Gözleri olup da görmeyenlere özel dev hizmet: 10 yılın “film şerid
Balyoz tutuklusu Kurmay Albay İkrami Özturan’ın “Acımasız bir namlu şakağımızda soğuk / Tetikte kendi parmağımız, yabancının değil...” mısralarıyla başladığı kitabı Elveda’yı okuyunca hiçbir teselli yetmiyor bunların bir “işgal ülkesi”nde yaşanmadığına ikna olmanıza.
2001-2010 yıllarını kapsayan ve bugün Silivri’de “son sözleri” sorulacak askerler, akademisyenler, milletvekilleri, gazeteciler, avukatlar, doktorlar da dahil milyonlarca insanın -aslında topyekün memleketin- “bedeli”ni ödediği “dönüşüm”ün nasıl gerçekleştiğini anlatan bir çizelge hazırlamış Özturan. Tıpkı bugünün Türkiye’si gibi ikiye bölmüş çizelgeyi; “o taraf” ve “bu taraf” var. Bakın 10 yılda neler yapmışlar:
***
2001: “O taraf”ta, içinde E. Org. Çetin Doğan ve 5-6 Korgeneralin de olduğu şema “Ergenekon Terör Örgütü” olarak eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’a sunuldu.
“Bu taraf” sessiz kaldı.
24 Temmuz 2002: ABD’de Millenium Challenge tatbikatı yapıldı. Tatbikat Lozan’ın yıldönümünde, Sakarya Muharebesi gibi 22 günde, Kıbrıs’tan başlayarak Türkiye’nin 96 saat içerisinde işgali üzerineydi!
3 Kasım 2002: AKP yüzde 34.29 oy ile iktidara geldi.
4 Kasım 2002: “O taraf” ta, Başbakanlık, ABD’de Savunma Bakanlığı’na şu mektubu yolladı: “... Seçim sonuçlarının bizim genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden resmi konumunuz gereği hiç kuşkusuz haberdarsınızdır...”
“Bu taraf” tan ses çıkmadı.
22 Mart 2003: “O taraf” ta, ABD Ankara Büyükelçisi R. Pearson bir mesaj yayınladı: “Orgeneral Hilmi Özkök’ün sadakatli duruşunun ABD tarafından sahiplenilmesi gerektiği...”
“Bu taraf” suskundu.
30 Temmuz 2003: “O taraf” ta AB 7. Uyum Paketi kabul edilerek MGK’nın yapısında değişiklik yapılmasına başlandı.
“Bu taraf”ta tık yoktu.
2004: “O taraf”ta Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Abant toplantısında gazeteci Alper Görmüş “... belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın yegane yolunun, başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu” söyledi.
“Bu taraf”tan çıt çıkmadı.
Aralık 2004: “O taraf” ta Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde tehdit önceliğinin değiştirilmesi çalışması başlatıldı.
Kasım 2005: “O taraf”ta, Şemdinli İddianamesi ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
“Bu taraf” tepkisiz kaldı.
18 Şubat 2006: “O taraf” ta “Küre” operasyonunda darbe ortamı hazırlamaya çalıştıkları iddiasıyla Yüzbaşı N. Bozkır ve 10 kişi gözaltına alındı.
“Bu taraf” seyretti.
31 Mayıs 2006: “O taraf” ta Atabeyler Operasyonunda Özel Kuvvetler Komutanlığından bir yüzbaşı, üç astsubay ve emekli bir binbaşının da bulunduğu, dokuz kişi tutuklandı.
“Bu taraf” izledi.
8-14 Mart 2007: “O taraf”ta, Nokta dergisinde “TSK Karşıtları ve Yandaşları” başlıklı andıç yayınlandı.
“Bu taraf” kayıtsızdı.
29 Mart 2007: “O taraf”ta, Nokta dergisinde E. Oramiral Özden Örnek’in “günlükleri” yayımlandı.
27 Nisan 2007: “Bu taraf” sonradan “o taraf” a yaradığı anlaşılan hamlesini yaptı; Genelkurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili “e-muhtıra” olarak anılan bildiriyi yayımladı.
Mayıs 2007: “O taraf” terörle mücadelede polise olağanüstü yetkiler verilmesini kararlaştırdı. Değişiklik “İzinsiz dinleme, fişleme, herkes aranabilecek, zor kullanma” başlığıyla duyuruldu.
“Bu taraf” anlamadı.
5 Haziran 2007: “O taraf”ta, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı “mezara kadar gidecek sır” rı paylaştıkları Dolmabahçe görüşmesini yaptı.
“Bu taraf” uyanmadı.
12 Haziran 2007: “O taraf” bir gecekonduda bulunduğu iddia edilen ancak varlığı halen ispatlanamayan bombaları gerekçe göstererek Ümraniye Operasyonunu başlattı.
“Bu taraf” idrak edememiş olmalıydı ki, 22 Temmuz 2007’de “O taraf” genel seçimlerden yüzde 47 oy oranı iktidarını pekiştirerek çıktı.
21 Ocak 2008: “O taraf”ta Başbakan ile ABD Büyükelçisi gece yarısı özel görüştü. Ertesi gün Ümraniye Operasyonunda 33 kişi gözaltına alındı.
“Bu taraf” arkasını aramadı.
