ettim biliyor musunuz?..
Akşam yemeğinin menüsünü..
“Yazar, acaba neyin kafasını yaşıyor” dediğinizi duyar gibiyim..
O zaman müsaadenizle!..
1- Türkiye nefeslerini tutmuş, “Abdullah Gül mü, Recep Erdoğan mı” falına bakarken Devlet görüşmesi Çankaya Köşkü’nden Abdullah Gül ailesinin ikamet ettiği Dışişleri Konutu’na alınacak,
2- Görüşme akşam saatinde yemekli, Emine Hanımı daha da fazla kızdırmamak için eşsiz ve baş başa olacak,
3- Erdoğan’ın malum hastalıkları sebebiyle çok sıkı diyet uyguladığı ve de suikast korkusu yüzünden tadımcısı olmadan asla bir bardak su bile içmediği tarafımca çok iyi bilinecek,
4- Erdoğan’ın tavsiyesi ile Köşk’te göreve alınan milli görüş kökenli ünlü bir gurmenin bir süre sonra Abdullah Gül tarafından gönderildiği bilgisine sahip olacağım,
5- Masa başında geçen pazarlıklarda Erdoğan’ın kontrolsüz tavırlarından çok çekinen Abdullah Gül’ün klasik numaralarından biri olan zengin büyük sofra numaralarını yakından da bilen biriyim,
6- Erdoğan yemeği biraz fazla kaçırdığında hemen uyku haline girdiğini, göz kapaklarını kaldırmakta çok zorlandığını da dikkate aldığımda;
Tabii ki o kritik akşam yemeğin menüsünü çok merak ederim.
Ama itiraf etmeliyim ki; ya bana konuşmaktan çekindiler veya çok sıkı tembihlenmişler, Dışişleri Konutu ve Köşk personelinden menüyü sızdıramadım. Sadece şu bilgiyi aldım, “Herhalde bir tabak çorbayla geçiştirmediler...” 
Erdoğan da zengin sofraya balıklama dalmamış, ikramların ucundan azar azar tadına bakmış..
Fakaat!.. Tespitim şu ki; uyanık Recep Erdoğan, Gül’ün zengin ikramlarından dolayı tufaya  gelmemiş.
Cuma günü, Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi sorulunca sabah saatlerinde Zonguldak’ta  gazetecilere gülücüklerle “Erdoğan benimle istişareye muhtaç. Bakın hiç de öyle sandığınız gibi değil ibre benim lehime dönebilir” mesajlarını pür neşe veren Abdullah Gül herhalde “ikramlar yerini bulmuştur” diye düşünüyordu.
Ancaak!.. Aynı gece AKP MKYK’sından gelen  “3 dönem kaldırılmayacak” bilgisi ile özel notlar uykusunu kaçırmış olacak ki Abdullah Gül, Bartın’da gazetecilerin aynı mahiyette sorularını yanıtlarken sık sık masaya vuruyordu ve  “Kendi aramızda konuşuruz ve günü gelince de kararımızı açıklarız” diye sinirlilik ifadesini dışa vuruyordu. Yakından tanıdığım Abdullah Gül gerçek bir “poker face”dir. Yüzüne bakarak kafasının içini anlamanız neredeyse imkansızdır. Ama o da her fani gibi ara sıra da olsa vitesten atar. Gül, o anlarında ellerine hakim olamaz ve konuşurken kafasını çok sık sağa sola çevirir. İnanmayanlar, Gül’ün  Bartın Valiliğindeki görüntülerine bir daha baksın, mikrofonlara yansıyan ellerini masaya vurmasından dolayı çıkan sesleri de tekrar dinlesin.
Sakın ha!.. Bu yazımdan da her şey tamam, Recep Erdoğan işi götürdü anlamı çıkmasın.. Daha önce de ifade ettiğim gibi Abdullah Gül’de numara bitmez. Daha önümüzde 1 ay gibi siyaset için çok da uzun sayılabilecek bir süre var. Şu anda tüm ibreler Erdoğan’ı da gösteriyor olabilir ama Gül’ün menüsünün çok zengin oluğunu da hiçbir zaman unutmamak gerekir.
Geçtiğimiz perşembe akşamına dönersek... Her ne kadar bilgiyi sızdıramamış olsam da ben kritik akşam yemeğinin tahmini menüsünü sizlere sunacağım:
Yayla çorbası,
Kara lahana sarması,
Zeytinyağlı taze fasulye,
Mıhlama,
Trabzon kalkanı(balık)
Bol yeşillikli salata,
Trabzon hurması ve elma.
Yemek sonrasında da, sallama İngiliz çayı... (markasını reklama girer diye vermiyorum)

Yazarın Diğer Yazıları