Gül neden korkuyor?
6 şehit verdiğimiz Hakkari Aktütün karakolunun camları nasıldı bilinmez, ama trilyonluk güvenlik önlemi alınan Çankaya’nın camları artık roketatara bile dayanıklı zırhlarla kaplı
Abdullah Bey ve eşi henüz Çankaya’ya taşınmadılar.
Kendileri, seçileli sekiz buçuk ay olmasına rağmen halen Dışişleri Bakanlığı Köşkü’nde ikamet buyuruyorlar.
Nedeni cumhurbaşkanı ile eşi hanımefendinin Çankaya’da köklü tadilat istemesi.
Geçenlerde arkadaşımız Ümit Çetin’in yazdığı Köşk’le ilgili haber çok ilginçti.
Köşk’te sürdürülen tadilat için 18.8 milyon YTL, eski parayla 18.8 trilyon lira ayrılmış.
Daha önemlisi bu tadilatın en önemli bölümü Cumhurbaşkanı Gül’ün günlük çalışmalarını sürdüreceği “Hizmet Binası” nda yapılıyor.
Bina baştan aşağı güvenlik yönünden kusursuz hale getirilmeye çalışılıyor.
Ümit Çetin’in verdiği bilgilere göre, Gül’ün ofisinin 12 penceresinden 9’u duvar rülerek kapatıldı.
Geriye kalan 3 pencereye suikast tüfeği mermisi ile bombayı bırakın tanklarda kullanılan roketlere bile dayanıklı camlar kaplanacak.
Bu olağanüstü güvenlik önlemleri Çankaya dışını da kapsıyor.
Köşk’ü yukarıdan gören, bölgenin en yüksek iki yapısı olan Atakule ile inşaat halindeki Çankaya Oteli’nin üst katlarında Köşk korumaları nöbet tutuyor.
Bu iki yapıdan Köşk çevresindeki hareketlilik sürekli denetleniyor, ayrıca buralardan gelebilecek tehdit denetim altına tutuluyor.
* * *
Peki ne var, ne oluyor da böyle olağanüstü güvenlik önlemlerine başvuruluyor?
Cumhurbaşkanı neden ve kimden bu kadar korkuyor?
Bugüne kadar gelmiş geçmiş hiçbir cumhurbaşkanı böyle yüksek düzeyde güvenlik önlemlerine başvurmadı. Ne Sunay, ne Evren, ne Özal, ne Demirel ne de Ahmet Necdet Sezer böylesi bir vehme kapılıp olağanüstü güvenlik istediler.
Doğrusu Abdullah Gül’le Hayrünnisa Hanım’ın bu kadar büyük tadilata devletin 18.8 milyon YTL’sini harcamalarını anlayamadım.
Gül’den önceki cumhurbaşkanları bu konularda çok daha dikkatli davranmışlardı.
Hele çalışma ofisinin 9 penceresini ördürüp duvar haline getirtmesinin, üç pencerenin camlarını roket mermisi bile geçirmeyecek özel camlarla kaplatmasının nedenini çözemedim.
Merak ediyorum, Cumhurbaşkanı çalışma ofisinin pencerelerini zırhlı camlarla kaplatacak kadar kimden ve ne için korkuyor?
* Tufan Türenç / Hürriyet
+++++
Nur Çintay’ın tuhaf tatil macerası!..
Nur Çintay A. Radikal’de ” Hayat Bağları “nı yazarken, aslında Türkiye’de sürüp giden hayat ile arasında en ufak bir bağ bulunmadığını gösteriyor:
” Dönemin güzellik/moda dayatmalarına gelmeyen kızlardandı. Saçları aslan yelesi de değildi, permalı da. Avize küpelerle, vatkalarla, sedefli farla/rujla işi olmazdı, ayağında hiç topuk görmedim.
Ama birlikte hayatımızın, en azından o güne kadarki en akıl almaz tatilini yaptık. Anadolu’nun ortasında bir yerde, tuvaleti dışarıda, bilmem kaç metre uzakta köy evlerinde kaldık, atlarla iki karışlık yamaçlardan tırmandık/indik, balçık çamurlara battık, bokumuzla oynadık...
Yabancı bir âleme dalmış gibiydik ..
“Akılalmaz” Anadolu tatilini ‘akıllara zarar’ ifadelerle aktaran Çintay yaşadığı ülkenin sadece coğrafyasına değil diline ve tavrına da uzak. Aydın olmak, yozlaşmayı buyur etmek demek mi? Yazar bir bayanı derdini küfürsüz anlatamaz hale getiren şey midir entellektüellik?
Tam tersi olması gerekmez mi?
+++++
Sürpriz satış
Kanaltürk , AKP’ye yakınlığı ile bilinen Bugün Gazetesi-Koza-İpek Grubu na satıldı. Böylece iktidar yanlısı medya zincirine bir halka daha eklendi.
+++++
Anlayış farkı
Osmanlı meclisinde, Rusların el koyduğu bir gemi tartışılmaktadır.
Bakan, geminin zaten eski püskü bir tekne olduğunu söyleyince, milletvekili, yerinden bağırır:
“Ben geminin kıymetini değil, bayrağın şerefini soruyorum!”
Anlayış farkını anladınız mı?
* Hasan Pulur / Milliyet
+++++
‘Vücut dili’nden anlayan ’eş dost!’