1 Temmuz 2008: “O taraf”ta Ümraniye Davası kapsamında ilk, emekli Orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, E. Tuğa. İlker Güven ve Öcalan’ın İmralı’daki sorgulamasını yapan E. Albay Atilla Uğur tutuklandı. 1 Ağustos 2008: İlk muvazzaf subay Pilot Teğmen M. Ali Çelebi tutuklandı. 9 Ocak 2009: İlk muvazzaf üstsubay, Kurmay Albay Cengiz Köylü tutuklandı.
Aynı gün “bu taraf”ta E. Jandarma Albay Abdülkadir Kırca intihar etti.
(Ocak 2009’da “O taraf”ta ayrıca E. Orgeneraller Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz ve E. Tümgeneral Erdal Şenel gözaltına alındı. “Bu taraf”ta Mart 2009’da Deniz Yüzbaşı Olgun Ural ve Deniz Hakim Albay Tanju Ünal intihar etti.)
“O taraf”ta;
16 Nisan 2009: Poyrazköy Davasıyla ilgili ihbar mektubu gönderildi. 22 Nisan: Kafes Davası başladı.
12 Haziran 2009: Taraf “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” haberini yaptı. Albay Dursun Çiçek tutuklandı.
Bunlar olurken “bu taraf”ta Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı’na sunduğu dosyada “önüne gelenin ihbarda bulunması halinde, askeri karargahların gizliliğini yitireceği ve işgöremez hale geleceği kaygısı”nı iletti.
“O taraf”ta 26 Haziran 2009’da Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını içeren değişiklik yapıldı. 25 Eylül 2009’da Hakim Albay A. Zeki Üçok tutuklandı.. 5 Aralık 2009’da üç kuvvet komutanı ifade verdi. 21 Aralık 2009’da iki subay Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla tutuklandı.
“Bu taraf”ta ise iki intihar “daha” vardı; 21 Kasım’da Emekli Deniz Albay Balgütay Varımlı, 19 Aralık’ta Deniz Kurmay Yarbay Ali Tatar canına kıydı.
“O taraf” 27 Aralık 2009’da Kozmik büroya girdi.
20 Ocak 2010’da “O taraf”ta “Fatih Cami bombalanacaktı” haberi yapıldı. 21 Ocak’ta Mehmet Baransu “Balyoz bavulunu” savcılığa teslim etti.
“Bu taraf”ta Genelkurmay Başkanı Başbuğ basın açıklaması yaptı:
“Bu plan seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan kimsenin kabul etmesi mümkün değildir.”
“O taraf” ta;
3 Şubat’ta Başbakan “Neden 7 yıl beklediniz diye soranlara diyorum ki; Türkiye bu demokratik olgunluğa ancak bugün ulaşmıştır” açıklamasını yaptı. 22 Şubat’ta 49 general ve subayın “toplu gözaltı”sı yapıldı. 26 Şubat’ta Sabah kısıtlama kararını ihlal ederek “Askeri Savcılık: Balyoz seminer değil darbe planı” haberini yaptı. 27 Şubat’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Emniyet Müdürlüğü ve Merkez Komutanlığına “Ben ve yardımcılarım onaylamadığı müddetçe savcıların talimatlarını yerine getirmeyin” yazısını gönderdi.
“Bu taraf”ta;
8 Şubat’ta Deniz Kurmay Albay Berk Erden intihar etti. 10 Şubat’ta Başbuğ “Böyle rezillik olmaz! Yeter artık!” açıklamasını yaptı. 23 Şubat’ta TSK’daki 13 orgeneral ve 2 oramiral toplantı yaptı.
“O taraf”ta;
7 Mart 2010’da Newsweek “Ordu yenildi” analizinde bulundu. 16 Mart’ta Cumhurbaşkanı “Balyoz ciddi bir konu. Her kurum kendi içinde yanlış yapanı ayıracak. Köşk’teki üçlü zirvede ben tavsiyelerde bulundum” dedi.
3-5 Nisan 2010’daki 97 kişilik yakalama kararının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı “Gözaltına alınması istenen subayların 78’i muvazzaf 25’i amiral ve general... Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının yol açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir” açıklamasını yaptı. 2 savcıyı görevden aldı. 9 Nisan’da Zaman “Balyoz soruşturması durursa hukuk devleti çöker” manşetini attı.
19 Temmuz 2010’da 10. Özel Yetkili Mahkeme iddianameyi kabul etti.
23 Temmuz 2010’da 102 kişilik yakalama kararı çıkarıldı.
30 Ağustos 2010’da YAŞ toplantısında Orgeneral Hasan Iğsız emekli edildi. 102 kişilik yakalama listesinde adı bulunan general, amiral ve albayların terfileri önlendi.
12 Eylül 2010 referandumunda yargı paketi kabul edildi...
***
Özturan’ın noktaladığı yerden sonrası malum:
Yüzlerce Türk subayının darbeci ve terörist olduğuna hükmeden “O taraf” PKK’lıların ise aslında terörist olmadıklarına, 40 bin insanın katlinin “meşru sebeplere” dayandığına karar verdi! Paçavralara özgürlük Türk bayrağına gözaltı uygulaması başlatıldı. PKK’lılar Öcalan’ın evine rahat rahat yüz sürsün diye polis korumalı türbe oluşturulurken, hiçbir yasadışı olaya karışmamış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları halka açık bir mahkemeyi izleyemesinler diye Silivri’de zemine monteli geçit vermez bariyerler inşa etti.
“Bu taraf” mı?
Bekliyor hâlâ...
Artık neyi ise...