Görmez’i Patrik’e Erdoğan mı gönderdi?
Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez’in 5 Temmuz 2012’de, Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla Türkiye tarihinde ilk defa Fener Rum Patrikhanesi’ne giderek Patrik Bartholomeos’u ziyaret etmesi ve o ziyaret esnasında yaşanan ve söylenenler Türk milletini şaşkına çevirmiş ve derinden yaralamıştır. Televizyonların “naklen” verdiği ziyareti baştan sona izledik.
Sayın Görmez’in Bartholomeos’u dinlerken aklının başka yerde olduğunu, az önce konuşulan konu hakkında Bartholomeos’a sorular sorması ve bu durumun birkaç defa yaşanması ile anladık ve işte o zaman, “Bu ziyaret Görmez’in istediği bir şey değil, onu buna zorlayan bir makam var” demek zorunda kaldık. Hislerimiz diyor ki, o makam elbette ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık makamıdır ve o kişi Sayın Erdoğan’dan başkası olamaz. Ha, Erdoğan’ı da zorlayan başka güçler varsa, onu bilemeyiz.
Olabilir mi?
Hem de nasıl.
Çünkü Prof. Dr. Mehmet Görmez Haziran ayı başında 4’üncü Semavi ve Evrensel Dinler Kongresi’ne katılmak üzere Kazakistan’ın başkenti Astana’daydı ve orada, kimi iç ve dış güçlerin asla tahammül edemeyeceği, “Dinler arası diyalog olmaz, din adamları arasında diyalog olur. Yani iki farklı dinden din adamı oturup örneğin çevre ile ilgili, savaşlarla ilgili bir konuyu görüşebilir. Bu diyalogdur. Ancak dinler arası diyalog olmaz. Dinler birbirine dönüştürülemez” demişti. Daha o sözlerin söylendiği gün biz, “Görelim bakalım Görmez’in başına neler gelecek?” diye beklemeye başladık.
Sonra bir de gördük ki...
Görmez, Patrikhane’ye ziyarete gitmiş. Bartholomeos da almış sazı eline, ha bire, “Dinler arası diyalogun faziletinden” bahsedip durmakta. Daha birkaç gün önce, “Dinler arası diyalog olmaz, dindarlar arası diyalog olur” demiş olan Prof. Dr. Görmez bu fiili durum karşısında Bartholomeos’un yüzüne bakıyor amma, aklı başka yerde... Nitekim bir defa olsun Bartholomeos’un “Dinler arası diyalog” diye saçmalayıp durması karşısında, “Ey Patrik, dinler arası diyalog olmaz, dindarlar arası diyalog olur” diyemedi, yani dört gün önce Astana’da tekrarladığını İstanbul’da söyleyemedi.
Niye?
Bir makam “Söyleme” demese, diye söylemesin?
İye de Patrik, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı’nı ayağına getirtecek ve dört gün önce söylediğini neredeyse geri aldırtacak bir güce sahip mi?
Maalesef öyle...
Yeni Akit’ten Ersoy Dede (8.7.2012) hatırlattı...
Hani, Patrikhane’nin bir “Kin Kapısı” var ya, işte o kapıdan Fatih Belediye Başkanı seçildiğinde Mehmet Ali Şahin girmek istemiş. Seçildiği gün verdiği ilk mülakatta, “Ben bütün Fatih halkının belediye başkanıyım. Bize oy versin, vermesin, herkese ve her kesime hizmet götürmekle görevliyim. Patrikhane de, Rum Ortodoks vatandaşlarımız da bizim belediye hizmetlerimizin muhatabıdır. Benim onlardan ricam: ’Kin Kapısını’artık açmaları ve barış kapısı olarak hizmete sunmalarıdır” demiş.
Demiş de ne olmuş?
Ne olacak Yunanistan bu sözler üzerine hızla nota vermiş. Şahin daha koltuğuna oturmadan seçimler iptal edilmiş ve görevinden alınmış.
Dahası, Refah Partili başka bir isim yeniden seçimleri kazanır kaygısıyla CHP bile adayını çekip, ANAP’lı Saadettin Tantan’a destek vermiş...
Yani Patrik bir seçimi iptal ettirecek, kazanan bir belediye başkanını koltuğundan edecek kadar güçlü...
Görünen o ki bu gücü, ’Dinler arası Diyalog’a karşı çıktığı için Görmez üzerinde de denedi ve neticesini aldı...
Üstelik kaba bir harekette de bulundu..
Uluslararası Ekonomik ve Kültürel İlişkiler Birliği Başkanı İbrahim Danacılar’ın kendisine hediye ettiği “Allah” yazılı tabloyu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e hediye etti. Hediyeyi hediye etmenin anlamı ne ola sizce? “Ben sizin Allah’ınızı size iade ediyorum” demek değil mi bu?
Bu, Bartholomeos’un ilk pervasızlığı değil ki..
Daha üç gün önce Bosna’da Sırp/kasapların katlettiği Müslümanlara ait yeni toplu mezar bulundu. İşte Ortodoks Sırplar o katliamları yaparken Bartholomeos Sırbistan’a gitti, katil Sırplarla kamuoyu ile paylaşmadığı görüşmelerde bulundu. Ayin yönetti. Türkiye’ye döndüğünde de, “Orada katliam yok, savaş var” diyebildi...
Dinler arası diyalogu reddettiği için Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’i işte bu Patrik’in ayağına gönderdiler; Görmez’e ve Türk milletine yukarıda anlattığımız bu acı tabloyu yaşattılar.
Sayın Bülent Arınç, “Diyanet İşleri Başkanı’nın protokoldeki yeri 52’lerde olmayacak, Atatürk dönemindeki gibi ilk 5’te olacak” diyor.
Bu hale düşürülmüş bir başkanın protokoldeki yeri 5’te değil 1’de olsa ne olur ki...