GES'i hatırlayanınız var mı?..
Çapulcu başı Barzani bu işi nasıl yaptı?.. Nasıl cesaret edebildi?..
Mehmetçiğin başına çuval geçirilmesi... "Bu millet seninle guru duyuyor" kongreleri... Megri Megri... Çözüm süreci... 16 Nisan'da 'evet' çıksın diye Barzani'nin kesesinden dağıtılan avantalar... Paçavraların Türk topraklarında göndere çekilmesi... TSK'nın gayet planlı ve projeli bir şekilde çökertilmesi faaliyetleri...
Yok!.. Tekrar etmeyeceğim... Bir daha bir daha ayrıntılarıyla yazmayacağım... İtiraf edeyim, uyandırmadık ahaliyi!.. Ama yılmak da yok. Farklı, bugüne kadar sır olarak derinliklerde kalmış bazı olayları aktaralım. "Haa" der misiniz ki?.. O zaman, bir de buradan buyrun;
Hafızam beni yanıltmıyorsa, sene 1999... Çapulcu başı Barzani bağımsızlık ilanı çağrısı yapmak için sırtını dayadığı ABD/Alman ortaklığı ile önemli bir noktaya gelir. Gizliden faaliyetlerini yakından takip eden Kuzey Irak'ta görev yapan onurlu bir Türk subayı, Genelkurmay Başkanlığı'na "son durum" raporu gönderir. Raporda, Barzani'nin sinsi emelleri doğrultusunda yürüttüğü tüm gizli faaliyetleri ayrıntılı olarak yer alır. Ta ki, Almanya'nın verdiği desteklerden, bağımsızlık ilanı çağrısı yapılacak ABD Büyükelçiliği himayesindeki bir binada Almanya'nın tahsis ettiği kata ve güne kadar. Genelkurmay Başkanlığı vakit geçirmeden durumu Dışişleri Bakanlığı'na bildirir. Barzani Ankara'ya çağrılır. Bir temiz fırçalandıktan sonra defedilir. Ankara'dan yediği dayak ile Barzani inine kös kös geri döner.
***
Sene 1992, bölücü terör örgütü ile en etkili mücadele yılları... Postal yalayıcısı durumundaki Barzani'ye "Ankara'ya gel" denilir. Çapulcu başının önüne gizli bir anlaşma metni konulur. TSK'nın PKK ile mücadele planları çerçevesinde Irak içinde terör örgütünün geçiş noktalarında Barzani karakollar kurup Türkiye'ye yardım etmeyi kabul eder. 40 karakol noktası belirlenir. Her karakol da 65 peşmerge görev yapması şartıyla. Türkiye, peşmerge başı aylık 100 dolar vereceğini söyler. Barzani itiraz bile etmez. Türkiye, Barzani'ye 2004 yılına kadar bu iş karşılığı ayda 260 bin dolar öder, ta ki 2004 yılına kadar. Barzani'nin dansözlükleri ve ihanetleri yüzünden bıçak kemiğe dayanınca TSK gizli anlaşmayı iptal eder ve Barzani'nin parasını keser.
***
Sene 2010, Derince Limanı'na Güney Kore'den büyük bir yük gemisi gelir. TSK aldığı istihbaratlar sonucu söz konusu gemiye gizli bir operasyon yapar. Bir de bakılır ki, geminin içi zırhlı personel taşıyıcı araçlarıyla doludur. Gemi, Güney Kore'den Barzani'ye silah yardımı için yüklenmiştir. Durum tüm belgeleriyle Genelkurmay Başkanlığı'na bildirilir. TSK'nın ısrarlı tutumuyla gemi 1 ay limanda bağlı tutulur. Sonra ne mi olur?.. Yükün Barzani'ye ulaşması için yol verilir. Çünkü, deklare edilmemiş silahların serbest bırakılması yetkisi hükümete aittir. İşte, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mızda, Suriye'de PKK/PYD'ye destek vermesi için Türk topraklarından geçmesine ve paçavralarla şov yapmasına izin verilen peşmergelerin bindiği araçlar, o gemi ile gelen araçlardı!..
***
Geldik sene 2012'ye... GES Komutanlığı TSK'nın elinden alınır, MİT'e bağlanır. Benim gibi fakirler, bu uygulamayı eleştiren, doğuracağı sakatlıkları ve tehlikeleri içeren onlarca yazı kaleme aldı. Ne tınlayan ne de oralı olan vardı!.. Üstümüzü başımızı yırttık , "istihbarat tek elde toplanıyor" yaygarası yüzünden bunun çok büyük bir milli güvenlik sorunu olduğuna dair tezgahı faş etmekte yetersiz kaldık. Tıpkı "çözüm süreci"nde olduğu gibi. Ahali o günlerde "yeni Türkiye" ye hazırlanıyordu. "Emevi camiinde namaz" şırıngasını damardan yemişti!..
O GES komutanlığı ki... Barzani ve Talabani dansözlerinin tüm yazışmalarını, ofislerindeki faaliyetleri yakından takip ediyor, e-postalar havada yakalanıp ilgili birimlere anında rapor ediliyordu. Neçirvan Barzani'nin Türkiye'de hangi hainlere neler yazdığı, kimlerle ne ortaklıklar kurduğu satır satır biliniyordu. Sözde büyük kürdistanın inşası için bölgede cirit atan ABD'li diplomatların ve askerlerin faaliyetleri anında teknik takibe takılıyordu. GES, dünyanın sayılı teknik istihbarat birimlerinden biriydi. Kurumda çalışan Türk subaylarının yıllara dayalı tecrübeleri vardı. Telsizlere, telefonlara takılan hainlerin seslerini ve kimliklerini daha ilk saniyede tanıyorlardı. Sonra ne oldu? MİT'e bağlandı. Sivilleşme ayağı ile badem bıyık oldu!.. Bomba haberi de enişteden aldık!..
Şimdi ne yapıyoruz? Günlerdir Habur'da sınıra sıfır noktada, tanklarla bir ileri iki geri, gır gır gır gır... Sözde külhanbeyliklerle.... Eskiden Hac toplanma merkezi olarak kullanılan toprak sahada... 8 ay askerlik yaptım ama savaş tatbikatının ne olduğunu ve nasıl yapıldığını iyi bilirim. Neden 25 Eylül Pazartesi sabahı, "Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri sabah saat 3'te Barzani'ye haddini bildirmek için sınır ötesi operasyona başladı..." haberi ile uyanmadık?..
Toprak sahada maç (!) böyle olur işte...