Geveze paşa ve sorumsuz gazeteci...
Eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun “Halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Mesela bir cami yakılır. Kıbrıs’ta biz bunu yaptık. Bir cami yaktık.” şeklinde basına yansıyan açıklaması büyük bir talihsizliktir. Bir kısım asker düşmanı, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) düşmanına adeta gün doğdu. Mal bulmuş Mağribî gibi hemen haberin üzerine atladılar. Bunların, kritik bir süreçten geçen Kıbrıs Milli davamıza zarar veririm diye bir gailesi, endişesi ve sorumluluk duygusu maalesef yoktur.
Söz konusu beyanatı veren Sayın Yirmibeşoğlu gereksiz bir gevezelikle kutsal davamıza zarar verebilecek önemli bir beyanda bulunmuştur. Rum-Yunan propaganda mekanizmasının eline inanılmaz bir fırsat vermiştir. Her fırsatta Kıbrıs’ta olan biten şiddet ve terör eylemlerinin sorumluluğunu Türk tarafına yüklemeye çalışan Rum-Yunan propaganda örgütlerinin eline önemli bir koz verilmiştir. Bu kozu en iyi şekilde kullanacaklarından kimsenin endişesi olmasın. Soykırım planlarıyla Adayı kana bulayıp Kıbrıs Türkünü yok etmeye çalışan Rum-Yunan ikilisi şimdi dünya kamuoyuna dönüp “bakın adadaki şiddet eylemlerini Türkler yapmıştır. Bunların kendi kutsal değerlerini, camilerini bombalayacak kadar gözleri dönmüştür” diyerek tarihi gerçekleri ters-yüz etmeyecekler midir? Şiddet ve terörün sorumlusu Türklerdir demeyecekler midir? Oysa yüzlerce yerleşim bölgesine insafsızca saldıran, 107 camimizi yakıp yıkan, birçok masum insanımızı kahpece katleden Rum-Yunan ikilisi değil midir? EOKA’cı Rum teröristlerin bu şiddet eylemlerini anlatan onlarca itirafname ortada iken, defalarca yayınlanmış iken, Yirmibeşoğlu Paşanın beyanatını anlamak oldukça güçtür. Hal böyle iken Yirmibeşoğlu Paşa bana kalırsa, kusura bakmasın ama, gevezelik etmiş ve yanlış yapmıştır.
Davamıza hizmet etmiş, kahraman silahlı kuvvetlerimizde önemli görevlerde bulunmuş, sorumluluk üstlenmiş birinin bu denli önemli-milli bir meselede gereksiz beyanda bulunması inanılır gibi değildir. Paşanın ilerlemiş yaşının bu beyanatı vermesinde etkisi var mıdır bilemem ancak bu sorumsuz beyan hangi şart altında verilirse verilsin öyle mazur görülecek cinsten değildir. Kaldı ki bombalandığı ima edilen Bayraktar Camii, Paşanın Kıbrıs’ta görevde olmadığı bir dönemde ve kesinlikle Rum EOKA teröristleri tarafından bombalanmıştır. Rum ifşaatlarına göre bombalamaların emrini Rum İçişleri Bakanı ve Akritas planının mimarı Yorgacis vermiştir.
Paşa ilerlemiş yaşının kurbanı olmuşken söz konusu röportajı yapan ve bunu yayınlayan gazetecilere ne demelidir? Bunu yayınlamakla ellerine ne geçmiştir? Bu haberin milli davamıza ve menfaatlerimize verebileceği zarar hiç mi düşünülmemiştir? Gazeteci her şeyi yazmalı mıdır? Sizce bu haberin, her türlü Türk düşmanlığından kaçınmayan, ’en iyi Türk ölü Türk’tür’demekten çekinmeyen, çirkef Rum-Yunan propaganda mekanizması dışında kime, ne faydası olmuştur?
Birkaç yıl önce bir televizyon programında, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında, esir 10 Rum askerini öldürdüğünü söyleyen Sanatçı Atilla Olgaç’ın davamıza verdiği zararın olumsuz etkileri hâlâ sürmektedir. Cephe gerisinde görev yapan, Harekat sırasında bırakın öldürmeyi bir tek Rumun yüzünü dahi görmeyen Olgaç’ın gevezeliğinin Rum-Yunan ikilisi tarafından nasıl ustaca kullanıldığını herhalde hatırlıyorsunuzdur.
Hangi mevki, makam ve görevde bulunulursa bulunulsun milli davamız-kutsal saydığımız değerlerimiz konusunda konuşurken, fikir beyan ederken, çok dikkatli ve sorumlu davranılması gerekmektedir. Kıbrıs davamız henüz sonuçlanmamıştır ve nice kritik süreç bizleri beklemektedir. Kimse boş konuşarak, gevezelik ederek milli davamıza zarar verme sorumsuzluğunu gösteremez. Herkes aklını başına toplamalıdır. Zaman akıllı olma zamanıdır...