Gör bak neler olacak!

Amerika Ladin yahut El kaide için değil, “rakip” olarak filizlenen Çin’i, Rus’u, Hindistan’ı kuşatmak ve Atom Bombası sahibi tek İslâm ülkesi olan Pakistan’ın elinden o gücü almak için Afganistan’dadır.
Meğer bir de işin içinde Afganistan’daki bir trilyon dolarlık el değmemiş maden yatakları varmış.
Bunu önceki günkü New York Times yazdı. Siz bu “Bir trilyon dolarlık rezervi” rahatlıkla yüzle çarpabilirsiniz. Çükü o madenler o haliyle rakip olan Çin’e, Alman’a, Japon’a satılmayacak, işlenecek, üç kuruşluk maden 300 kuruşluk makine haline getirilip öyle pazarlanacak. Ha bir de, “Afgan maden yataklarının hangi şirketlere pazarlanacağını işgal güçlerimiz planlıyor” ve “Savaş masraflarımız Afganistan’ın doğal yataklarında karşılanacak” itirafında da bulundu New Yor Times. Bu, “Seni öldürüp durduğum kurşunun parasını da senden alırım!” demektir.
Onlar için “demokrasi” de “insan hakları” da yalnızca kendi ülkeleri, hatta kendi ülkelerindeki saf ırk içindir. Topraklarında yaşayan Müslümanlar, Asya ve Afrika’dan gelen işçi ve göçmenler umurlarında bile değildir. Şu günlerde bize öfkeleri Türkiye’nin “eksen değiştirmesi”nden falan kaynaklanmıyor. Türk halkı Müslüman, bu onlar için yeter sebeptir. İkincisi, Ankara ufak ufak akıllanmaya başlamıştır. Telâşları bundan. Bazıları, aman Frenk’i kızdırmayalım, çünkü muhtacız diyor ya, hayret ediyorum.
Nerede muhtacız Batı’ya? PKK ile mücadelede mi? Ermeni soykırım iddialarında mı? Kıbrıs’ta Rumların azgın taleplerine ket vurmada mı? Önce şunu bilelim, Avrupa ve ABD arkasında durmasaydı PKK çoktan bitmişti. Doğu’daki bütün isyanların arkasında onlar vardır, PKK’nın kanı ve oksijeni Batı’dır. Sonra, ağzımızla kuş tutsak, ABD ve Avrupa’nın her dediğine evet deyip, üstüne promosyon da versek, Batı için Kıbrıs’ta Türkiye hep haksızdır ve Ermeniler taleplerinde yerden göğe haklıdır.
Katar’da yayınlanan El Cezire televizyonunun 7 Aralık 2009’da yaptığı “Türkiye ulusal çıkarlarını korumak için Kafkasya’dan Balkanlara oradan da Ortadoğu’ya uzanan bölgesel bir teşekkül kurmak istiyor. Buradaki mesele Osmanlı kılığındaki Türk emperyalizmi” yorumunda gizlidir.
Sadece El Cezire mi?
11 Aralık 2009 tarihinde Yunan gazetesi Kathımerini, “Türkiye’nin derdi bölgede rol almak” diyordu. Londra’da yayın yapan El Hayat 18 Aralık 2009’da, “Türkiye bölgedeki konumunu güçlendiriyor”, Avusturya’da yayın yapan General Anzeiger, “Türkiye Avrupa Birliği’ne meydan okuyor (18.12.2009)”, Yunan gazetesi Nontıkı, “Türkiye imparatorluk hayalleri kuruyor (24.12.2009)”, Lübnan’da yayınlanan As Safir, “Türkiye esas oyunculardan biri (25.12.2009)” Mısır’daki el Ahram, “Türkiye bölgede varlığını hissettirdi (30.12.2009)”, Yunanistan’da yayınlanan Ethnos, “Atina, Akdeniz’de Türkiye’yi durdurmalı (13.1.2010)” , Amerika’da’ki The Wall Street Journal, “Ankara bölgeye yeniden konuşlanıyor (20.l.2010)” aynı tarihte İsrail gazetesi Haaertz, “Türkiye İsrail’in muhalifi haline geldi)”, Alman gazetesi Deustche Welle, “Avrupa Türkiye’nin önemini anlayacak (26.1.2010)” diyorlardı. Daha onlarca dünya gazetesi Türkiye’nin kıpırdadığını haberleştirdi. Kargadan başka kuş, kendilerinden başka güç tanımayan Avrupa, İsrail, Amerika troykası, “Bir dakika” demeye getiriyor.
Kimileri ise dün ABD ile birlikte hareket ettiği için “Soros çocuğu” ve “İsrail uşağı” diye küfrettiklerine bugün, “İran ve Arap için ABD’ye niye ters düştün? Hiç İsrail darıltılır mı? Biz onlara muhtacız” makamına geçti.
Velhasıl, “Ne oldum delisi makam sahipleri” ile “Ne olup bittiğini fark edemeyen kalem sahipleri” arasında sıkışıp kalmış bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Bakalım neler olacak!

Yazarın Diğer Yazıları