Gökçek kaybetti Türk milleti kazandı
Bu köşeden size hep kamu kurumlarında yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükleri ve yapılan iş bilmezlikleri anlattım.
Bugün ise kendimle ilgili görülen bir dava ve bir de suç duyurusunu anlatacağım.
İkisi de Melih Gökçek ile ilgili. En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim.
Parsel Parsel adıyla yazdığım iki kitap da içeriğindeki her bir cümle ile artık tarihte yerini almış, kanıtlanmış somut gerçeklere dayalı iki eser olarak kayıtlara geçti.
Söz konusu tespiti ben değil Yüce Türk yargısı yaptı. İşte bahsedeceğim iki konu da bununla ilgili.
İlkini anlatayım…
Ankara Büyükşehir Belediyesi''nin hakkındaki türlü iddialar nedeniyle istifa ettirilen eski belediye başkanı Melih Gökçek, hakkında yazdığım kitabımı gerekçe göstererek kendisine hakaret ettiğim ve iftira attığım gerekçesiyle şikayetçi olmuştu.
Geçen Aralık ayının sonunda görülen davada mahkeme lehimde karar verdi ve Gökçek''in bana tazminat ödemesine hükmetti. Kitabım nedeniyle bir süredir zaten hedefteydim. Oturduğum mahalleye gelip komşularıma, bastırdıkları saçma sapan bir propaganda kitapçığını dağıtmışlardı.
Gerçeği yenemedikleri için yalana başvurdular. Maalesef normal karşılıyorum. Tam da bu noktada yılmamak en önemlisiydi.
İlk kitabı yazarken şunu söylemiştim. O kadar çok ihale kaydı ve teftiş raporu incelemiştim ki istesem usulsüzlükler, FETÖ ilişkileri ve ihale yolsuzlukları bin sayfaya kadar çıkardı. Yanlış anlamayın yazmadıklarım yoktu. Fakat konuları insanların en anlayabileceği şekilde sadeleştirerek anlatmak zorundaydım. Böyle olunca da iki kitap birden ortaya çıktı.
İkinci kitabı yazmaya karar verdiğimde Gökçeklerin karşı propagandaları devam ediyordu. İstedim ki suç duyurusunda bulunsunlar yazdıklarımın bir satırını da olsa yalanlasınlar. "Hayır, bunlar yalan, doğru değil" desinler. Diyemediler, onun yerine kendileri yalana başvurdular. Benimle ilgisi olmayan, başkalarının özellikle FETÖ''cülerin tweetlerini benim aleyhimde kullanacak seviyeye düştüler.
Zaten tüm bu yaptıkları da yıllardır süregelen zenginleşme düzenlerinin bozulacağına dair korkularından ötürüydü. Yazdıklarım o düzeni bozuyordu.
Zenginleşme demişken, Gökçek ailesinin ne kadar parası olduğu bilinmiyor. Fakat bir kanala sahip olmak için, bir kanal kurmak için en azından milyonlarca liranızın olması gerekiyor. Belediye başkanlığı maaşıyla bu kadar para kazanmak mümkün mü?
Gökçek, belediye başkanlığı öncesinde yumurta satıyordu. Siyasete girdi. Ağzı laf yaptığı için parti örgütleri içerisinde yükseldi, genel müdür, kısa süre de olsa milletvekili daha sonra da belediye başkanı oldu. Yine de milyonlarca liralık bir bütçeyi bu maaşlarla kurması mümkün mü?
Cevabını siz verin.
İlk kitabı yazınca Gökçek tarafındaki aynı yayınlar Beyaz TV üzerinden de devam etti. İkinci kitabı yazdığımı açıkladığımda 2021 Mart ayında ikinci bir suç duyurusu ile karşılaştım. Yine ilk kitapla ilgiliydi.
Melih Gökçek doğrudan kendisi benim hakkımda "suç uydurma" ve "iftira" suçlarından şikayetçi oldu. Savcılığa uzunca bir savunma yaptım. Savunmamı hazırlarken Melih Gökçek tarafının ilk kitapta yazılanların yalnızca yüzde 40''ına itiraz edebildiğini gördüm. Onlarda da karşı argüman olarak ortaya çıkardığım belgeler yalanlanmıyordu. İddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Ben ispatlamıştım. Gökçek ise beni iftira atmakla suçladığı suç duyurusunda nasıl bir iftira attığımı yani belgelerin yalan olup olmadığını anlatmadı. Karşı suçlamaya girişti.
Çok uzattım.
Sonuç olarak; aylar sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Gökçek''in bu şikayetini, "Soruşturma konusu beyanlar nedeniyle kamu yararı kapsamında değerlendirilebilecek bir kısım bilgileri yayınlamaktan ibaret eylemin, ifade ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini" söyleyerek kovuşturmaya yer yoktur kararı verdi.
Dava bile açmadı.
Özetle dün yazdığım satırların hiçbirini bugüne kadar yalanlayamadılar. Yarın da yalanlayamayacaklar. Kendileri de ne yaptıklarının bilincinde. 30 yıl boyunca karıştıkları oyunları bir gecede temizleyebileceklerini düşündüler.
Parsel Parsel serisi artık benim değil Türk milletinindir.
Anadolu topraklarında Cumhuriyetin başkentinde dönen dolapların mahkemelerce kanıtlanmış, onaylanmış gerçek hikâyesidir. Kitapta adı geçen kişi ve kurumlar hayal ürünü değildir. Bir FETÖ geçmişidir, bir yolsuzluk tarihidir, troller ordusunun büyük bir yenilgisidir. Gerçeğin, onurun, gazeteciliğin, kamu yararının zaferidir. Boşa harcanan milyonlarca hatta milyarlarca lira için, sizin paranız için halkın vicdanında hesap sormak da benim değil yoksul Anadolu halkının hakkıdır.
Ne mutlu ki yaşadıkça gerçeğin peşinden koşmanın vereceği keyfi düşünerek yazımı sonlandırıyorum.
İki kitaba ve bana verdiğiniz destek için müteşekkirim.
Teşekkürler.