Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Göç tehdidi terörün önüne geçti

Terör bitmedi ve ekonomik kriz şu anda Türkiye'yi kavuruyor. Ama düşman ve tehdit değiştirme operasyonlarına maruz kaldığımız bir ortamda içimizde büyütülen yeni tehdidin farkına varmalıyız.

Zaman zaman kamuoyu anketleri yapılır. En önemli sorunlarınız nelerdir diye sorulur. 15 Ağustos 1984'teki Eruh-Şemdinli saldırılarıyla başlayan PKK terörü ile birlikte, 34 yıldır terör, Türkiye'nin sorun listesinde hemen hemen hep liste başıydı. Ekonomik sorunla yarıştı. Sorun deyip geçiyoruz ama aslında Türkiye'nin bekasına güvenliğine yönelik tehditlerin en başında geliyordu terör ve ekonomik krizler.

Terörün Türkiye'ye maliyeti çok korkunç. Hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bin. Ekonomik maliyeti için son rakamı Bakan N. Kurtulmuş 13 Haziran 2018'de vermiş; 1984'ten buyana terörün maliyeti 1.5 trilyon dolar.

Hazine Müsteşarlığının 29 Haziran açıklamasında Türkiye'nin brüt dış borcunun 466,7 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde çok büyük bedel. Hele doların 6 TL, Avro'nun 7 TL'ye dayandığı, halkın-devletin derin ekonomik krizi iliklerine kadar hissettiği ortamda maliyetin büyüklüğü inanılmaz.

Son yıllarda, görebilene, Türkiye'ye yönelik tehdit listesine yeni bir tehdit girdi; GÖÇ. Yani Türkiye'deki sayısı kontrolsüz ve akın şeklinde artan göçmenler.

Peki bu tehdit devletin tehdit listesinde var mı? Açıklamalara bakılırsa, hayır. Şu anda göç tehdidine yapılan muamele PKK terörünün ilk zamanlarında yapılan birkaç çapulcu muamelesinden farklı değil. Yakın zamanda girmeyecek gibi.

Göç deyince akla gelen tabii ki Suriyeli göçmenler. İktidar hemen hemen her konuda olduğu gibi Suriyeli göçmenleri iç politika konusu yaptı. Avrupalılar bir göçmenin hesabını yaparken, açık kapı politikası adı altında hesapsız şekilde Suriyelilerin Türkiye'ye göçmesine göz yumuldu. Planlı, kontrollü yapılabilirdi.

İçişleri Bakanlığı'nın Nisan 2018'deki raporuna göre 2012'de 14.234 Suriyeli göçmen varken, Nisan 2018'de 3.537.130'a ulaşmış. Bunlar resmi, gerçek rakam belki 4 buçuk milyonun üstünde. Bu hesabın içinde İran sınırından gelen İranlı/Afgan göçmenler yok. Oradan da 2 milyona yakın göçmenin geleceği öngörüleri var.

Hatay'a sınır Suriye'nin İdlib bölgesindeki teröristlere karşı Suriye'nin operasyonu an meselesi. BM, Nisan ayında, operasyon olursa 2,5 milyon kişinin Türkiye'ye göçebileceğini açıklamıştı, iki gün önce de "İdlib'te çatışmalar başlarsa Türkiye'den sınırı açmalarını isteyeceğiz" dedi. Çok kısa sürede yeni yoğun bir göç dalgası kapıda.

Suriyeli göçmenlere harcanan paranın miktarıyla ilgili TL, Dolar, Avro cinsinden değişik rakamlar var. Devletin kafası karışık, hesap tam tutulamamış gibi. Son rakamı Nisan 2018'de zamanın Başbakan Yardımcısı R.Akdağ 31 milyar Avro olarak açıklamış.

Bu kadarla kalsa iyi. Ama göç tehdidi sinsi bir tehdit. Terör ve ekonomik krizlerin etkilerini eş zamanlı görebiliyorsun. Göç tehdidinin parasal maliyetinin haricindekileri maalesef birkaç sene içinde hissetmeye başlayacağız. Tuzak burada.

Küresel risk/tehdit değerlendirmeleri yapan kuruluşların raporları sınır aşan istek dışı göçlerin risklerine dikkat çekiyor. Örneğin, Dünya Ekonomik Forumu'nun her yıl yayınladığı değerlendirmede etkileri ve olasılıkları sıralamasında ilk 10 tehdit içinde.

Peki göç neden tehdit olsun? Türkiye'deki 4 milyon Suriyelinin yarısı 18 yaş altında. İş yok, eğitim yok. Aşırı dinci terör örgütlerinin etkisi altındalar. Bu kişilerin suç ve terör örgütlerinin eline düşmesi, mafyalaşması kaçınılmaz. Hayal bile edilemeyecek maliyeti yaratacaklar adeta içimize enjekte edildi.

Yüksek doğum oranı nedeniyle 2040'da her 13 kişiden biri Suriyeli olacak. Suriye sınırındaki illerimizde çoğunluktalar. Şehirlerde Suriyeli mahalleleri oluşmuş, yerli halkla gerginlikler yaşanıyor. Sokaklar Suriyeli dolu. İkinci büyük etnik kesim oluşuyor. Kamu düzeni süratle bozuluyor.

Vatandaşlık ümidi verilen göçmenlerin devletten neler talep edeceği halen anlaşılmıyor mu?

Avrupa-ABD'nin "parasını verelim ama Türkiye'de kalsınlar" dediği göçmenler adeta Truva atı gibi. Hesapsız açık kapı politikasının bedeli önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak. Terörle göstere göstere yapılanın yoğun göçle sinsice yapıldığı, geleceğimizin karartıldığı, göç tehdidinin içimizde ur gibi büyütüldüğü, diğer tehditlerin önüne geçmekte olduğu halen görülmüyor mu?

Kısır iç siyasi çekişmeleri bırakalım, günlük değil uzun vadeli düşünelim. Kendi devletinin ve milletinin geleceği, güvenliği, bekası, refahı için seçilmiş iktidarın önceliği göçmenler değil kendi öz vatandaşları olmalı.

Yazarın Diğer Yazıları