Görüşmenin gerçek perde arkası...
Kırmızı kravat taktılar, el sıkıştılar, kameralara gülücüklü pozlar verdiler.. Topu topu da 1 saat içinde “Kürt sorununu” çözmek için her işi yoluna koydular!.. Uzlaşma yolu bu kadar kolaydı da... Bir saat içinde uzlaşabiliyordunuz da... Onca zaman neden beklediniz? The Wall Street Journal’ın ilham vermesini mi?..
“Analar ağlamasın” mış!..
Gerçekten bu milletin analarını mı yoksa kendilerininkini mi düşünüyorlar?
Hani, yaygın ama nefret ettiğim bir deyiş vardır;
“Benim anam ağlayacağına...” diye başlar.
Bizim siyasetçilerin de baş tacıdır bu deyiş.. Kendi menfaatlerine bir şey oldu mu şahin kesiliverirler, milletinkine ise karga olurlar.. Kendi maaş zamlarına, “zaten yetmiyor ki” derler. Sıra, milletinkine geldi mi mazeret hep hazırdır;
“Bütçe şartları elvermiyor. Batarız...”
Çoluk çocuklarını askerlikten kaçırırlar. Olmadı, yeğenleri ve yandaşları için tezkereyi banka şubesinde aldırırlar. Garibana ise “vatan görevi” çıkarırlar.. Şehidin, gazinin yakınlarına haciz yollarken bir dakika tereddüt etmezler. Aşiretin çuval içinde gelen oylarından feragat edemedikleri için her türlü kaçakçılığa göz yumarlar.
“Nalıncı keseri” gibi. Bizim siyasetçilerimizin keseri hep kendine doğru yontar. Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu görüşmesinin adını “uzlaşma kültürü” koyup, çıkıverdiler işin içinden!..
Bu Tayyip Erdoğan, kaset skandalının ardından, Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Baykal’a karşı tezgah kurup, arkadan vurup koltuğa oturmakla” suçlamamış mıydı?
Ya!.. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan hakkındaki ağza alınamayacak ifade ve suçlamaları..
“Siyasette küslük olmaz”mış..
Siyasetçinin tehlike anında acil çıkış kapısı.
Dönün de bir zahmet bakıverin AKP’nin içerisine!..
Kudretli Sultan(!) Tayyip Erdoğan’ı, içeride; Kürt kökenli milletvekilleri, hem içeride hem dışarıda; bir zamanlar kendini canı yürekten destekleyen topluluk, tepede; Çankaya Köşkü’nde oturan Abdullah Gül sıkıştırıyor da sıkıştırıyor.
Bir yerler çıkıp da Erdoğan’a; “Siyaset hayatını şu kadar süre daha garanti ediyoruz” deyiverse, yeni anayasanın yazımını bile beklemeden “federasyonu” ilan edecek.
Ya, Kılıçdaroğlu’nun CHP’si..
Düdüklü tencere öyle bir kaynıyor ki patladı patlayacak. Tencere, mutfakta çok eskiden kalma olduğu için ABD’den yeni kapak getirdiler yine de foşurtuyu önleyemediler. CHP’nin içindeki ulusalcı kanat epeydir çok sıkıntılı. Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan’ın dışa yansıyan tavrı yalnızca görünebileni. Meclis kulislerinde “ulusalcı” kimliği ile bilinen bazı milletvekillerinin MHP’lilere gidip “bizim parti elden gidiyor aman sizinkine sahip çıkın” dediklerine şahit oluyoruz.
Anayasa çalışmaları ve “Kürt” çıkışı, var olan gaz sıkışıklığını iyice artırmış durumda. CHP kulislerinde, Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri olan Ali Rıza Türmen ile Atilla Kart’ın, “anayasanın başlangıç bölümünü yazmayalım” önerisini getirdikleri konuşuluyor. CHP’nin “ulusalcıları” iki isme tepkilerini dile getirirken, “Anayasanın başlangıç bölümünü kaldırmak demek, Atatürkçülüğü tamamen kaldırmak demek. Nelerle uğraşıyoruz” diyor.
Kırmızı kravatlı görüşmede şu noktaya çok dikkat edin; Tayyip Erdoğan’ın “MHP ikna edilsin” hamlesinde taraflar mutabık olmuş gibi gözüküyorlar.
Bayram değil seyran değil, bu ne MHP sevgisi!..
Hani maksat, bağcıyı dövmek değil de üzüm yemekti!..
AKP+CHP+BDP parmakları ile her şeyi halledersiniz. Sonra da millete gidip MHP’yi şikayet edersiniz. Böyle bir çoğunluğu yakalamışken niye fırsatı kaçırıyorsunuz?
Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu birbirlerine kerhen uzattıkları ellerin ardından “olmazlara” oynuyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu” ile “yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal” pozisyonunu kendince çok iyi değerlendirdi. “Çok samimi” geçen görüşmede Erdoğan da aynı samimiyette(!) Kılıçdaroğlu’na cevap verdi. Erdoğan, CHP’nin “ulusalcı” yarasını kaşıdı. Erdoğan, CHP ile Çankaya Köşkü arasındaki trafiğin verilerini zaten biliyordu. Somurtuverse, CHP’nin Köşke koşup, “liderler zirvesi” isteyeceğini hesaplıyordu. Erdoğan işi kendi kontrolünde tutmayı tercih etti, olmazları gösterirken “yanlış anlaşılmasın” diye her kapıyı da açık bıraktı.
Biçilmiş roller ustaca oynandı. Bakalım, pembe dizinin yeni sezon bölümlerinde baş rolleri kim kapacak?