AKP Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık’ın eşi ve Uluslararası Türk Öğretim Birliği Genel Başkanı Muharrem Çığlık, geçen günlerde Başbakanlık Müşavirliği’ne atandı. AKP Ankara Milletvekili Aşkın Asan’ın, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyesi olarak görev yapan eşi Prof. Dr. Habip Asan da daha önce Türk Patent Enstitüsü Başkan Yardımcılığı’na atanmıştı. Asan, o günlerde eşinin atamasının kesinlikle “siyasi” olmadığını savunurken “Türkiye’de, Balkanlar’da ve dünyada ondan daha zeki ve yetenekli biri bulunursa, onu oraya atayın. Onun, kurumda olması Türkiye için çok büyük avantajdır” demişti.
Bir zamanlar Tansu Çiller’in danışmanlığını yapan son dönemde ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresinde yer alan Prof. Dr. Mümtazer Türköne, son seçimlerde eşi Özlem Türköne’yi AKP’den milletvekili seçtirdi. Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın eşi Prof. Dr. İhsan Dağı’nın da AKP’ye çeşitli araştırmalar yapan POLLMARK kamuoyu araştırma şirketi kurucularından olduğu biliniyor.
AKP iktidarı diğer atamalarda, milletvekili olamayan adayların ve eski milletvekillerinin gönlünü aldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın da seçim bölgesi olan Eskişehir milletvekili adayı Ayşe Fert Dökmeci’yi Milli Piyango Yönetim Kurulu üyeliğine, İstanbul adayı Salih Aynural ile eski Erzincan Milletvekili Talip Kaban’ı Etik Kurulu üyeliklerine, eski Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü’yü Eti Maden Yönetim Kurulu üyeliğine, İstanbul adayları Ömer Fatih Sayan ve Ahmet Berat Çonkar’ı da Başbakanlık Müşavirliği’ne getirmişti. Başbakan Erdoğan’ın “vücut dili” nden en iyi bu “eş, dost” anlıyor olmalı...
* Parlamento Kulisi / Cumhuriyet
+++++
Sağlığı bozulmuş
Geriye doğru dönüp baktım, son yazım 18 Nisan tarihli. Sağlık gerekçesiyle verdiğim bu kısa ara, Ergenekon’a malzeme yapıldı.
* Şamil Tayyar / Star
+++++
Avrupa köprüsü
Geçtiği Avrupa köprüsü belli ki Eser Karakaş’ın başını döndürmüş. Ulema’ya akıl danışan ’çağdaş iktidar’la bir olmuş, AB yolunu kesen ’çağdışı ulusalcılar’a çatmış. Kıbrıs’la diplomatik ilişkiye girip, egemen olmakta ısrar etmezsek Türkiye Cumhuriyeti yükselecekmiş. Eser Hoca’nın taktiği ile, Sömerge Ülkeler Ligi, varsa belki orada zirveye oynarız.
Avrupa köprüsü üzerinden geçerken Türkiye’de yükseldiği söylenen ulusalcı gürültüleri düşünüyorsunuz ve içiniz, süreci yine ıskalayacağımız ihtimalinin ciddiyetinden burkuluyor.
Sembolik Avrupa köprüsü Kıbrıs’dan gelecek mallara deniz ve hava limanlarını açmamamız konusundaki ısrarımızın komikliğini, koca Türkiye’nin Kadıköy ilçesinin dörtte biri kadar bir ülkeyle diplomatik ilişki duyarlığının tuhaflığını daha net gösteriyor; üstelik kulaklarımızda Kıbrıs meselesinde daima bir adım önde olma çok önemli ve olumlu sözü hala çınlarken.
Ulusalcılığın yükseldiği iddiasının doğru olmadığını tahmin ediyorum ve diliyorum zira ulusalcılık artık çağla uyum içinde olmayan bir kavram ve Türkiye’mizde çağla uyum göstermeyen bir kavram tırmandıkca, yükselişe geçtikce bu tırmanış, bu yükselme Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının her yönden inişe geçmesi anlamına gelecektir, bunun çok net görülmesi ve anlatılması lazım.
* Eser Karakaş / Star
+++++
Soros’tan Paker’e 1milyon 800 bin $’lık fon
Başbakan’ı evinde ağırlayan Can Paker, Mine Şenocaklı ile röportajında “Turuncu devrim bilmem” diyor. Soros’tan aldığı paralarla tabuları ele alıyormuş... TESEV’in tabuları, “ordu”, “Atatürk”, “ulus-devlet” değil miydi?
M.Ş.: Bu enstitünün görünen amacı demokrasiyi geliştirmek, ama görünmeyen faaliyetlerinin de sivil darbeleri desteklemek olduğu iddia ediliyor. Nitekim, Ukrayna’da Turuncu Devrim’in, Gürcistan’da Kadife Devrim’in bu oluşum tarafından desteklendiği söyleniyor. Türkiye’de de böyle bir gizli amaç mı var?
C.P.: “Benim Turuncu Devrim’den falan haberim yok. Benim bu enstitüyle ilişkim, Türkiye’deki faaliyetleriyle kısıtlı. Sokak çocuklarından kadın haklarına kadar pek çok projeyi fonluyor bu enstitü.Bugüne kadar aldığımız yıllık ortalama mali destek 1 milyon 800 bin dolar. Bu meblağ 50 farklı projeye harcanıyor.
M.Ş.: Yani turuncu ya da yeşil bir devrim organize etmiyor musunuz?
C.P.: Türkiye’de demokratikleşme bir devrimse eğer, demokratikleşmenin devamını düşünüyoruz tabii ki... Zaten TESEV’in projeleri bunun bir kanıtı. Şimdiye kadar Kürt meselesinden güvenlik güçlerinin demokratik denetimine kadar tüm tabuları ele aldık. Almaya da devam edeceğiz!
* Mine Şenocaklı / Vatan