Gözünüz çıksın e mi...
Mütareke basını sıkışınca sihirli kelime üretiyor. Paketti, açılımdı derken tekmilinin ağzında “Cin şişeden çıktı” sözleri var.
Çoğunluğu Alaaddin masalları ile büyüdüğü için cin şişeden çıkınca bu güruhun taleplerinin yerine geleceği sanılıyor.
Ömründe cin görmemiş, cin ile ilgili tek gerçek bilgiye sahip olmayan kötü adamlara şişeden çıkan cinden üç şey isteyin deseniz emin olun hiç biri demokratik açılım gibi talepte bulunmaz. Allahları, kitapları ve kıbleleri para olduğu için isteklerinin tümü kendi nefislerini tatmin için maddi konular olacaktır.
Hazır söz cin ve şişeden açılmışken Azerbaycan’da dinleyip çok sevdiğim bir şişe fıkrası anlatayım.
Teşbihte hata olmaz derler ya. Tat ve Talış uzun ince bir yola çıkıp az gitmiş, uz gitmişler. Yorgun ve bitkin durumdayken yerde bir şişe görmüşler. Su umuduyla şişeyi alıp kapağını açtıklarında cin peydah olmuş. Çok da korkmuşlar tabii. Cin elinde şişeyi tutan Talış’a “Dile benden ne dilersen” demiş. Gariban Talış tereddüt etmeden “Bin davar isterim” demiş. Cin, “Bin davar sana, iki bin de arkadaşına” demiş. Bu sefer Tat’a dönüp, “Sen dile” demiş. Arkadaşından iki kat servete kavuşan Tat, tereddüt etmeden “On bin altın” demiş. Cin, “On bin sana, yirmi bin de arkadaşına” deyip son isteklerini sormuş. İkisi de bu defa kara kara düşünmeye başlamışlar. Ne isteseler arkadaşına iki kat veriliyor. Bir türlü dengeyi sağlamayacaklarını anlıyor, kıvranıp duruyorlarmış. Cin bu beklemeye kızmış. “Süreniz bitiyor, hemen isteyin” deyince Talış hemen atılmış. “Bir gözümü çıkar” kendisinin bir gözü çıktığına göre arkadaşının iki gözü çıkacak ve böylece onun davarları ve altınlarına da sahip olacağını hesaplayan arsızın bu davranışını yakın dostlarımla paylaşırım. Bugün de cin şişeden çıktı gibi bir deyim uyduran sözde aydınlarla yandaş medyanın kiralık kalemlerine kızınca bu hikaye aklıma geldi.
Çok değil 6 - 7 yıl öncesine kadar küçümsedikleri, her fırsatta eleştirdikleri Tayyip Erdoğan’ın elindeki gücü görünce nasıl da yalakalaştılar. Kimi utanmasa asrın mehdisi ilan edecek, kimi goygoyculuk sınırlarını aşıp Erdoğan’ın nüfusuna kaydettirecek kendini.
Başbakan’ın seçim öncesinde “Tek bayrak, tek vatan” söylemini alkışlarken Milliyetçilik tekelinin yıkıldığını söyleyenler, “PKK’yı terör örgütü ilan etmezlerse görüşmem” açıklamasını da “Devlet Bahçeli’den daha duyarlı” demişlerdi. Aynı güruh Bahçeli’nin el uzattığı DTP’lileri Erdoğan’a yaklaştırmak için el altından az uğraşmadı. Ama takke düşüp kel göründü bir kere. “Talep ettikleri gün 10 şehit vardı. O günkü ortamda randevu veremezdim” diyen Erdoğan’a bir Allah’ın kulu çıkıp da “Allah göstermesin bugün şehit olsaydı yine randevu verir miydiniz?” diye sormayı aklında geçirmiyor. Ne de olsa Hazreti Tayyip ne derse doğrudur öyle mi ?
Dedim ya bunların hiç biri için Erdoğan’ın kıymeti harbiyesi yok. Bugün Erdoğan, yarın Onbaşıdoğan. Öteki gün Çavuşdoğan. Yeter ki biri ötekinden iki kat fazlasını versin: Versin de paketin içinde ne olursa olsun.
Yakında bunların foyası da ortaya çıkacak. Şimdilik yoldaşlarının iki kat fazla almasına ses çıkarmıyor gibi görünseler de son talepleri için kara kara düşünüyorlar. Mütareke matbuatı ile yandaş medyanın çıkar çatışması bir patlasın hele. Ortalığı irin saracağından şüpheniz olmasın. Kimi bir gözünün çıkmasını isterken kimi de belden aşağı vuracaktır.