Gönlüm razı olmadı!
Sağlık Bakanı "yok" dedi.
İçişleri Bakanı "var" dedi.
Cumhurbaşkanı "gönlüm razı olmadı" deyip iptal etti.
Ve bütün bunlar birer gün arayla gerçekleşti.
***
E böyle olunca da haliyle…
***
"Vatandaşlarımızdan aldığımız değerlendirmeler bizi konuyu yeniden değerlendirmeye yöneltti."
İyi ihtimalle birbirlerinden bihaber, kötü ama daha güçlü ihtimalleyse, haklarında, birbirleriyle hafif sarımtrak bir sıvı fışkırtma yarışı halinde oldukları algısı oluşan bakanların, iktidarı alay konusu haline getiren kararlarının, "farklı sonuçlara yol açacağı anlaşıldı."
Pusuda bekleyen muhalefet, mal bulmuş mağribi gibi derhal "Daha birbirlerinden haberleri yok" propagandasına başladı.
Vatandaş zaten malum patlamaya hazır bomba; tek damla kaldı bardağın taşmasına…
Anlayacağınız…
Yazmayacaktım ama "gönlüm razı olmadı", yazmaya karar verdim.
***
Sevgili AK Partililer,
Zinhar sıkmayın o tatlı canlarınızı!
Zira siz haklısınız!
Türkiye, Türkiye olalı böyle bir "istişare kabinesi" görmedi.
Böyle "kendi aralarında, alan hakimiyetleri üzerinden süreç yönetimi yapmayan bakanlar"görmedi.
Böyle "eşgüdüm içinde çalışma" görmedi.
Velhasıl…
Böyle "Hızlı karar alma fonksiyonu"na sahip sistem görmedi.
Nereden bilecek kıymetini!
***
Şaka bir yana …
Uzun bir zamandan sonra ilk defa hafta sonu planı yapanlardan, topal ördek gibi de olsa işletmeye başladıkları restoranlarına, kafelerine, kahvehanelerine hafta sonu için alışveriş yapmış, taze yiyecek-içeceğini depolamış esnafa kadar, birçok kişiye "oh" çektirdiği, en müzmin muhaliflerin bile yüzünü güldürdüğü için es geçiliyor ama böyle bir "yönetim" şekli, üslubu, metodu olur mu Allah aşkına!
***
"Şahsım", bu erken ve hızlı normalleşmeden hayli ürktüğünden dolayı, vatandaşı mağdur etmeyecek bir zamanlamayla duyurulması şartıyla, bu konuda aslen İçişleri Bakanı'ndan yana olmakla birlikte metodolojik olarak sorgulamak durumundayım ki;
Korona virüsüyle mücadelenin "kaptan" koltuğunda oturan, mesleği de doktorluk olan Sağlık Bakanı'nın, toplum sağlığına dair "uygun" gördüğünü, eğitimi/uzmanlığı aslen "işletme" olan İçişleri Bakanı, hangi mesleki yetkinlikle uygun görmüyor?
Velev ki, valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri kanalığıyla "Gidişatın vahim" olduğu istihbaratını edindiği için böyle yapıyor; bu istihbaratı kendine mi saklıyor?
Sağlık Bakanı mı İçişleri Bakanı'nı bilgilendirmiyor, İçişleri Bakanı mı, Sağlık Bakanı'nı bilgilendirmiyor; bu bakanlıkların bürokratları hiç mi birbirleriyle konuşmuyor, görüşmüyor, bilgi alışverişinde bulunmuyor? Bunlar oluyorsa, bakanlar bürokratlarını mı takmıyor?
İyi de, en büyük gururu bütün karar ve yetkileri tek elde toplayabilmiş olmak olan bir sistemde bakanlar kafalarına göre mi alıp, uygulanması emrini veriyorlar bu kararları? Sağlık Bakanı "sokağa çıkma yasağı"nın olmayacağını Cumhurbaşkanı'nın onayı olmaksızın mı paylaştı? Ya İçişleri Bakanı, "sokağa çıkma yasağı"nı?
Hayır, kendilerine ne sorulsa "Cumhurbaşkanımızın talimatını bekliyoruz" oluyor ya yanıtları; o bakımdan…
***
Aynı konudaki birbirini boşa düşüren bu kararların her biri onay veya talimat doğrultusunda alındıysa, virüsün bizim bilmediğimiz nasıl bir seyri var ki Cumhurbaşkanı önce hafta sonu sokağa çıkılabilmesine, iki gün sonra hafta sonu eve kapanmak gerektiğine ve sadece bir gün sonra da eve kapanmaya lüzum olmadığına karar verebiliyor?
***
Dün bir çok hukuk insanının eleştirdiği üzere Anayasal özgürlüklerimizi ne zaman, nasıl ve ne şekilde kullanabileceğimize dair karar alma mekanizmasının kanun yerine kararname ve genelgelerle işletilmesi bile tartışılırken, hukuk devletinin neresine yerleştireceğiz şimdi bu "tivitle, genelge iptali"ni?
Var mı, olabilir mi "gönül rızası" diye bir idare şekli?
TBMM'nin işlevsizleştirilmesinden geri dönülmeye çalışılırken bu bütün sözlü ve yazılı kanun, kural hatta değerlerin işlevsizleştirilmesi anlamına gelmez mi?
***
Herkesten önce iktidar sahiplerinin "Gönlünüz razı geliyor mu?" diye sorulduğunda, "Ben razıyım" cevabını veremeyeceği yığınla haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin yaşandığı bir ülke ve süreçte; bu hali "normalleştirme"den önce herkes bir kere daha düşünsün bence….
SORU-YORUM
Daha önce, son dakikada ilan ettiği "sokağa çıkma yasağı" sonrası oluşan kaos ve tepkiler üzerine istifa eden ancak istifası kabul edilmeyen İçişleri Bakanı, "Bu sefer gitme diyenler teşekkür edecekler belki. Bizim işimiz böyle bir iş, riskli bir iştir" dedikten hemen sonra, yine isyanla karşılanan yeni bir "sokağa çıkma yasağı"na imza attığına ve bu yasak daha önce istifasını kabul etmeyen Cumhurbaşkanı tarafından iptal edildiğine göre, "yakarsa bakanı yasaklar yakar" mı; ne dersiniz?..