Gül "Bu bir süreç işi" dememiş miydi?
Logosu PKK’nın kırmızı, yeşil ve mavi renklerinden oluşan TRT 6, Kırmanç lehçesiyle yayına başladı. Hem de, “Kürtçülük” te, Roj TV. ile tam anlamıyla yarışacak dozla. Nitekim ilk gün; “Bu yayının, 20’li yaşlarda dağlarda ölen binlerce gencin zaferi sonucu” olduğu açıkça söylenmedi mi?
TRT 6, sadece Güneydoğu’daki vatandaşlarımıza değil İran, Irak ve Suriye’deki Kürtlere de hitap edecekmiş. Aynen teröristbaşının, Barzani ve Talabani’nin hayal ettiği, BOP haritasında belirlendiği gibi.
“Ilımlı İslam” ın bir yazarına göre de “böylece bir tabu daha” yıkılıyormuş. Belki de Erdoğan’ın “Kırmanç” lehçesiyle “Hayırlı olsun” dediği de budur.
Anayasamız devletin dili Türkçe dediği halde, TRT 6’nın etnik bir lehçe ile 24 saat üzerinden yapacağı böyle bir yayın için Cumhurbaşkanı Gül ne diyor? Aynen okuyalım. “Yapılan şey, Türkiye’nin demokratik standartlarını topyekün yukarı çıkartmaktır. Bu çerçevede birçok problemli konular da cevabını buluyor. TRT’nin böyle bir yayın faaliyetine girmesi aslında bu konuları, istismar edenlerin elinden istismar edeceği konuyu almaktır. Ben faydalı olduğu kanaatindeyim. Bu aynı zamanda bütün nüfusumuzu, Kürt vatandaşlarımızın devletine olan bağlılığını aidiyet duygusunu daha çok pekiştirmiş olacaktır. O açıdan ben doğru buluyorum.”
Kekeleyerek yapılan bu yorum üzerinde biraz duralım.
Kırmanç lehçesinden yapılacak yayınla; Demokrasimiz gelişecekmiş, problemli birçok konu (!) halledilecekmiş, istismar konuları, istismarcıların elinden alınacakmış vs.
Evet bu sözler, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yemin eden, “ılımlı Müslüman” cumhurbaşkanına ait. Bizimkiler dahil, her kesimden destekçilerine hayırlı (!) olsun!..
* * *
Şu “demokratikleşme” nedir, anlamak için bir de tersinden bakalım. Gelişmiş Batılı ülkeler, ABD dahil, ne kadar da akılsızlarmış. Ne terörle mücadeleden, ne de demokratikleşmeden anlıyorlar. Tutturmuşlar devletin resmi dili bir tek olur diye. Neymiş, millet bünyesine ait etnik dillere resmiyet tanınırsa, bünyede ayrışma başlarmış, millet bütünlüğü zarar görür, etnik gerginlik yaşanır, ülke bölünme sürecine girermiş. Neymiş, demokrasi etnik ve ırk gruplarına değil, bireylerin eşitliğine dayanan bir rejimmiş. Bunun için demokrasiler etnik, ırk, dil, din, sınıf, cinsiyet gibi grupları görmez, dikkate almazmış.
Şunlara bakın tutturmuşlar, demokrasilerde millet ve birey esastır diye. Bu da yetmemiş, bir de bu anlayışı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi gibi sözleşmelerle bütün dünyaya yaymışlar. Uluslarüstü hale getirmişler. Şu tutuculuğa bakınız.
Yugoslavya’yı hatırlayın!. “Demokratikleşmeye” müsaade edilmediği için, etnik ve dinsel grupların başına ne belalar geldi? Şimdi de aynı tahammülsüzlüğü Irak’ta başka çevreler gösteriyor. Ne güzel etnisite, din ve mezheplere göre “demokratik bir rejim” kurulacak, bırakmıyorlar. Terörle, siyasetle karşı çıkıyorlar. Bu yüzden ülke harap oldu, kadınlar sokağa döküldü, 1 milyonun üstünde insan hayatını kaybetti.
İşte bunun için etnisite ve ırklara dayalı demokrasi yerleşemiyor, gelişemiyor, standartlar yükselemiyor!
* * *
Gül, “Kürt sorununun çözümü için diyalog ve DTP’lilerle görüşme” isteyen Hakkari’den gelen PKK’lı heyete; “Söylediklerinizi de, söyleyemediklerinizi de biliyorum ve onaylıyorum. Bütün bunlar demokratik süreç içinde çözülecektir. Bu bir demokratikleşme sorunudur.” dememiş miydi?
İşte süreç de çalışıyor. Kırmanç lehçesinden yayınla da, PKK’nın bir istismar konusu daha elinden alınacakmış. Yarın eğitim dili de yapılır, iki dilli, iki kimlikli devlet rejimine de geçilir. Olsun, sonunda istismar edilecek konu kalmaz, “demokratikleşme” olur ya, bu bize yeter. Bir gün bakılır ki, silahla yaptırılamayanlar bu yolla bir bir gerçekleşmiş, PKK işsiz kalmış, terör de bitmiş. Oh ne ala.!..
Bu bir süreç işi “ derken Gül, haksız mıymış? Şu ferasete bakın!.. Şu siyasete bakın!..
Durun bitmedi, bir soru var: Sürecin sonunda, ” devlete aidiyet duygusu pekişmez mi? “ Elbette pekişir. Hangi devlete mi dediniz? Canım o kadarını da karıştırmayın!.
Ey millet uyan. İmanın en zayıf haliyle bari homurdan. Bu işin şakası yok.