Gerekçe tutarlı değil

Bir yıl var ama seçim havasına çoktan girildi. İktidar, "Çılgın Proje"yi yeniden gündeme taşıdı.

Kanal İstanbul'un güzergâhı da açıklandı, maliyeti de...

Bu macera tam 65 milyar lira gerektiriyor. 33 milyar lira bütçe açığını da eklerseniz mali açıdan kısa zamanda nasıl bir parasal sıkıntının yaşanacağını kestirebilirsiniz.

-Efendim kredi...

Bu, borçlanarak kanal açacağız demektir; anlaşılan borçtan da, faiz ödemekten de kurtulamayacağız...

* * *

"Yap-işlet-devret" usulü söz konusu diyorlar...

Ne değişecek, Osmangazi Köprüsü'nde ne değişti ki...

İşleticiye havadan ödeme yapıyoruz; yarın, kanalı işletecek olana da cepten vermek zorunda kalacağız...

* * *

Peki, neden bu kanal...

Savsata işte; Boğaz'ın iki yakasındaki yerleşim alanlarını tehlikeli geçişlerden korumak içinmiş...

Peki kanalın etrafındaki yerleşim alanları ne olacak, tehlikeli geçişlerden nasıl korunacak; yanıt yok...

Ya istimlâk bedelleri; ne kadar tutacak haberleri var mı...

* * *

Kanal İstanbul'un ülkeye ne getireceği belli değil ama ülkeden neleri götüreceği belli!

ŞUNDAN BUNDAN

* Ülkelerin özgürlük anlayışına ve uygulamasına göre yapılan sıralama sonucunda Türkiye'nin, özgürlüklerin kısıtlandığı ülkeler arasında yer aldığı açıklandı... Bizimle yan yana olan ülkelere gelince, aralarında özgürlüklerin anılmadığı Suriye, Somali, Sudan, Eritre, Kuzey Kore, Türkmenistan, Suudi Arabistan, Özbekistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mısır ve Libya gibi ülkeler var... 2019'da iktidar el değiştirirse yeniden özgürlüklü günlere kavuşuruz ve bu sıralamadan çıkarız. Diktayla yönetilenler de o halleriyle kalır...

* Meclis'te grubu olan partilerin cumhurbaşkanı adayı göstermeleri kolay. Grubu olmayanların ve bağımsız olarak aday olmak isteyenlerin işi zor. Erdoğan istedi; gruptan gelmeyenlerin adaylıkları ancak noter tasdikli 100 bin imzayla mümkün olacak... Bu suretle yurttaşın seçilme hakkı kısıtlanmış oluyor. Noter tasdiki bedava değil, parayla; toplanacak parayı tasavvur edemiyorum... Demokratik bir hakkı ortadan kaldırmamak için bu usulden vazgeçmek lâzım. Seçim kavramına, demokrasiyi zedelemeden sahip çıkalım...

* MHP Osmaniye'de miting düzenledi. Mitingin amacı "Bahçeli partisini tüketti" anlayışının dağılmasını sağlamak için topluma enjeksiyon yapmak... Meydanda toplananların önünde birkaç MHP'li vardı, gerisi silme AKP'li... Bahçeli, kalabalığı görünce herhalde moral bulmuş olmalı ki, sağa sola hele de İYİ Parti'de toplanan eski yol arkadaşlarına sataşmadan duramadı. Mitingin ilginç yanını söyleyim; Devlet Bey'in her lâfının Tayyip Bey tarafından da kullanılmış olmasıydı. Örtüşme dedikleri durum herhalde böyle olmalı.

Ne olacak bu gençlerin durumu

Cebine giren üç beş kuruşla tahsilini sürdüren burslu bir öğrenciyi, duyar duymaz yıkan sebep ne olabilir...

Herhalde "Bursun kesildi evlât" haberi...

Beşiktaş Belediyesi'nin yan kuruluşlarından olan Beltaş, bin 300 öğrenciye burs veriyordu. CHP'li belediye başkanı, İçişleri Bakanı tarafından görevden alınınca şirket ekonomik dar boğaza girdi ve burs ödemeleri durduruldu...

Binden fazla üniversite öğrencisi de perişan duruma düştü...

* * *

Kendi başkanlarını zorlayıp istifa ettiren AKP, objektif gözükmek amacıyla değil fakat misilleme amacıyla gözünü CHP'li başkanlara dikti... Hakkında herhangi bir soruşturma bulunmayan Beşiktaş Belediye Başkanı'nı, müfettiş raporlarının aksine, suçlayıp görevden aldılar...

Polisleri "Uyuşturucuya bulaşmış olanların ayaklarını kırın" gibi, ancak yargısız infazın kol gezdiği faşist ülkelerde rastlanacak talimatla yönlendiren Bakan Soylu, Beşiktaş Belediye Başkanı'nı azlederek burslu öğrencilerin zor duruma düşmelerine neden oldu...

Bu ülke, hukuk ve yasalarla değil de, ülkeyi yönetmeye kalkanların ağızlarından çıkan laflarla yürütülürse, daha çoook üniversiteli genç aç ve açıkta kalır, okuyamaz, sefil olur...

* * *

Siyasetçi, ülkesinden, partisinden ve şahsi çıkarından önce halkın çıkarını, hak ve hukukunu savunmalı, öncelikle onun durumunu göz önünde bulundurmalı...

Sosyal sorumluluk da bunu gerektirmez mi!

DUYURU

OKURLARIM, CHP İstanbul İl Başkanı seçilen Dr. Canan Kaftancıoğlu ile akrabalığım olup olmadığını merak etmiş, elektronik postama gelen iletilerde bu soruluyor. Açıklıyorum, ben "Kaftancı"yım, hanımefendi "Kaftancıoğlu"... Hanımefendi Karadenizli, ben Akdenizliyim... Kısacası, bir yakınlığımız söz konusu değil, duyururum..

Yazarın Diğer Yazıları